Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '10

 
Kategori
Felsefe
 

Hayyam'la Konuştum Aynamda II

Hayyam'la Konuştum Aynamda II
 

Ehhh işte, fırçayı yersen Ustadan...Bakarsın böyle "two minutes" yemiş kedi pozlarında..


Hayyam'la Konuştum Aynamda II

Aklına taktı ya, niyeti belli... ders verecek bana...

"Yaşamanı, akla uydurman gerekir
Ama bilmezsin akla uygun olan nedir...
Bereket eli çabuktur Zaman Usta’nın,
Başına vura vura, sana da öğretir."

Usta !.. Yok daha neler…
Sanki öğrendiklerim yetmezmiş gibi bana..
bir de senin kızmaların...
Gerçekte, pişmiş tavuk dahi çırak kalır yanımda.. diye,
isyanımı, açık oturuma çıkaracaktım ki…
Fark ettim, ömrün yetersiz kalacağını,
Öğrenmek için dünyamın kaç bucak olacağını..

Meğer öğrendiğimi sandığım, yaşadığımdan ibaretmiş
Bildiğimi sandığım da, bilmem gerekenin pek azıymış..

Acı dediğim şey tattığım, mutluluk ise doyamadığımmış…
Acıdan bıkılıyormuş da mutluluktan usanılmıyormuş.
Acıdan ölünüyormuş da mutluluktan ölünmüyormuş.
Acıya yeter deniyormuş da mutluluk hep az geliyormuş..

En iyisi umursamazlığın masuniyetine sığınayım,
Madem ömür kısaymış, ben de elimden geldiğince, Hayyam’ laşayım.

Sevgili, aydan güzel yüzün bu gece
Gül renkli şarabımla, yârimsin bu gece
Ay ışığı düştüğünde ak tenin üstüne
Siyah saçların perdem olsun bu gece...

Ohhh iyiymiş, tadından da geçilmiyor niyetinin..
Söylediklerine bak… Bir de Hayyam’ın adını çıkarırsın.
Fırsatını buldun mu asıl sen "dolçe vita" takılırsın...

Ehhhh.. Madem öyle... oldu olacak devam edeyim,

Söyleyin sabaha, bu gece gelmesin bizim mahalleye,
İstemem ışığını, yeter ki gölge etmesin, gönül haneme…

Diye noktalayacaktım ki... aynadaki yansımamla söyleşimi...
Hala işin şamatasında olduğumu gören Usta fena bozuk...
Başladı söylenmeye, belki işi "kendimden" alıp, sosyal boyuta taşırım ümidiyle..

"Meyhanede abdest şarapla alınır ancak,
Mümkün mü kara yazıyı aka çevirmek?
Perdemiz öyleysine yırtılmış ki bizim,
Onarılmaz artık ne kadar yamasak".

Usta !.. Yok daha neler… işin gücün karalamaya çalışmak beni
Alt tarafı şöyle üç beş cümle keyf edeyim dedim, bayat şarap gibi...
Sanki bu güne kadar lafazanlığım işe yaramamış gibi.. diye,
Siteme edip isyanımı “One minute” modunda, gemiye bindirmiştim ki…
Fark ettim, show yaparak kalkmanın bir de oturmasının olacağını,
Daha önce hesaplamalıydım, “two minutes”, dediklerinde ne yapacağımı..

Meğer öğrendiğimi sandığım, yaşadıklarımın zekatıymış,
Bildiğimi sandığım da, bilmem gerekenin pek azıymış,
Lafla peynir gemisini yürütmek, iç politikanın sazıymış,
Üfürükten söylemleri yutan, ancak, agopun kazıymış,
Lafla yamanmayacak olansa vatandaşın yazgısıymış...
diye düşünmeye başlamıştım ki,

"İlle de büyük adam aramaya gerek yokmuş, sadece bizim adam olmamız yetermiş..."
diye öğrendik artık diyen patatesçilerle, soğancılarla, kömürcülerle, piknikçilerlerle karşılaştım.....
Bir tuhaf şekil almaya başladı, bunların bir zamanlar alkışa kalkan ellerin hali,

Galiba kazlar gözünü açtı, yutmaz oldular her naneyi..
Yürüyen geminin sadece mahdumun olduğu seçilir oldu
Saz da dinlemez oldular..., bağırmam çağırmam galiba boşuna..
Yeni gündem yaratmalıyım, unutturmalıyım, hedef saptırmalıyım.... hah buldum..
Kamera, kamera.. olmadı mı? Gömlek, gömlek.. bu da mı olmadı.
Tamam şimdi buldum... bu olur Gazze gazze,

Ama... Umarım demez bana, hade len... "o telefat", senin eserin...
Bundan bile birşeyler yontmaya çalışırsın kendine, elinde nalıncı keserin... diye..

Sanki Usta azıcık gülümsedi gibi, geldi bana..

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..