Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '20

 
Kategori
Blog
 

Hazımsızsan Yazar Olamazsın

İyi yazmanın, güçlü yazarlığın birçok önkoşul var. Bu önkoşulların bazıları şunlardır:

Sürekli okumak. İyi Gözlemcilik. Empatik davranış. İyi dinleyicilik. Başkalarının birikimlerinden de yararlanabilme becerisi. Ve tabii ki: Hazımlı olmak! İşte bu yazımızın konusu.

Bir insan çok okumuş olabilir. Her iki manada. Kitap okuyanlar da “çok okumuş” ifadesine dahil, fazla sayıda okulu bitirenler de. Ama çok okumak, iyi yazmanın tek başına yeter koşulu değildir.

Algılama gücü, kavrama becerisi zayıf kalanlar, bu yanlarını geliştiremeyenler, son tahlilde sağlıklı, dengeli içerik üretemezler. Yazarken vurguyu, öne çıkaracağı yeri, konuyu bilemeyen; isterse dünyanın tüm kitaplarını okusun.(Ki bu mümkün değil.) Hiçbir zaman sağlam bir yazar olamaz.

İyi gözlemcisindir ama… Gördüğünü, şahit olduklarını ilgi çekici şekilde ifade edemiyorsan… Etkileyici, akıcı üslubun yoksa… Okurda yeni pencereler, farklı ufuklar açamıyorsan… Herkesin bildiği, tanıdığı yazı kişiliği kazanmana imkan yok. Gerçekler acı söyler. Dinleyip dinlemediğine aldırmaksızın üstelik.

Başkalarının ürettiği fikir, öneri ve çözüm yollarını izlemiyorsan… İzlediklerini analiz edemiyorsan… Satırlarına kendinden bir şeyler katamıyorsan… Öznel, orijinal bir yazı tarzın, fark edilebilir kişisel yazma biçimin yoksa… İşin sadece tesadüflere kalır.

İyi analizci değilsen… Olan biteni anında fark edemiyorsan…Olanı Olduğu gibi, doğru şekilde, objektif bakış açısıyla değerlendirip yazma becerisinden mahrumsan vakaları… Üzgünüm ama… Ses getiren yazar olma ihtimalin çok düşük. Yine de karar senin.

Kendini karşındakinin yerine koyamıyorsan… İyi dinleyemiyorsan kişileri… Kimin ne derdini anlatıp eloğluna rehberlik edeceksin ki? Doğrusu ben bilemem ama… Yine de şansını denemende mahsur yok. Cesaretine kalmış.

Diyelim tüm bu anlatılanları hallettin. Lakin hazımlı değilsin. Eleştiri kaldıramıyorsun. Gözünün üstünde kaşın var, diyene içerliyorsun. Hiçbir şekilde toz kondurmuyorsun, söz söyletmiyorsun, laf ettirmiyorsun şahsına. İşte bu olumsuz yanın var ya… Tüm söylediklerimi becersen de… Fena halde ağrıtır başını.

Hazımlı olamayan, eleştiri kaldıramayan; yazarlık dünyasında kalıcı yer edinemez. Hatta yazma devamlılığı dahi sağlayamaz.

Ve en nihayetinde… Bir yana bırakır kağıt kalemi. Bilgisayarına da küser. Ne eli yazmaya gider, ne yazarlık hevesi kalır kursağında.

Yazarlık, en başta hazımlı olabilme, istemediğini söyleyene, sana aykırı davranana dayanabilme olgunluğu ister. Hazmı gelişmeyen, ilerleyemez yazı üreticiliğinde. Küskün, olur olmaz her işe tavır yapan, kendine toz kondurmayan zat; boşa vakit harcar alfabe arkadaşlığında.

Edebiyat dünyası sırf alınganlığı yüzünden yarı yolda kalan sayısız örnekle doluyken… Hala aşırı hassas ruhuna aldırmadan bir şeyler çiziktirme derdine düşenlerin; Allah yardımcıları olsun. Hazımsız hiçbir insan, dişe dokunur kelam/kalem ustalığı gösteremez ama… Yine de herkesin kendi bileceği iş.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..