Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '18

 
Kategori
Güncel
 

Hazret-i Nuh İle İsyankâr Oğlu Nasıl Konuştu?

Hazret-i Nuh İle İsyankâr Oğlu Nasıl Konuştu?
 

Nuh Tufanı ve Nuh'un Gemisi


Birkaç gün önce bir televizyon programında, programa konuk olan bir öğretim üyesine Hz. Nuh ve kendisine inanmayan oğlu Kenan hakkında sorulan bir soru üzerine ilginç bir tartışma yaşanmıştı. Tartışmayı ilginç kılan hem soru, hem de buna verilen cevaptı. Nuh tufanında, dağlar gibi yükselen dalgalar arasında Hz. Nuh ile oğlu Kenan’ın konuşmaları, yani seslerini birbirine nasıl duyurabildikleri sorulmuş; konuk akademisyen ise bunun ancak cep telefonu ile olabileceği cevabını vermişti. Öncelikle böyle bir sorunun sorulmasına niçin ihtiyaç duyulduğu meselesi halledilmelidir. Çünkü böyle bilgilendirici bir programda, insanlar için bir fayda sağlamayacak böylesine bir sorunun sorulması bana göre gariptir. Fakat soruya verilen cevap çok daha hayret verici olmuştur.

Bilindiği gibi Kuran-ı Kerim’in üçte birinden biraz fazlası peygamberlerin ve bazı geçmiş kavimlerin kıssalarından oluşur. Bunun niçin böyle geniş yer tuttuğunun elbette pek çok sebebi ve hikmeti vardır. Her şeyden önce kıssalar, insanlar için ibret tabloları sunar. Ayrıca Hz. Muhammet’i ve inananları destekler, teselli eder ve onlara güç verir. Ancak asıl kaçırılmaması gereken nokta kıssaların hiç birinde detaya inilmemiş olmasıdır. Böylece Kuran, okuyanları detaylara daldırarak asıl vermek istediği mesajın kaçırılmasını istemez. Mesela “Ashab-ı Kehf” kıssasında bu kişilerin isimlerine ya da kaç yıl uykuda kaldıklarına değinilmez. Hz. Yusuf’un kardeşlerinin kim oldukları söylenmez. Yüz yıl uyutulup diriltilerek ölümden sonraki hayatın gerçekliğinin anlatıldığı kişinin ismi anılmaz. Hz. İsa’nın havarileri ile ilgili ayrıntı verilmez. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Dolayısıyla Hz. Nuh’un oğluyla konuşması meselesinde önemli olan nasıl veya ne ile konuştuğu değil, neyi ne sebeple konuştuğu ve bu konuşmanın içeriğidir. Verilen asıl mesaj da burada yatar.

Diğer bir nokta söz konusu olaydan bahseden ayetlerin yanlış anlaşıldığıdır. Hz. Nuh’un kıssası Araf, Hud, Müminun, Şuara, Kamer ve Nuh Surelerinde geçmektedir. Hud Suresinde (ayet: 42-43) anlatıldığına göre Hz. Nuh ve beraberindekiler gemiye bindiklerinde yağmur çoktan başlamıştır ve şiddetini artırmaktadır. Bu esnada Hz. Nuh ve oğlu arasındaki konuşma gerçekleşir. Kuran’dan, kısa konuşmayı yaparken suların daha da yükseldiğini ve nihayet Kenan’ı ve inanmayan diğer insanları yuttuğunu öğreniyoruz. Tamamen Allah’ın iradesi ve vahyiyle söz söyleyen peygamberler ve bu peygamberlerin büyüklerinden olan Hz. Nuh niçin böyle bir şeye güç yetiremeyip de bir cihaza ihtiyaç duysun? Asıl mesele budur. Bir örnek verelim:

Hz. İbrahim ve Hz. İsmail Kâbe’yi inşa ettikten sonra Allah Hz. İbrahim’e, insanları buraya davet etmesini emreder. O devirde Kâbe ve çevresi insanların uğramadığı ıssız bir yerdir. Hac Suresinde anlatıldığına göre Hz. İbrahim “Rabbim, ben sesimi insanlara nasıl duyurabilirim?” diye sorunca, Allah, bunun kendisi için kolay olduğunu ve duyurmanın kendisine ait olduğunu beyan eder. Yukarıdaki mantığa göre bunun da ancak dev bir megafon, telgraf ya da internet gibi bir şeyle olması icap eder. Oysa bu doğru bir yaklaşım değildir. Her şeye güç yetiren ve dilediğini yapan Allah’a, kullarının sesini uzak mesafelere duyurmak için bir materyal gerekli midir?

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Hz. Nuh ile oğlu Kenan arasında, tufanla sonuçlanacak bir yağış sırasında kısa bir konuşma geçmiştir. Dalgaların yüksekliği ile ilgili kullanılan “dev dalgalar” ifadesi bugün de mübalağa yoluyla kullanılmaktadır. Tersi dahi olsa baba ile oğulun arasında uzun mesafeler olduğu kanısına varacak bir delilimiz yoktur. Öte yandan Hz. İbrahim örneğinde olduğu gibi bir an böyle olduğunu düşünsek bile yine de Allah’ın, kullarının sesini muhataplarına iletmesi için bir vasıtaya ihtiyaç duymadığını biliyor ve inanıyoruz. Demek ki doğru soru, baba ile oğlunun ne konuştukları; doğru cevap ise şudur: İhtiyar yahut çocuk doğurması mümkün olmayan kullarını buna elverişli kılan, kulunu babasız olarak dünyaya getiren Allah her şeye gücü yetendir!

 

 
Toplam blog
: 13
: 1705
Kayıt tarihi
: 08.11.17
 
 

  İnönü / Eskişehir'de doğdu (1976). İnönü Lisesi'nden (1992) ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat F..

 
 
 
 
 
Toplam blog
: 13
: 1705
Kayıt tarihi
: 08.11.17
 
 

  İnönü / Eskişehir'de doğdu (1976). İnönü Lisesi'nden (1992) ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat F..