Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Hayır

Hayır
 

foto: ezgi umut


Baktım da biraz daha gayret edebilsem burada bir yıldır düzgün olarak yazıyor olacakmışım diye başladım sütunumda.. Aksamalar için üzgünüm. Bu sıralar çok zorlanıyorum.Yokuşlar keyifle inilir de çıkarken zorlanıyor insan. Yokuştan inişi Ahmet Haşim'in o ağır ağır inilecek merdivenleri anlamında değil de, aksine hayatın kolaylıkla çözümlenen sıkıntıları anlamında kullanıyorum. Hani çocukken kuş gibi, aşağısına doğru uçmaktan keyif aldığımız inişler. Hayat yollarımızda devasa yokuşları bazen iniyor, kimi zamanlarda da günümüzdeki gibi, oflaya poflaya tırmanmaya çalışıyoruz işte.


Gece boyu oturdum ve yakın zamanda yitirdiğim dostlarımı düşündüm. Hüzünlendim. Gidenlerin ardından hep hayatın anlamını sorguluyor insan. Kıyıda köşede sakladığım bazı yazışmaları okudum, fotoğraflara baktım, elemim, katlanılamayacak boyutlara ulaştı ve ardından korkunç bir çaresizlik. Geri döndürmek olası değil ki zamanı ve olayları. İnsan gerçek değerleri yitirince anlıyor ama yok. Geri dönüşü yok. Sonra son bir kaç yıldır yaşananları düşündüm burada, Türkiye'de.


Unutmamak ve hep hatırlamak çok önemli. Yakında Anayasa taslağı için referandum yapılacak.


Demokrasi getirecek diye ilanlar verilen bu referandumun maddelerini çekimser ya da kararsız olanlar yeniden incelemeliler. Her yerde yazılıp çiziliyor. Vatandaş olarak incelemeliler. Umdukları çıkarları varsa, onları bir kenarda bırakıp, vicdanlarının sesini dinleyerek incelemeliler.


Anayasa taslağı, oluşturulma sürecindeki yöntemle demokratik geliyor mu? Memleketimizdeki bir sürü köklü kurum bas bas bağrıyor,şu yanlıştır, bu şöyle olmalıdır diye ama iktidar yanıt olarak ne yapıyor? Eleştirilerin hepsini püskürtecek tehditler savuruyor. Başbakan diyor ki bitaraf olmayan bertaraf olurmuş.

İşte toplumsal belleğin önemi ve gücü burada ortaya çıkıyor, hatırlamak ve unutmamakta.


Öte yandan Hanefi Avcı'nın kitabı, Haliçte Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat yok satıyor. Kitaba henüz ulaşamadık. Ancak çeşitli kaynaklara verdiği söyleşileri okuyunca, şimdiye değin tedirginlik yaratan konuların, kitapta tamamen doğrulandığı anlaşılıyor.

Bakalım görelim Hanefi Avcı'nın kitabında yazılı olan bir sürü ciddi açıklama ve ihmal edildiği ve yok sayıldığı iddia edilen deliller için TC'nin savcıları harekete geçecek mi, doğrusu bunu da merak etmekteyim?

Nüfusda kaydı dahi olmadığı iddia edilen yani varlıkları su götürmez şekilde şüpheli gizli ihbarcıların, karaçalan ihbarları nedeniyle pek çok kişiye, tutuklama ya da yakalama emri çıkarabilen savcılarımız, Hanefi Avcı'nın kitapta açıkça belirttiği Danıştay Davasındaki yok sayılan ve karartıldığı iddia edilen deliller konusunu bir ihbar olarak ne zaman değerlendirecekler?


Neden bu Anayasa taslağına HAYIR. Çünkü biraz değiştirerek söylersek, bence kel düştü ve takke göründü de ondan HAYIR. Uzun uzun yazamıyorum nedenlerini detaylarıyla dile getirenler var ve bilen zaten biliyor. Bellekleri şöyle bir yoklamakta fayda var.



Bir kere 2003 de kaldıracağız sözünü vererek propaganda yapan ve iktidara geldiğinden bu yana geçen 7 yılı aşkın sürede DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI ve SEÇİM BARAJININ DÜŞÜRÜLMESİ konusunda kılını kıpırdatmayan bir hükümetin taslağı da bu taslakta dokunulmazlıkların kaldırılmasına dokunan bir madde var mı ?

a ke pe'nin hazırladığı taslakta yargıyı iyice iktidardakilere bağımlı kılacağı, yani yargıyı iyice siyasallaştıracağı sıkıntı konusu olan maddeler gün gibi ortada değil mi? Nerede, hangi demokrasilerde görülmüş acaba HSYK'nın tüm iplerinin bir bakan ve bakanlık bürokratlarının eline verilmesi? Üstelik hakim ve savcıların geleceğini, Adalet Bakanlarının iki dudağının arasından çıkacak sözcüklere iyice bağlıyorsa bu yasa taslağı, kusura bakmayınlar ama Demokratik Anayasa taslağı sözü bana hiç ama hiç inandırıcı gelmiyor.

Bir zamanlar yetkileri çok, ille de azaltacağız dedikleri Cumhurbaşkanlığı makamınının yetkilerine baktınız mı.?


Memleketimizdeki en küçük partilerin temsilcilerinin yer alamayacağı bir yönetim şekli de asla günümüzdeki anlamıyla modern bir demokrasi olarak adlandırılamaz.

Yani seçim barajını düşürmemekle ve % 10 da ısrarla tutmakla, o küçük partilere oy veren vatandaşların oyları da yok sayılmaktadır ki, oylarının yok sayılması o vatandaşların da bir anlamda yok sayılmasıyla ve mecliste temsil edilmemeleriyle eşdeğerdedir ve kanımca bu hiç de demokratik bir davranış değildir.

Bağımsız, siyasallaşmamış ve herhangi bir cemaat organına dönüşmemiş bir yargı ise, herkes için şarttır diye düşünüyorum.

Sözün kısası, bu Anayasa taslağına referandumda evet denilecek olursa seçimlerden sonra, neler getireceği tam bilinmeyen ama az çok tahmin edilebilen bir Anayasa'nın yolu açılacaktır. Çünkü yeniden yapılacakmış. Bu ne demek? İmza atılmış ama tutar kısmı boş çek yazması mı isteniyor vatandaşın?

Bu nedenle HAYIR.

Gündemde Anayasayı referandumdan sonra bir daha değiştirmek varsa eğer, neden o zaman memleketimde, insanlara havanda su döverek zaman kaybettiriliyor ve bu referandum yapılıyor?

Bu nedenle de HAYIR.


ezgiumut 2010 8 27

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..