Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '10

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Haysiyet nedir?

Geçmiş hasletler olur ki; hayâli Cihan değer. 

 

Eskilerin çok kullandığı bazı terkipler vardı. Bu terkiplerden biri “Ar damarı” terkibi idi. Yine eskiler “Edep ya Hu!..” da derlerdi. Ayrıca ün, unvan, itibar, şeref, ar, namus, ahlâk, haya, sözlerine de bütün insanlar çok değer verirlerdi. Gerek sanatta ve zanaatta, gerek ticarette ve sanayiîde, gerekse politika ve siyasette bu mevhumların çok ciddi önemi ve değeri vardı. Bu vasıflardan birine bile sahip olmayan kişilere, adam gözü ile bakılmaz, adam sözü ile lâfı bile edilmezdi. Bu kişilerin kendi sözleri ise, tartılsa bile, halk arasında pul etmezdi.  

  Babam bana çok az nasihat ederdi. Ancak ilk ve de sürekli nasihati, sadece bu mevhumlar üzerine olmuştur. Ezcümle, bir insanının bu konulardaki mükemmeliyetini ispat etmesinin bir ömrü kapsayacağını ve fakat aksinin vukuu halinde ise, insanın bir anda ve ebediyen perişân olacağını söyler dururdu Rahmetli. O bana bu hasletlerle müzeyyen bir soy adı bırakıp, Hakk’a intikâl etti. Allah nasip ederse, İnşâallah ben de ardımda öyle bir soy adı bırakıp, Hakk’a intikâl edeceğim. Çünkü ben de ün, unvan, itibar, şeref, ar, namus, ahlâk, haya, sözlerine, bütün ömrümce çok değer verdim. Halâ da veriyorum.. Ve ölene kadar da vereceğim. Bu sözlere o kadar değer verdim ki; iş için taahhütlerimde dahî, taahhüt ettiğim her işten en az %10 fazlasını müşterime teslim etmek sureti ile Elhamdülillah Dünya’da eşine az rastlanır cinsten, ciddi ve özel bir ün ve unvan sahibi de olabildim...

  Şimdi çevreme baktığımda, çok ciddi şekilde şaşırıyor, eziliyor, utanıyor, sıkılıyor, hatta yerin dibine giriyorum. Çoğu kişide, yukarıda sözü edilen bu vasıfları mumla değil; projektörle arıyor ve fakat bulamıyorum. Bir Türk ve bu milletin vatandaşı olarak, bu müflislikten çok fazla rencide oluyorum. Sadece bu sebeplerle de değil üzüntüm. Bu vasıfların zerresine bile sahip olmadığını, olamadığını dönüp dönüp def’atle ve alenen ispat etmiş olanlara, bazı millet fertlerinin halâ inanıyor ve bel bağlıyor olması, daha da büyük ve derin bir ıstırap çekmeme sebep teşkil ediyor.

  Yaşlılar hep eskiyi aramakla itham edilirler ama, ben eskiyi değil; insanda insan haysiyetini, insan onurunu arıyorum. Bu haysiyet ve onur kelimelerinin içinde, yukarıda sayılan hasletlerin hepsi mevcuttur. Ne hazindir ki; bu mevcudun vücut bulduğu insan tipimiz, giderek tükeniyor artık. Ve yine ne yazıktır ki; sık sık ekranda görünen, özellikle de Türkiye gerçeklerini, yaşadığımız çağı ve carî Dünya konjonktürünü halâ anlayamamış olan, muhalefeti iktidara çirkef atmak zanneden siyasetçiler, ya da siyaset hakkında, aynı akılla konuşan güya fazla bilir kişiler, bu hezimeti körüklüyor ya da bu hezimete alkış tutuyorlar.

  Bir yanda, siyasetin, ilmin ve medyanın bu akıl ve izan dışı tipleri! Diğer bir yanda, erişilmesi her türlü gücü açmış olan, bilim-bilişim çağı gelişmelerinin yok ettiği morâl değerler! Bu yanların ortasında, Bill Gates gibi piyasaya sürdüğü yazılımlardaki “bug” türlerini, meşru gören gençler için idol tipler! Ülkenin her şehrinde, öğretim konusunda çoktan sıfırı tüketmiş olan, binaları hoş ama kürsüleri ile hocaları boş fakülteler! Kişi idrakinin çoktan lâmbasını söndürmüş olan, ince zekâ yoksunluğundan dolayı, arada sırada havada uçuşan yumurtalar! Haysiyet ve onuru korumamak koruyamamak için, en gerekli olan şartlar zümresindendir. Bu seçimlerden sonra, gündemin ilk maddesine oturacak T.C. Anayasası kadar, Türk insanının ahlâkî ıslahı da, çok önemli bir mesele olarak, gündeme gelmelidir. Zira bu akıllar ve ahlâklarla Dünya piyasalarına açılmak fazla mümkün değildir.

  Bu sebeple bu tarihlerde: Sözü, özü, gözü, dölü doğru ve şaşmaz olan, bugün dediklerine dün dediklerinin ve yaptıklarının teminat teşkil ettiği, bugün dediğinden yarın asla dönmeyen, her savının mutlak delâili ile çürütülemez bir biçimde ispatı mevcut bulunan, önüne gelene çirkef atmakla ve lâf-ı güzafla idame-i hayat etmek yerine, er kişi sözünden gayrı söz ve tavır bilmeyen, gerçek erdem sahibi, fazilet ehli, haysiyet ve onuruna müdrik, saygın insanlara ihtiyacımız var bizim. Bu meselemizi bu tarihlerde şayet süratle çözemezsek, 2050 yıllarında yok olmaya mahkûm bir millet olarak, serseri mayın gibi dolanıp dururuz ortalarda.

  Hiçbir ümidim olmamasına rağmen, bu yazının en başta CHP kurultayının üyelerine, sonra bu partinin Gen. Başkanına ve seçilecek olan yeni kadrolarına, ve tabii bütün seçmenlerine, faydalı olmasını temenni ederim. Keza yine temenni ederim ki; tüm CHP mensubîni, bu kurultayları ile birlikte, dünlerdeki gaf dolu günleri dünlerde bırakarak, gerçekten yeni bir döneme, yeni bir mantık ve siyaset anlayışı ile adım atarak, ciddi bir muhalefet olma görevini yüklenmeyi başarabilirler. Aksi halde CHP bu seçimden başlayarak, eriyip gitmeye mahkûm bir parti hâline dönüşmek üzeredir...

  Haydar Volkan

 

Çiftehavızlar: 17.Atalık.2010 

 
Toplam blog
: 148
: 492
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Haydar Volkan: 21.05.944 Rebabi bestekar Sabahaddin Volkan ve Piyanist Mukadder Volkanın oğlu olar..