Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

E. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Öztürk

http://blog.milliyet.com.tr/emeklibirsubay

05 Aralık '07

 
Kategori
Fotoğraf
 

Haydi merkeze!

Haydi merkeze!
 

- Merkeze...

- Abla ne yaptim?

- Abla degil!... Memure hanim...

- Memure hanim ne yaptim? Kabahatim ne?

- Kalcalarin...

- !!!

- Kalcalarin ortada...

Telsizdeki kadin gorevli:

- Alo merkez!... Alo, alo... Suclu ile temas halindeyiz. Merkeze nakil icin arac istiyoruz.

***

- Memure hanim ne olur?...

- Konusma or.spu... Yoksa bu copu?...

- Memure hanim bir seferlik affedin...

- Sen erkek misin bir de kot giymissin?

- Bilemedim...

- Nasil bilemezsin? Aydan mi geldin?...

- Ne olur?... Yalvaririm...

- Merkezeee....


***




Fotograf: Tahran'da gorevliler

Telsizli gorevli (solda)
Kotlu hanimla konusan gorevli copuyla.





Ilave Bilgi:

TESETTÜR
İnsan türü, bir elmanın iki yarısı gibi birbirini tamamlayan iki ayrı cinsiyete mensup varlıklardan oluşmaktadır. Bu varlıklar, birbirine düşkün varlıklardır. Bu düşkünlüğün veya ilginin belli bir seviyede tutulması sağlıklı bir sosyal yaşam için şarttır. Erkek ve kadının davranışları bazı hükümlerle sınırlandırılmalıdır.

Bu bağlamda, erkek ve kadının kendi yapılarına uygun bir giysiye büründürülmesi, konuşmak, bakmak ve baş başa kalmak noktasında belli sınırlamaların getirilmesi şarttır. İslâm, bütün bunlara riayet eden bir dindir. Tesettür, bu sınırlamaların başında gelmektedir. Tesettür, karşı cinslerin birbirlerinin gereksiz yere dikkatini çekmesini ve bunun sonucunda doğabilecek olumsuzlukları önleyen bir kalkandır. Bu kalkanın kullanıldığı toplumlarda ahlaksızlık yayılmamıştır. Ancak hayvanlara özenen ve onlar gibi özgür olmak isteyen kişiler söz söyler ve sözü dinlenir konuma geleli beri, İslâm’ın getirdiği koruyucu hükümler terk edilmeye ve ahlaksızlık her yanı sarmaya başlamıştır (fuhuştan şikayetçi olmayan var mı). Ne yazık ki, dinini bilmeyen ve kendini küçük gören müslüman halk da üstün olmak gayretiyle bunlara özenir olmuştur. Modern, akıllı ve bilgili olmayı ahlaksız bir yaşamla eşdeğer görmeye başlamıştır. Vücudunu en çok açan, metres hayatıyla en çok ön plana çıkan insanlar çağdaş; iffetli bir yaşamı tercih eden kimseler de tutucu, gerici veya çağdışı olarak adlandırılmaya başlamıştır.

Uyan müslüman! Sen çağlar üstü bir yaşam biçiminin mensubusun. İns ve cin şeytanlarının icad ettiği yaşam biçimleri için kainatın sahibinin sistemini terk etme! Emin ol ki, bir gün gelir pişman olursun. Ama fayda vermez!

TESETTÜRDE ÖLÇÜ NEDİR
Tesettürün belli ölçüleri, şartları vardır. Bu şartların bir veya birkaçı ihmal edilince gerçek bir tesettürden bahsedilemez. Gayesi Allah’ı hoşnut etmek olan bir hanımefendi bütün bu şartları yerine getirmelidir.

BİRİNCİ ŞART: Bütün Bedeni Örtmesi
Kadın, eli ve yüzü hariç bütün bedenini çarşaf, pardesü veya manto ile örtmelidir. Hatta imkanı varsa elini ve yüzünü de örtmelidir. Çünkü insanın bedeni güzelliğinin ölçüsü, genel kanaate göre yüzdür. Onun açık olması, güzelliğin sergilenmesi anlamına gelecektir.

Bu durumda bazı müslüman hanımlar, ama bu haksızlık ve zorluk değil mi diyebilirler! Onlara, örnek almaları gereken peygamber hanımlarının yüzlerini örttüğünü hatırlatmak yeterli olur kanaatindeyim.

Müslüman kadın, saygı ve sevgiyi dişiliğiyle değil, kişiliğiyle elde etmelidir. İslâmî kimliğiyle onur duymalı ve başka kimlikleri allayıp pullayıp sunan gafil kimselere asla yanaşmamalıdır.

Müslüman kadın, dışarıya bütün bedeni kapalı olarak çıkmalıdır. Bugün bazılarının yaptığı gibi kolları açık veya kısa etekli olarak dışarı çıkmamalıdır. İçinde bulunan beğenilme isteğini Allah korkusuyla dizginlemelidir. Dünya hayatı her isteğin sınırsızca yerine getirileceği bir alan değil, imtihan meydanıdır. Bunu asla unutmamak gerek!

Ahzâb 59:

"Ey Nebi! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dışarıya çıkarken üstlerine örtü almalarını söyle. Bu, iffetli olarak tanınıp eziyet edilmemeleri için daha uygundur. Allah, çok bağışlayandır, çok merhametlidir."

Müslüman kadın ve erkek gözlerine hakim olmalı. Kadınlar erkeklere, erkekler de kadınlara bakmaktan sakınmalıdır. Çünkü bakış, kalbin meyletmesi sonucunu verebilir. Bu sözü duyan bazı kimselerin "sizin kalbiniz ne kadar da kötü" dediğini duymaktayız. Onların bu sözüne karşı deriz ki: "Bu hüküm, bir kalkandır. Kimin kime meyledeceği belli olmaz. Yüz insana bakarsın belki meyletmezsin, ama yüz birinciye meyledebilirsin. Bu bir tehlikedir. En iyisi tehlikeye giden yolu kapamaktır. Kimse, nefsini temize çıkarmasın."

Bakma noktasında sadece elde olmadan meydana gelen ani bakışmalar günah değildir. Bu durumda da yapılması gereken hemen gözü çevirmektir. Rasulullah (s.a.v.), bunu emretmiştir (Müslim). Bazı kimseler, ilk bakışın günah olmadığını söyleyip gözü indirmeden uzun süre bakmakta sorun olmadığını iddia etmektedirler. Bu onların cahilliğinin belgesi olmaktan öte bir şey değildir. Üzerinde durmaya bile değmez.

Nûr 30-31:

"Mümin erkeklere gözlerini haramdan korumalarını ve iffetlerini muhafaza etmelerini söyle. Bu, onlar için daha temizdir. Muhakkak ki Allah, onların yaptığı her şeyden haberdardır.

Mümin kadınlara da gözlerini haramdan korumalarını ve iffetlerini muhafaza etmelerini söyle."

Bunlara ek olarak namahrem olan erkek ve kadınların baş başa kalmaları, bir arada eğlenmeleri, gereksiz yere konuşmaları ve birbirlerine dokunmaları da yasaktır. Bütün bunlar çeşitli hadis ve ayetlerde yasaklanmıştır.

Batıl kültürün etkisiyle büyülenmemiş olan bir müslüman için bunların hikmetlerini anlamak gayet kolaydır.

İKİNCİ ŞART: Süslü Olmaması
Kadının giyeceği kıyafetin süslü olmaması gerekir. Çünkü örtünmenin gayesi dikkat çekmeyi önlemektir. Süs ise, dikkat çekicidir. Süslü, simli, takılı, rengarenk giysiler bütün bedeni örtse bile, bunları giyenler örtünmüş sayılmaz.

Yüce Allah, kadınlar için "Zinetlerini göstermesinler" buyurmuştur. Çünkü zinet (süs), erkeklerin dikkatini çeker. Dolayısıyla örtünmekle hedeflenen gayeye ulaşılamaz. Müslüman kadın, kendisine yakışan vakarı sergilemeli ve süslenip püslenip sokağa çıkmamalıdır.

Olması gereken bu, fakat olan bu değil. Evli kadınların birçoğu eşlerinin yanında en paspal kıyafetlerini giydikleri halde, sokağa çıkarken uzun süre ayna karşısında süslenip en güzel kıyafetleriyle dışarı çıkmaktadırlar. Oysa eşlerine karşı süslenmeli, dışarıya ise sade bir kıyafetle çıkmalıdırlar.

Nûr 31:

"Süslerini göstermesinler."

Ahzâb 33:

"Evlerinizde oturun! Eski cahiliye adetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın!"

ÜÇÜNCÜ ŞART: Şeffaf Olmaması
Müslüman kadın, içini gösteren şeffaf ve ince kıyafetler giymemelidir. Giydiği kıyafetin kumaşının belli bir kalınlıkta olması şarttır. Rasulullah (s.a.v.), ince bir kıyafetle huzuruna çıkan Esmâ (r.a.)’dan yüzünü çevirmiş ve böyle giyinmenin uygun olmadığını ifade etmiştir (Ebû Dâvûd).

Rasulullah (s.a.v.), görünüşte giyinik gerçekte ise çıplak olan kadınlara şu cümlelerle tembihte bulunmuştur: "Cehennem halkından iki sınıf var ki onları henüz görmedim: Bunların birincisi; ellerinde sığır kuyruğu gibi kamçılar bulunan ve bunlarla insanlara vuran kimselerdir. Bunların ikincisi ise giyinik çıplak, sapan ve saptıran kadınlardır. Başlarının üstünde sanki deve hörgücü vardır. Bunlar cennete giremeyecek, hatta cennetin kokusunu bile duyamayacaktır. Oysaki cennetin kokusu, ta şu mesafeden bile duyulur." (Müslim)

Rasulullah (s.a.v), ince ve şeffaf kıyafetler giyen kadınları giyinik çıplak olarak adlandırmıştır. Çünkü bu tür kıyafetlerle hakiki bir örtünme gerçekleşemez. Ayrıca saçlarını tepelerinde hörgüç gibi topuz yapan kadınlar da hakiki bir örtünmeden uzaktır. Çünkü bu halleri, dikkat çekicidir. Günümüzün boyundan sıkmalı ve boneli başörtü modelleri için de aynı hüküm geçerlidir.

DÖRDÜNCÜ ŞART: Dar Olmaması
Müslüman kadın, bedenine yapışan dar kıyafetler giymemelidir. Erkek kadın her müslüman, vücut hatlarını belli eden giysiler giymekten özenle kaçınmalıdır. Geniş ve dökümlü kıyafetler giymelidir. Bu, hem sağlığı hem de ahireti için daha iyidir. Rasulullah (s.a.v.), vücut hatlarını belli edecek kıyafetler giyilmesini yasaklamıştır (Ahmed). Müslüman kadın, daracık giysiler giyerek kendine kötülük etmektense, rahat kıyafetler giyerek kendine iyilik etmelidir. Daracık kıyafetler giydiğinde kendisine ne niyetle bakıldığını bir düşünmelidir.

BEŞİNCİ ŞART: Kokulu Olmaması
Müslüman kadın, koku sürünerek sokağa çıkmamalıdır. Dedik ya, tesettürün gayesi dikkat çekmemektir. Güzel kokunun dikkat çekici olduğu açıktır. Öyle ki hiç cazibeli olmayan bir bayan, kokusuyla dikkat çekebilir. Şu halde, dışarı çıkarken koku sürünmemelidir. Aynı şekilde ruj, oje, sürme ve benzeri makyaj malzemeleri de kullanmamalıdır.

Rasulullah (s.a.v.) konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "Bir kadın koku sürünüp erkeklerin bulunduğu bir yere uğrarsa şöyle şöyledir, yani; zina etmiş gibidir." (Tirmizî)

Bilindiği üzere zinânın çeşitleri ve dereceleri vardır. Bunlardan biri göz zinasıdır. Koku sürünüp sokağa çıkan bir kadın, dikkat çektiği için göz zinasına neden olmaktadır.

ALTINCI ŞART: Erkek Giysisi Olmaması
Müslüman kadın, erkek giysisi giymemelidir. Günümüzde moda olan pantolon giyme günahından şiddetle sakınmalıdır. Erkek erkek gibi, kadın da kadın gibi giyinmelidir. Aksine davrananlar, Allah ve Rasul tarafından lanetlenmiştir. Ancak, batının batasıca sapıklıklarını devşirmekten, ayet ve hadisleri okumaya ve yaşamaya fırsat bulamayan zamane Müslümanları, bu bedduadan habersizler.

Şu hadisleri asla unutmayalım:

"Rasulullah (s.a.v.), kadın giysisi giyen erkeğe ve erkek giysisi giyen kadına lanet etmiştir." (Ebû Dâvûd)

"Erkeklere benzemeye çalışan kadınlar ve kadınlara benzemeye çalışan erkekler bizden değildir." (Ahmed)

"Peygamber (s.a.v.), kadınlaşan erkeklere ve erkekleşen kadınlara lanet etmiş ve ‘Onları evlerinizden çıkarın’ buyurmuştur." (Buhârî)

YEDİNCİ ŞART: Kafir Giysisi Olmaması
Müslüman kadın, kafirlere has kıyafetler giymekten de sakınmalıdır. İslâm, içimizle ve dışımızla kafirlerden farklı olmamızı emretmektedir. Rasulullah (s.a.v.), saç şeklinden saç boyamaya, giyimden sakala kalan hemen her konuda kafirlerden farklı davranmayı emretmiştir. Dolayısıyla müslüman, onları taklit etmemelidir. Her alanda kendine özgü olmalıdır. Bunun yolunu aramalıdır. Her ortamda fark edilmemek ve rahat yaşamak bir marifet değildir. Marifet, farklı olmak ve farkını hissettirmektir.

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Ruhban kıyafetlerinden sakının! Çünkü onların kıyafetlerini giyen veya onlara benzeyen benden değildir." (Taberânî)

SEKİZİNCİ ŞART: Gösteriş Gayesi Güdülmemesi
Müslüman kadın, ele güne hava atmak için pahalı kıyafetler giymekten sakınmalıdır. Birilerine gösteriş yapmak, zayıf kimselerin işidir. Başkalarını kıskandırmaktan ve onları üzmekten sadece böyle kimseler hoşlanabilir.

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Dünyada gösteriş giysisi giyene Allah kıyamet gününde zillet giysisi giydirecek ve sonra da onu cehennemin alevli ateşlerinde yakacaktır." (Ebû Dâvûd)

SONUÇ
Bütün bunları göz önünde tuttuğumuz zaman, çok sayıda müslüman kadının kesin bir yanlış içinde olduğunu görmekteyiz. Bir yandan Allah’ı hoşnut etmek için başını örten, bir yandan da çağdaş görünmek adına pantolon giyen kadınlar yanlış yapmaktadırlar. Pantolonu uzun bir tunik altında giydiği için bunun bir zararı olmadığını veya "sözde" tesettür kıyafetlerinin nice kadını örtünmeye teşvik ettiğini iddia edenler de büyük bir yanlış yapmaktadırlar. Çünkü yol bellidir. Allah ve Rasul ölçüdür, gayrisi boştur. Hakla batıl arasında orta bir yol yoktur. Hakla batıl arasında kalan da batıldır.

Ey anneler! Hevesini alsın da büyüdüğü zaman özenmesin diye kızınıza pantolon, tayt ve badiler giydiriyor musunuz? Onları bu şekilde yanlışa alıştırdıktan sonra kolayca tesettüre bürüneceklerine gerçekten inanıyor musunuz? Onlara bu tür kıyafetlere özenmelerini önleyecek bir eğitim vermemekten utanç duymuyor musunuz?

Bütün bunlar bir yana, Allah için tesettüre bürünen müslüman kadınlara selam olsun! Onlar, dışlanmayı göze almış, Allah ve Rasul demiş ve zoru tercih etmişlerdir. Kınayıcının kınamasını değil, Allah’ın hoşnutluğunu öne almışlardır. Giydikleri sade kıyafetlerle ve klasik şekilde örttükleri başörtülerle saygıyı hak etmişlerdir. Yüce Allah, onlardan hoşnut olsun ve diğer hanımlara da onlar gibi olmayı nasib eylesin!

Tesettür ve baş örtüsü bir semboldür. Nefse hakim olmanın ve Allah’a duyulan sevginin sembolüdür. Selam olsun, bu sembolü şerefle taşıyan Aişe’lere, Hatice’lere, Fatma’lara, Sümeyye’lere...

Selâm size... Kaynak: www.imamhatip.org

 
Toplam blog
: 798
: 2506
Kayıt tarihi
: 25.07.06
 
 

Harp Okulu 1974 mezunuyum. 1983'de Kurmay Subay olarak mezun oldum. 1987 yılında Silahlı Kuvv..