Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hazırlıksız bir işe kalkıştığımızda hayatın olumsuzlukları da hazır şekilde bizi bekler

Hazırlıksız bir işe kalkıştığımızda hayatın olumsuzlukları da hazır şekilde bizi bekler
 

Hazırlığın önemi biliniyor da ne anlama geldiği bilinmiyor. Yola çıkacaksın, bir işe kalkışacaksın, ne hazırlıklar yaparsın diye sor bakalım ne cevap alacaksın. Çantamı torbamı hazırlarım gibi laflar duyarsın. Basit insan için hazırlık budur.

Hazırlık her şeyden önce, yapılacak her neyse gerekli olup olmadığı, isteyip istemediğimiz ve zamana duruma uygun olup olmadığının tespitidir. Adam aklına gelmiş ansızın düşünmeden taşınmadan çocuğunu çoluğunu toplamış, atmış arabaya gece yarısı ya da sabahın köründe bir yere gidiyor. Piknik yapacak, oturacak, gezecek vs.

Geçmişte yapılmış bu tür işlerin keşke bir istatistiğini çıkarabilsek. Emin olun en az üçte birinin başına mutlaka bir şey gelmiştir. Bunlara üzülmüyorum, vallahi çok iyi oluyor!

Bir de ne biliyor musunuz, hiç aklınıza gelmez, hani diyoruz ya başlarına bir şey geliyor. Akılsız çok, hazırlıksız başkaları da var. Hepsi ayrı bir yerden yola çıkıyorlar. Karşılaşıyorlar, engelliyorlar, trafiği karıştırıyorlar, başka saçmalıklar yapıyorlar ve bu hengâmenin sonucunda meydana gelen olumsuzluklar yine bunların başına geliyor. Orada değilim ki benim başıma gelsin. Yani sarhoş sarhoşu deviriyor.

Bir kere böyle bir şey gerekli mi? Yapmayı gerçekten istiyor musun? Niye gecenin yarısında sabahın köründe; daha uygun zaman yok mu? Gecenin yarısı. Uykunu almamışsındır. Arabanın tekerleğinde bir şey vardır. Hem o saatte niye gidiyorsun yani. Alt tarafı çayırdır, ağaç gölgesidir, parktır, deniz kenarıdır. Yani her zaman her yerde bulabileceğin şeyler. Sanki Zanzibar adasına gidiyorsun. Hem niye gece yarısı? Başına bir şey gelse hiç şaşırmam, çok normal. Hayat aptallığın bedelini ödetir.

Toplumun yaklaşık onda biri bu insanlardan oluşuyor. Yani Türkiye’de sayıları 8 milyon civarında. Kendileri ölsün gitsin (ki ölüyorlar zaten duaya gerek yok) umurumda değil, hak ediyorlar çünkü. Ama başkalarını da yakıyorlar. Etrafımda bunlardan bir sürü. Onlara uymuyorum diye adım korkağa çıktı. Ama şükür yarısından fazlası öldüğü için korkak diyen kalmadı. Kadın, çoluk çocuk da bu serserilerin kurbanı oluyor. Haliyle üzülüyorsun. Bir de başlarına gelen olaya isyan etmezler mi! Utanmaz adam, Allah’ın cahili, bu işi yapman etmen için ensene silah mı dayadılar; yapmasaydın, gitmeseydin!

Bir tanıdığım dağların arkasında Allah’ın unuttuğu köyüne ölmüş yakınlarının yemeğine gidecek. Dolmuş taksi falan arıyor. O sırada köylüsü biri yaklaşıyor. “Seni ben götüreyim amca” 60 model hurda kamyonu var. İçki içen biri. Tanıdığım da öyle. Bir kaç gün sonra dönüyorlar. Şoför mahallinde 6 kişi. İçkililer tabi. Dağlardan yamaçlardan nasılsa iniyorlar. Düz ovada kaza yapıyorlar. Sadece o tanıdığım öldü. Be akılsız adam, fakir değilsin tut bir taksi git. İçkici bir serserinin hurda kamyonuna biniyorsun. O köye yürüyerek giderim o kamyona yine binmem. Pisipisine öldü gitti. Buna kader dediler biliyor musunuz? Kader diyeni az kalsın bir kafada indiriyordum! Burası Türkiye, öyle biri araba kullanabiliyor. Her taraf bu serserilerle dolu. Sen akıllı olup gitmeyeceksin. Cenaze yemeğine gittiklerinin bir yıl sonrasında da onu gömdük.

Bu yazı bir yakınma değil, çok önemli bir sorunun ortaya konması. N. Talat pırlanta gibi bir üniversite öğrencisiydi. Memleketlimdi ve aynı yerde okuduk. Dağ köyünden traktörle kasabaya geliyorlar. Arkadaşları benim dediğim takımdan. Akıllı çocuk, binmek istemiyor, malum bu tür insanların elinden kurtuluş yok,  mecburen biniyor. Traktör dağ yolunda dereye yuvarlandı. Öldü gitti pisipisine dağ gibi delikanlı.

Bu insanları nerede görsem tanırım. Selam bile vermem. Üstelik okumuşları var içlerinde. Okumak insanı adam etmiyor. Hazırlık dedik nerelere geldik. İlla bir iş yapacaksam, bir yere gideceksem öncelikle bunu yapmalı mıyım, istiyor muyum, uygun mu? Asla gece ya da akşam kör karanlıkta değil, sabah. Kalkar güzelce kahvaltımı yaparım. Gideceğim yerin bilgisini alırım. Acele etmem, saatler sürse de hazırlıklarımı tam olarak yaparım. 60 yaşındayım belki 60 kez kalkıştığım bu işlerde şükür ayağıma diken bile batmadı. Azrail akıllı insanlardan korkar!

 

 

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..