Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '12

 
Kategori
Siyaset
 

Haydi takla atalım

Haydi takla atalım
 

Bakan ve sevincinden oynayan vatandaş


Bir hususu merak ediyorum ama çözemiyorum...

Diğerleri az çok birbirine benzerken İçişleri Bakanımız neden farklıdır?

Başka bir deyişle, insanlar ayrı ayrıdır da o niye bambaşkadır?

Niçin kendi kategorisinde erişilmezdir?

Evet yorumlarıyla, açıklamalarındaki ilginç üslubuyla o, tektir ve yeganedir.

Sanki, "bana iyi bakın, ben kimseye benzemem" demektedir.

İhtiyacı olmadığı halde, ilgi çekmeye çalışan insanlar gibi davranmaktadır.

Esasen bazı insanlar böyledir.

Her fırsatta öne çıkarak kendini göstermek, tanınmak ve bilinmek ister. Dikkatlerin üzerinde toplanmasına bayılır. Bundan, büyük haz duyar. İlgi ve alaka kendine olan güvenini artırır. Gururu okşandıkça içindeki kibir büyür. Ama o, bunu büyük bir ustalıkla gizleyerek hayranlarına gülücükler dağıtmaya devam eder. Ne var ki içinde büyümekte olan ben, zamanla taşınamaz hale gelir ve patlar. Bundan böyle artık o, büyüklenmekten, böbürlenmekten, başkalarına tepeden bakmakmaktan zevk alan bir megalomandır. Galiba "şöhret afettir" kavramının anlamı da burada gizlidir.

Ancak, içişleri Bakanı İdris Naim Şahin bu kategoriye girmiyor. Adam zaten dünyada çok az kimseye nasip olan bir mevkiye yükselmiş. İçişleri bakanı olmuş. Yaptığı açıklamalarla sansasyon yaratarak tanınmak, meşhur olmak, çevresinde kendini kutsayan bir ilgi halesi oluşturmak gibi bir derdi yok. Konumu itibariyle yüksek bir yerde oturuyor ve böyle bir şeye ihtiyacı bulunmuyor.

Peki, öyleyse de neden garip, komik, ilginç ve şaşırtıcı açıklamalar yapıyor? Neden, Erzurum/Pasinlerde kendisine, "hoş geldin bakanım seni gördüğüme sevindim" diyen bir vatandaşa:

"Hadi ya. Nereden bileyim sevindiğini. Hadi bir takla at da görelim. Bir oyna bakalım. Oyna! Davul yok mu... çalsın.. çal davulcu!" diyor ve adamı oynatarak alkışlıyor?

Doğrusu sebebini bilmiyorum ama tarzının, suiniyet taşımadığına inanıyorum. Huy diyorum. Bu durumu, Bakan'ın dramatik ve garip bir espri anlayışı olduğuna yoruyorum.

Medya, Bakan Şahin'in benzer esprileri Van depreminden sonra da yaptığını yazdı. Çadırları gezerken bir vatandaşın, "(Bugün yemekte ) tulumba tatlısı, baklava, bülbül yuvası var" demesi üzerine Bakan'ın, beraberindeki Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'e, "Sayın Başkanım, yani biz de bir çadırla burada bir mekan tutalım" demiş. Bakan Şahin, aynı gün, başka bir çadırın önüne geldiklerinde, "Koskocaman sarayda oturuyorsunuz hiç gel dediğiniz yok" şeklinde enteresan bir espri daha yapmış.

Bakanımızın üslubu, espri biçimi tarzımıza uymuyor olabilir ama kötü bir amaç taşımadığında şüphe yoktur. Bakan da olsa insanoğlunun karakterini, yıllar içinde edindiği tarzını değiştirmesi zordur, belki de imkânsızdır.

Medya, her ne kadar sıradışı ifadeler olarak görse de sayın Bakan'ın bazı açıklamalarına katılıyorum. Mesela, "Hem Türkiyede özgürlük yok diyorlar, hem de mahkûmiyetten şikayet ediyorlar. Özgürlük yoksa mahkûmiyetten niye şikayet ediyorsun!" Bence Bakan doğru söylüyor. Eğer bu ülkede özgürlük yoksa zaten mahkûmsun demektir. İçeride dursan ne farkeder ki?

Bazılarını da komik ama hazin buluyorum. Dinleyip/okuyunca tebessümle/hüzün arasında gidip geliyorum. Çünkü aşağıdaki örneklerde olduğu gibi bu, ya elim bir vak'a hakkında açıklama ya da çatışmaya girmiş insanlara hitap oluyor.

Diyarbakır/Silvan kırsalında arazi taraması esnasında pusuya düşen askerlerimiz, çıkan yangının da etkisiyle 13 şehit vermişti. O zaman Bakan şöyle bir açıklamada bulunmuş:

"Yangın, ya ateşle çıkar, ya bombayla çıkar, ya roketle çıkar, ya benzinle çıkar. Netice itibariyle yanmıştır, yakılmıştır. Sebebini araştırmak, sebebini söylemek bir şey ifade etmiyor."

Türkiye Muharip Gaziler Derneği Ordu Şubesi'ni ziyaretinde de: "Bedel ağır ödendi. Bu bedeli yok sayamayız. Bu bedel çocuk oyuncağı değil. Bu işin şakası olmaz. Bu işin ciddisi de olamaz. Hiçbir şeyi olamaz!" demiş.

Evet, çatışmaya girmek bir nevi bedel ödemektir Bu tamam. Bu bedeli yok sayamayız. Yani gazilere sahip çıkmalıyız. Bu da tamam. Bu iş (yani silahlı çatışma) çocuk oyuncağı değildir. Doğru. Gerçekten bu işin şakası da yoktur. Burası da doğru. Buraya kadar sorun yok. Ciddi bir mesele üzerinde, ciddi bir beyanda bulunuluyor.

Ancak, "Bu işin ciddisi olmaz. Hiç bir şeyi olmaz!" noktasına gelince ipler kopuyor. Artık bundan sonra makaralar tutmuyor. İnsan, Bakan'ın bu konuşmalarını dinlerken, belediye başkanı seçilen Kemal Sunal'ın teşekkür konuşması yaptığını sanıyor.

Buraya sayın Bakan'ın KCK tutuklamalarıyla ilgili açıklamasını da ekliyorum: "Büşra hanım Türkiye'deki binlerce profesörden bir profesördür. Bu ülkede bütün profesörler tutuklanmış olsa merak eder sorabiliriz..." Yani, "nolmuş bir tanesi içeri alınmışsa!" diyor. Bence doğru söylüyor.

(Konu dışıdır. Ben, belli kişilerin tutuklanmasına tepki gösterenlerin şöyle demek istediğini düşünüyorum: "Gazeteci tutuklama, profösör tutuklama, bilim adamı, yazar çizer tutuklama, askere ise hiç yaklaşma... eee... kimi tutuklayacaaaz? O da laf mı yahu! Git, al sokaktaki vatandaşlardan istediğin kadarını... at içeri! İşte bazılarının adalet anlayışı aşağı yukarı bu!)

Ünlü bir Amerikan artisti (adı galiba Jean Claude Van Damme'dı) geçtiğimiz yıllarda Türkiye'ye gelmişti. Nerdeyse, "I love you" dan başka bir cümle kurmuyordu. Sonunda kendisinin, (tercüman yoluyla) fazla konuşamadığını söylemişti. Üstelik bir internet sitesinde ingilizce, fransızca, italyanca ve ispanyolca dillerini bildiği yazmasına rağmen.

İşte insan bazan budur. Bilir anlatamaz, hisseder dile getiremez. Konuşur ama maksadını ifade edemez. Kasıtlı ve bilinçli olarak insanları aşağılayan, iğneleyen kişilerle maksadını anlatırken tutturamayanları birbirinden ayırmalıyız. Samimiyetle doğrudan yana olanlarla, yalancıları aynı tutmamalıyız.

Üslubu komik, şaşırtıcı, garip olsa da ben, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in iyi niyetli biri olduğundan eminim. O nedenle açıklamalarından, olanları hafife aldığı, ciddi meselelerde komiklik yaptığı ya da elim hadiselerin vahametini kavrayamadığı gibi bir sonuç çıkarmıyorum. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Anlaşılıyor ki, onunki de böyle...

Resim: korhanyilmaz.com

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..