Hayırlı Cumalar

 

EKONOMİK SIKINTILARIMIZDAN ZİYADE SOSYAL OLARAK DÜNYAMIZDA SIKINTILAR VAR. SOSYAL HAYATIMIZIN SORUNU ÇÖZÜLÜRSE, EKONOMİMİZ DE DÜZELECEKTİR

iNSAN DENİLEN VARLIĞA GEREKLİ OLAN ÖNCE SAĞLIKTIR. SAĞLIKLA BERABER İSTENİLEN HUZURDUR. HUZURLA BİRLİKTE BEKLENİLEN MUTLULUKTUR. BUNLARI NASIL BULCAĞIMIZIN CEVABI HAZRETİ KUR'AN DA BULUNMAKTADIR.

İnsanlar şunu kesinlikle unutmamalıdır ki fani hayat çarşısından en son alınacak giysi kefendir. Beş metrelik kefen bir gün mutlaka herkesi saracak, tabi ki o da nasibi olana; kefensiz gömülen, denizlerde kaybolan niceleri var ki, değil kefenleri mezar yerleri bile olmayabiliyor.

 

Öyle yada böyle, er yada geç; ölüm vakıası bütün fani alışverişlere, zevklere, lüks ve cazibelere, aldatıcı yaldızlara, saltanatlara, güce, kuvvete, velhasıl tüm iktidarlara iptal mührünü vuracaktır. Dünyalık hırslara son vermek gerekir. Hırsımız azalırsa, yerini huzurun alması zor olmayacaktır. 

 

Nasıl ki dünya çapında büyük bir felaket olan virüs salgını için, temizlik, hijyen başta olmak üzere maddi tedbirlere sarılmamız şart ise, ruhları tarumar eden manevi felaketlere karşı da, son nefesimize kadar 'Takva' tedbirlerini elden bırakmamak şarttır. Günah kirlerine karşı elimizi, dilimizi, gözümüzü, kulağımızı, aklımızı ve kalbimizi temiz tutabilmek elzemdir.

 

Biz kendi içimizi her türlü şerden, haramdan arındırdıktan sonra, dışarıdaki fesatlıklara, fenalıklara, kesata karşı nasıl izole edebiliriz? Fitne döneminde, dünyadaki ağır imtihan şartlarında, ne yapmalıyız, nasıl mücadele yapabiliriz? 

 

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)in imtihan dönemini yaşayan bizlere bu konuda bir tavsiyesi bulunmakta: "Fitne döneminde oturan kişi, ayakta duran kişiden daha hayırlıdır. Ayakta duran kişi, yürüyenden daha hayırlıdır. Yürüyen kişi ise koşan kişiden daha hayırlıdır."

Etrafındakiler dediler ki: "Peki o döneme denk gelirsek ne yapmamızı emredersiniz?

Peygamberimiz (s.a.s) bu soruya karşılık şöyle dedi: " Evinizdeki hasır gibi evde kalın." Ebu Davud-4262

Demek ki evimizdeki eşyalar gibi durduğumuz yerde duracağız. Elimizde olanla yetineceğiz. Kimse hakkında kötü düşünmeyeceğiz, kötülüklerin azalması, iyiliklerin yayılması için dua edeceğiz.

 

Cenâb-ı Allah buyurdu ki: “Rasûl, size neyi verdiyse onu alın. Size ne yasak ettiyse, ondan da sakının.” (Haşr:7) Şüphesiz rabbimiz Allah doğruyu söyledi.

 

Biraz durup düşünmemiz gerekir. Biz kullar ne peygamberimizin verdiğini alıyoruz, ne de Allah'ın buyurduklarını duyuyoruz. Hep dünya için çalışmak, hep elimizde olanın daha fazlası için hızla koşmak nereye kadar? Dün olduğu gibi bugün de şüphesiz ki insan yaptıkları sebebiyle imtihan ve terbiye edilmektedir.

 

 "Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir. Kaldı ki Allah bir çoğunu bağışlar." (Şura Suresi- ayet. 30) 

 

Ayette işaret buyurulduğu gibi bizim kendi elimizle yapıp ettiklerimizin neticesinde azap çekiyoruz. Sadece virüs illetini kasdetmiyorum. Daha öncesinden de yaşadığımız günlük sıkıntılarımızın temelinde mutlaka kendi ettiklerimizin neticesinde zorluklarla karşılaşmaktayız. Kimi aldattık, kimi üzdük, kimin hakkını yedik, kimleri yarı yolda bıraktık, kırdığımız kalpler, fırsata dönüştürdüğümüz vakitler nelerdi? Doğru yolda ne kadar ilerledik, ne ara yanlışı yakamıza yapıştırdık. Daha olumsuz neler neler, gün geliyor karşımıza çıkan kesatlıklar, fenalıklar oluyor.

 

Rabbimiz Allah kuluna zulmetmez. 

".Şurası kesindir ki Allah, insanlara zerre kadar zulmetmez. Ne var ki, insanlar kendi kendilerine zulmedip duruyorlar." Yûnus Suresi 44. Ayet 

“Bir kavim kendini bozmadıkça Allah onları bozmaz.” (Rad, 13/11)

 

Şüphesiz Yüce Allah (celle celaluhu) doğruyu söyledi. İyi olmaya çabalayarak kendimize yardım edersek rabbimiz Allah'ta bize yardım edecektir. Cenâb-ı Allah cümlemize son nefeste iman selameti nasip eylesin. Mübarek cumamız hayırlar getirsin. Âmîn.

Ayfer AYTAÇ- ayferaytac.com