Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '21

 
Kategori
Deneme
 

Haykırış Aktiviteli

Hangi çıkmazın paydos vaktinden esir aldım kendimi; bilmiyorum. Sonra bir an, bir baktım; kendimi reddediyorum. İsmim göğe yükseliyor, yıldızlar kalbimi terk ederken. Vaatlerin çukurunda tökezlediğim ve yalınayak koştuğum hayallerimin örtbas edilen imzasıyım ben artık. Adım, kalın harfli yalnızlıklarla bile yazılmayacak özümde.

“Bir daha yazmayacağım” dedim; paydos düdüğü erken çaldı yüreğimde. Bir daha o çok sevdiğim kelimelerle dans etmeyecek parmaklarım ve kalemimin rüzgârından fırtınalar estirmeyecek hecelerine. Yine yapamadım ve kendi sözünü çiğnememek adına kendiyle çelişen acısı kadar bir kopuşa sürükleniyor ruhum. Ben, artık ben olmayacağım.

İsmimin rüzgârından cismimin kaypakça ezilişinden satır satır kovulduğum hayallerimin kendim olmakla ilgili sorunu kadar ayrılışlar çiziyorsa kaderim; ben, beni benden esirgeyeceğim.

İsimsiz müptelalıklarda sarhoş ruhların maddesel hiçliğinde nefes alırken ömrüm, bir daha eski ben olmayacağım. Çok kırgınım kendime ama bilhassa hayata. Hayallerimin cebinden bir tek mendil bile aşırmadım bugüne kadar, bunun hatırına dahi olsa ağlatmasaydı beni…

Salıncaklarımın iplerinden tutunduğum gökyüzü umutlu hadiselerimin isimsizliğe kurban gidişiyle, ben artık ben değilim. Bir mektup yazıyorum bu gece kendime; veda ediyorum özümden beni ezip geçen trenlere. İçimin yılgın sofralarında zeytin tanelerine kurban giden gençliğimin, dişsizlik primiyle işsizlik primini yatırıyorum. Her gülüşe bin bedel aşikâr…

Beni aramayın, rüzgârlarda kaba kuvvete ince ruhlar giydirerek acı tattırdım. Adım bile bana ait değil. İlk kez tadacağım soyadımdan vurulan kahpe kaderi, kaza kurşunuyla adımdan muzdarip yok edildiğim mutluluklardan yaşam çalacağım ve ben kendiyle çelişen acısı buket olmuş o aşinayım.

Kader şimdi beni tanımıyor. Adımı değiştirdim. İsimle adlara eşdeğer ve aynı anlamda yok edildiği sokaklarda kader artık beni görünce yolunu değiştiriyor, çünkü aradığı kişi değilim.

Beni mutlu etmek için güneşi dikecekti tepeme, yıldızın sessiz simgesi olacaktı saçlarım; rüzgâr değerse ve üşütürse bir ıslık çalacaktı çocuksu yapraklarım… Kader bana çok yanlış yaptı.

Artık kendi ismimde bile yazılmıyorum ve beni ben bile tanımıyor. Kuş nezdinde şarkılar söyleyen pırıltılar, gecenin en dibinde haykırış temposu tutuyor. Trenler eziliyor içimden, ölüler cehennem provasından yalınayak çıkıyor ve ben bugünleri yaşamıştım daha önce, şimdi görebiliyorum.

Hiçbiri aydınlık dünyamın karanlık resmi değildi, lambalar dönmemiş, içimin ışıkları sönmemişti.

Hiçbir şey bu kadar ters değildi. Konum attım kadere, beni yine de bulamıyor.

Kendi adından vurulan ve kadehe “Kader” diyen bir düzine yeniliğiyim o yaşamın.

Yazmaktan usandım, artık aynı sonları yazmayacağım derken sonlar yine aynı, benim adım bana ait değil…

Beden dünden hazır, kapının kilidi bir bana bozulmuş. Ben artık beni tanımıyor.

Ruhum duysa yastığın kılıfından uyku hançeri hareketlenip böğründen vurur yaşamı.

Öyle derin bir nefrette en çok kendime kızgınım.

İmla hatası olan sessizliklerimin yansımadaki son şansıyım. Bir berber bir berbere “Gel beraber şu adsızı bulalım” demiş; adsız, bir ad kazanmış kimliği dünden gayrı.

Yaprak bile kımıldamamış, kader tanımamış. Kırılan kalemin günah haddinden aşılan ucu sayfalara sığmamış…

Yine derken ben, “Neydi benim adım?”

İpuçlarında taş olur bahtım…

Dilara AKSOY

 
Toplam blog
: 196
: 226
Kayıt tarihi
: 03.01.13
 
 

     1989 doğumlu, İstanbul Üniversitesi Felsefe mezunu. 10 yaşında şiir yazarak başladığı kalem ..