Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Hayvan Sevgisi Ve Toplumsal Uzlaşı...

Hayvan Sevgisi Ve Toplumsal Uzlaşı...
 

www.evcilcanlılar.com.tr


"Seçimlerde kim kazanırsa kazansın, kaybeden hep halk oluyor!"
Düşünebiliyor musunuz koskoca aslanın bir parça et için kuyruğunu sallaya sallaya, yanınıza geldiğini! Ayının ise bir kiloluk somon balığına veya bir petek bal için göbek attığını! Bir kâse fıstığa şebeklerin elinde mikrofon bize fıkra anlattığını (!) yok kardeş kalsın hayvanlar hayvan olarak insanlar insan olarak kalsın!
Son günlerde sesleri kulaklarımı tırmalıyordu ama yüzlerini anımsayamıyordum! İyi ki bazı resimleri MB ta dostumuz Muzaffer CELLEK Beyin yazısında tekrar görerek hafızamı yinelemiş oldum.

Tam tahmin ettiğim gibiler (!) (unutmuştum) Bukalemun, Sırtlan Yılan vs. Sağlıklı doğal ve temiz bir çevrede yaşamak tabi ki bu hayvanların da hakkı, eko sistemin bir gereği; insanlarla içli dışlı olmaları umarım onlara hayvan olduklarını unutturmaz!

Evlerimizde beslediğimiz kedi, köpek, muhabbet, papağan vs. tür hayvanlardan çok var. Biz onlara oturmasını kalkmasını konuşmasını öğretmeye çalışıyoruz, her konuda uzman olduğumuz gibi. Hadi bunları öğrendiler, ya duyguları hisleri? Onları sevdikten sonra, hevesimiz geçtiğinde tekmeleyip sokağa attığımızda; geçirecekleri travmalar; onlara hainliği nasıl öğreteceğiz (!) arkadan vurmayı, arkadan konuşmayı, sokaklarda küfür etmeyi, kırmızıda geçmeyi, yoksa bunları yapanlar mutasyona uğramış insan hayvanlar mı? Yoksa insanlaşan hayvanlar mı? Oooof kafam karıştı vallahi…

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu çözemedim gitti. Ne olur affedin biraz hoşgörü lütfen! İnsanlar ile hayvanlar arasında bir bağ kurarken daima ezilen tarafın hayvanlar olduğunu düşünürüm!

Ne diyordum ben?

Onlar ki hayvan yaratılmışlar ama insanoğlu kadar hainliği bilmezler. Sevgi için sevilmek için bir çırpınışları var ki görülmeye değer. Beş altı aylık bir it eniği olan barak; kendisini sevmemiz için bacaklarımızın arasındaki kuzuları ahıra kadar kovaladı. Üstüne üstlük üzerine kapının ipinden çekerek kapının kapanmasını sağladıktan sonra; zafer kazanmış komutan edası ve sevinçle kuyruğunu sallayarak yanıma geldi. Başını kolumun arasına zorla sokarken hayvanın yüzündeki o mukallit tavrı görülmeye değerdi. Yedim bitirdim onu, burnunu sıktım, kulaklarını kopardım, ben pes ettim o pes etmedi ve benimle boğuşmayı, ben bitirene kadar sürdürdü!
<ımg height="142" alt="" src="/Images/FotoGaleri/190/70/705321_12020_K.jpg" width="190">
Bir keresinde, sonradan hışımla gelen annelerinin elinden, yarım saat kadar önce sevdiğim iki tane, dört-beş aylık yavru-kurt köpekleri kurtarmıştı beni! O küçücük patileri ile annelerinin suratına biri vururken diğeri, bacaklarımın arasında annesine bakarak bir havlaması vardı ki sanki “bu bizim arkadaşımız ona fenalık yapma biz onunla oynuyoruz bizi rahat bırak" diyordu!

Anne kurt köpeği kuyruğunu bacak arasına alarak mahcup şekilde yanımızdan ayrıldı! Bunun için yemin ederim çok duygulandım bu Allahın adaletinin bir yansımasıydı sanki.

Ben köpeği, kediyi, kuşları ve bütün hayvanları seviyorum ama taklitçilere ve oyunbozanlara alışamadım. Mesela bülbülü taklit eden kanaryalar var, ebabil sesine ve kurbağa sesine özenen floryalar var.

İçinde hasetlik çeken karganın "Gak"laması, geveze leyleğin "takırdaması, " aniden saldırıya geçen atmacanın öfkesi gibi, hoş, attıkça mangalda kül bırakmayan siyasiler ve onların borazancıları gibi, bukalemunlaşan
uyanık tilkiler ve tilkilik yapmak isteyenler var ve ben onları hiç sevemiyorum.

Sonuç itibari ile ben hayvanları seviyorum...Çünkü onlar kendilerini koşulsuz insanoğlunun merhametine bırakmışlardır!
Hayvanların eko sistem içersinde yemeğini nasıl paylaştıklarını belgesellerde hepimiz görmüşüzdür en güçlüsünden en zayıfına kadar; önce güçlülerin karnı doyar, sonra en güçsüzleri yemekten kalan ile karnını doyurmaya çalışır!

Bir tek çakallarda gördüm o iş birliğini, ister gasp deyin ister hak; karnımızın doymasını istiyorsak güçlüye karşı birlik olmalıyız. (Gerekirse çakalları örnek almalı ekmeğimize sahip çıkmalıyız) Birini kötülerken, diğerini kayırmamalı. Bu yoksulluğun bu dağınıklığın sebebi güçlülerin bizim üzerimizden yürüttüğü politikalardır.

En sona kalan kırıntılarla değil, fırından çıkanı daha sıcacıkken paylaşmalı; birlikte yaşamanın kurallarını artık öğrenmeliyiz!
Tüm
yazdıklarım

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..