Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

Hazeran Çiçeği ve özlemler..

Hazeran Çiçeği ve özlemler..
 

Birçok kişi belki resimdeki çiçeğin adını da kendini de bilmez. Pek bilindik bir çiçek değil anlayacağınız.. Sanki mensubu olduğu bir ailenin en eskilerinden biri gibi..

Ama ben tanışırım kendisiyle. O anneannemin bahçesine en çok ektiklerinden ve sevdiklerinden..

Nazlı ve edalı Hazeran Çiçeği kendileri… Renk renk çiçekleri başakları andırır. Düğün çiçeğigiller ailesindendir. Kırılgan dalları ve narin çiçekleri rüzgardan korunmak ister unutmayın. Gelin çiçeği olarakda dizayn edildiğini gördüm ve çok hoşuma gitmişti gördüğümde.

Delphinium, düğün çiçeğigiller (Ranunculaceae) familyasından bir bitki cinsi. Ayrıca hezarenve sarayçiçeğiolarak da bilinir. Anadolu'da bulunan 30 kadar Delphiniumtürü vardır. Bir kısmı üzerinde kimyasalaraştırmalar yapılmıştır. Tohumlarından önemli alkaloidler elde edilmektedir. Tamamen olgunlaşmis olan tohumları toplanır ve güneşte kurutulur. Tohumlarında uçucu ve sabit yağ ile alkoloidler bulunmaktadır. Tohumları çok zehirlidir. Veterinerlikte vücut parazitlerini öldürmekte ve ayrıca balık zehiri olarak da kullanılmaktadir.

 http://tr.wikipedia.org/wiki/Delphinium

O benim rahmetli olan tonton anneannemin tohumlarını gözü gibi sakladığı çiçeklerden biriydi..  Sadece bu bile, bu çiçeğin yerini gönlümde çok özel yapmaya yetiyor.. Anneme göre ise adı Halep sümbülü. Ama  hazeran çiçeği ismi sanki daha bir güzel geliyor. Gelinleri de andırdığı için belki de. Küçük masum bir bebek gibi..

Yazın küçük bir kızken koştuğum oynadığım çiçek dolu bahçede, bir su kuyusundan su tulumbası yardımıyla çekilen sularla sulanan güzel bir çiçek bu benim için.. Morlu, beyazlı ve pembeli.. Hepsi bir arada.. Rengarenk bir gökkuşağı gibi güzel.. Aralarında ona arkadaşlık eden iri beyaz papatyalarla birlikte..

Keşke bir fırsat verilse de zamanı geri almak mümkün olsa bu şans verilse.

Eskiye dönülebilse, bahçede görkemli kocaman bir dut ağacı ve küçük bir kızın en büyük dostu sırdaşı olan kiraz ağacının olduğu günlere. Ve yıkılmadan önceki haliyle ahşap merdivenli o eski taş evde uyanılacak bir sabah ve kalabalık olarak yapılacak bir kahvaltı sofrasında neşeli şen kahkahalar çınlayabilse…

Bütün kış okula giderken, sömestir de ve yaz tatilinde oraya gitmek en büyük hayalimdi.. Derslerimde başarılı olup güzel bir karneyle dedemin ve anneannemin ellerini öpmek ve köyün keyfini çıkarmak gibisi yoktu. Şimdi ki çocuklar bazı açılardan çok şanssız. Ben çok şanslı bir çocuktum.

Geceleri birazda korkardım gerçi baykuşların sesi ürkütürdü beni. Evin ahşap merdivenlerinden gece tek başıma inemezdim mesela.

Ama güneşin tepenlerin arkasından kendini göstermesiyle birlikte, yeniden kavuşurdum çiçekler ağaçlar ve hatta karınca yuvalarından oluşan o rüyalar alemine..

Anneannem ve dedem olsa yine. O çiçeklere dokunabilse ellerim.. Yeniden koklayabilsem üzerine konmuş arılardan korkarak ta olsa.. Dedem görmeden tırmandığım o dut ağacından meyve yiyebilsem yeniden, kıpkırmızı kirazları takabilsem kulaklarıma..

Ve umutlarım ve gelecek hayallerim.. Belki bunları yine yapabilirim doğacak çocuklarımla. Yaradan nasip ederse. Anneannem ve dedem olmadan aynı tadı alabilir miyim acaba? Yaşandıkça öğreneceğim şeyler hepsi.

Resimdeki çiçek çok güzel gerçekten, en azından benim için öyle.. Gören bilen de varsa bana hak verir mutlaka..

O da pek ortada görünmeyi çok sevmeyen insanlar gibi. Nazsız, niyazsız.. Ama o benim anılarımda, çok özel bir yerde..

Anneannemi ve dedemi hatırladığım, kiraz ağacıma ihtiyaç duyduğum yani kısacası yaşadığım sürece de hep anılarımda olacak… 

 
Toplam blog
: 146
: 762
Kayıt tarihi
: 02.05.14
 
 

İnsanları ve yaratılmış tüm canlıları severim. Yazmak amatörce de olsa hayatımda bir süredir var...