- Kategori
- Deneme
Haziran'da dağılma sancısı
Taşınma zamanı yaklaştıkça her yer karışır, odalarda eşyalar toplanmaya başlar, her zamanki koyduğun yerler karışmıştır artık. Kan ter içinde birini diğerinden ayırırsın, elersin bir çok şeyi, çünkü dolaplarda geçmiştir zamanı. Fırının kapağı düştü düşecek, kullanma zamanı bitti. Ne çok şey pişirmiştim içinde, nefis kokulu tavuklar, hindiler, poğaçalar börekler. Artık taşınırken dağılma zamanı, dağıttıklarını eleyip toplama zamanı. Bu eski, bunu nereye koysam da kırılmasa diye düşünme zamanı. Süresi dolan zamanın geldiği an yeniden başlamak için toplanma anı, terlersin sırılsıklam, ellerin avuçlarında, alnında birikir. Silersin durmadan. Yorulursun, vücudun yorgun düşmüş, zihninde binbir türlü program, eşyalar oradan oraya döner. Önce kafanda yerleştirirsin birçok şeyi. Gün uzun Haziran'ın son günleri bitti bitecek. Başına bir ağrı girer yüreğine bir telaş. Öylesine bakınca camdan ağaçlara durgun bir havada, telaşlanmak zihni biraz daha yorar. Kartonlar içinde herbiri bize ait olan eşyalar. Herbiri bir kenara konulup topladığımız eşyalar. Göçüp göçüp yeniden yerleşmek, yerini bulamamak mı bu dünyada, ya da seyyah olmak mı türkülerdeki gibi, yeni dünyalar yeni insanlar keşfetmek gibi. Yapacakların o kadar çoktur ki zamana sığmaz. Gitmeden özlemek temiz sokakları, doğanın renklerini. Bazen de yalnızlıktan usanmak yabancı yerlerde. Kocaman iki kara gözde hınzırca bir gülümseme geliverdi kapıyı aralayarak, neşe doldu ortam birdenbire. Hemen çıkıp yürüsem sakin bir parkın kenarında oturup seyretsem etrafımı, gelene geçene bakarak dinlensem. Kağıtlar karışmış, eşyalar karışmış. Halbuki hiç sevmem dağınıklığı, anıları bırakıp bu seksen yılı devirmiş yaşlı evde, kolay mı seksen yılı devirmiş. Seslerimizi duvarlara bırakıp yola koyulmanın son hazırlıkları. Bavulları dolduruyoruz. Geldiğimiz zaman şu anı ekleyip ne çok zamanı ne az yaşamışız gibi geliyor insana! Keşkeleri düşürüp, atıyoruz çöplere. Güzel giyimli bir kadın köpeğini gezdiriyor sokağın tam karşısında, sokağın başında ayakları aksayan yaşlı amca yine çiçeklerinin başında, yine sıcak havanın keyfini çıkarıyor. Bahçelerde çeşit çeşit çiçekler, saat geç ama hava hala aydınlık. Gün alabildiğince uzun. Unutup unutup hatırladıklarımız, konuşurken telaşlı, düşünürken telaşlı, zihin zamana herşeyi sığdırma telaşında. Sokaklar artık çok sessiz, evlerinde tek tük yanan ışıklar. Çok uzaklardan gelen araba sesleri ve uçuşan kuşların kanat çırpmaları. Yuvalarına çekilme zamanı geldi artık kuşların.