Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '08

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Hayvanlar alemi ve bir anı

Geçenlerde bir yazı yazmıştım. Hayvanlar alemi ile ilgili gerçek hikaye.

Bu konuda çok sayıda mesaj aldım. Hayvan sevgisinin daha, küçük yaşta başlamasının ne kadar önemli olduğu düşüncesi belleğimde oldukça fazla yer etti.

Çocukken keçi ve ineklere bakardım. Yani kendimize ait hayvanlara çobanlık etmek. Okuldan eve gelir gelmez bu iş başlardı. Ders çalışmak en önceliksiz bir işti.

Şimdi düşünüyorum da o zincirleri kırıp Üniversite bitirmek; iki yabancı dil; yurt dışı eğitimi vs.. Aslında tamamen irade kavramı ile ilgili olsa gerek.

"Neyse çobanlık yaparken" diye başlamıştım.. Keklik yavrularını tutma ve evcilleştirme merakı vardı. Daha sekiz yaşındayım. Arkadaşlarla dağ bayır geziyoruz. Tıpkı keklik yavrusu gibi ses çıkarıyoruz. Keklik hemen cevap veriyor. Yavrusunu kaybettiğini sanıyor. Biz "Allah, Allah.."hücum... elimizde kocaman taşlarla saldırıyoruz.

Keklik kaçıyor, on on beş yavru saklanıyor. Bulmak o kadar zor ki.. Çalıların her yerini karıştırıyoruz. Otların içinde sırt üstü yatan palazlardan bir kaç tane yakalıyoruz.

Ne büyük mutluluk.. Kurumuş kabakları boşaltarak onları bu kabakların içerisine yerleştiriyoruz. Hava alsın diye de kabaklara bir iki haç yapıyoruz. Çekirge ile besleyerek bir kaç gün içinde evcilleştiriyoruz.

Yavru bir iki günlükse üç gün içinde evcilleşiyor. Yirmi vaya bir aylıksa evcilleştirmek zorlaşıyor.

İşte benim evcilleştirdiğim bir kekliğim vardı.

Ne zaman ıslık çalsam gelir omzuma konardı.

Bir gün arazide kekliğimin kaybolduğunu anladım. Islık çaldığımda cevap alamıyordum.

Arkadaşlarla etrafı kolaçan ettik.

Bir anormallik vardı.

Az sonra büyük bir karayılanın kaçmakta olduğunu gördük.

Yılanı takip ettik. Bir deliğe saklandı.

Orayı kazdık, değnekle falan eşeleyerek yılanı canlı olarak yakaladık.

Yılanın ortasında büyük bir şişlik vardı.

Tepsi şeklinde kaya parçası bulduk.

Yılanı bu kaya parçasının üzerine yatırdık.

Arkadaşım yılanın boynunu sıkıca tuttu ben de karnını yardım.

Keklik oradaydı.

Meğerse yılan bizim kekliği yutmuş.

Olay bitti gitti.

Şimdi düşünüyorum da, çok az çocuk bu maceraları yaşıyor.

Çocuklarımız daha güvenli, daha emin ellerde diye düşünüyorum.

Eğitim öğretim daha iyi.

Ancak "el bebek-gül bebek" büyümenin insanlar üzerinde özellikle hayat mücadelesi bakımından negatif etki yaptığına şahit oldum.

Elbette yaban hayatı ile içiçe olunmaz artık.

Yalnız, hayvan sevgisi, riskler ve korunma vs.. bilgiler çocuklara küçük yaşta öğretilmeli, bilinçli bir toplum yaratılmalıdır.

 
Toplam blog
: 38
: 294
Kayıt tarihi
: 26.06.07
 
 

Bir üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışıyorum. Ülke problemleri hakkında yazmayı ve tartışma..