Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '09

 
Kategori
Mizah
 

Haydi işsizler pazara!

Haydi işsizler pazara!
 

Hayırlı bir kampanya!


Her koşulda pes etmeden çareler üreten akil adamların ve kadınların –iyi ki- sürüsüne bereket olduğu bir ülkenin yurttaşı olduğum için, uyurken de uyanıkken de gurur duymakta ve bu ülkeye layık olmaya çalışmaktayım hayırlısıyla. İşte bu haklı gururla akan gözyaşlarımın ıslattığı ekranda ve kutsal bir sorumlulukla yazmaktayım bu satırları. Daha doğrusu son kampanya var ya son kampanya, işte o son kampanya vesile oldu bu hayırlı göreve hiç düşünmeden bir nefer olarak koşmama. Zaten düşünmek bazen tehlikelidir, insan vazgeçiverir Allah göstermesin! Onun için hiç düşünmeden katılmak lazım bu kampanyaya.

Hayır, insanların ne ile suçlandıklarını bile bilmeden yaka paça götürülmeleri kampanyası değil, TSK’yi yıpratma kampanyası da değil, henüz yargı önüne çıkmamış insanları medyada liberal demokrasi adına infaz etme kampanyası da değil... Hala anlamadınız değil mi? “Eve Kapanma, Pazara Çık!” kampanyası yahu! TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) önderliğinde işveren ve işçi örgütlerinin el ele vererek ekonomik krize karşı başlattıkları çok hayırlı bir kampanya yani.

Şimdi; teğet geçmekten vazgeçip sürtünmeye başlayan ekonomik krizden ötürü iş yok, para yok, insan içine çıkmaya yüzümüz hiç yok da eve kapandık ya... Nereye kadar? Sorarım size, nereye kadar? İşte bu yanlışa bir son vermek için başlatıldı bu kampanya, yani ben öyle sanıyorum en azından. Akil insanların yönetimindeki akil örgütler bizim akıl edemediğimizi akıl edip ve sadece bizi düşünerek –çünkü eve kapanan biziz, onlar zaten pazarda- böyle bir kampanya başlatmışlar, katılmamak kabalık ve saygısızlık olur.

Şimdi eve kapanmış bazı sevgili vatandaşlarım evden dışarı çıkamadıkları için küçük çocuklarını kapıma gönderip bana sormaktalar. “Pazara çıkmak ne demek?” ve ardından da ekliyorlar: “Cebimizde harcayacak para olsa zaten kampanyaya gerek yok, eve kapanmaz pazara çıkar harcarız. Pazara çıkmak ne demek?” Şimdi o cahil vatandaşları aydınlatmak görevi bana düşüyorsa, o görevden kaçar mıyım? Kaçmam. Bu da benden kampanyaya bir katkı olsun.

Şimdi... Evet, cebinizde para olmayınca pazara çıksanız da alış veriş yapamayacağınıza göre size “Pazara çıkıp para vermeden alış veriş yapın” diyen yok herhalde. Hani “Ekmek yoksa pasta...” meselesi. Dedim ya bunlar akil adamlar. Zaten öyle demiş olsalar bile o zaman onun adı alış veriş olmaz, sadece alış olur ki satıcıların bunu gönül rızasıyla kabul edebileceklerini de hiç sanmıyorum. Öyleyse “Pazara çıkmak” ne anlama geliyor bu kampanyada? Şu anlama geliyor. Kampanya bildirgesinde deniliyor ki “Ekonomi istihdam, üretim ve tüketimden oluşur biri olmazsa kriz kazanır.”

Eğer benim anladığımı sizin anlayabileceğiniz gibi anlatmaya çalışırsam diyor ki; İstihdam, üretim ve tüketim üçlüsünden biri olmazsa ayvayı yeriz, kriz de sürtünür durur. Onun için üretmek ve üretileni tüketmek lazım, üretmek için de istihdam lazım. Tüketim durunca üretilen elimizde kalıyor, üretim duruyor, üretim durunca istihdam düşüyor ve siz işsiz kalıyorsunuz, işsiz kalınca paranız olmuyor, tüketemiyorsunuz, tüketemeyince üretim duruyor, üretim durunca siz işsiz kalıyorsunuz... Anladınız siz onu.

Şimdi; istihdam, üretim ve tüketim durduğuna göre pazara çıkınca –istihdam yok- ne iş bulup üretime katkıda bulunabiliyorsunuz, ne de cep delik cepken delik vaziyetlerinden ötürü tüketebiliyorsunuz. Ne diyor akil adamlar? Üçünden biri bile olmazsa kriz kazanır. Bizde üçü de yok! Öyleyse iş size düşüyor. Pazara çıkıp kendi kendinizi istihdam edeceksiniz ki cebiniz para görecek. Paranız olunca tüketeceksiniz, tüketim işi tamam! Tüketim olunca üretim faaliyete geçecek, üretim işi de tamam. Üretim başlayınca işsiz kalanlar tekrar işlerine dönmeye başlayacaklar, istihdam da tamam! Yani kriz bitti!

Burada çözümün püf noktası, kampanya çerçevesinde pazara çıkıp kendi kendini istihdam etmek nasıl olacak? Sizi bilmem ama ben Elmadağ taraflarına takılıyorum, E–5 biraz uzak düşüyor da... Aslında yerel yönetimler bu iş için üstü tenteli, çay ocağı, kantini, büfesi, oturacak bankları olan Pazar alanları tahsis edebilirler ki müşteri beklerken bu sosyal olanaklardan yararlanabilelim ve bir de müşterilerin çoktan seçmeli imkânları olsun...

Bu kampanyayı düşünüp el ele veren işveren ve işçi örgütlerini yürekten kutluyor ve krizi şimdiden bitmiş sayıyorum. Eminim ki bu kampanya tüm dünyaya örnek olacak ve dünya da sayemizde bu küresel ekonomik krizi def edecektir hayırlısıyla. Oh be, dünya varmış! Evde otur, otur içim kararıyordu yahu...

 
Toplam blog
: 195
: 688
Kayıt tarihi
: 04.10.07
 
 

Dünyanın internet sayesinde küçüldüğü günümüzde büyüyen sorunlara ilişkin duygu ve düşüncelerimi pay..