Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hedef belirlemenin konsantrasyon açısından önemi

"Dışarıdaki insanları uyarabilirsiniz ve belki de susarlar ama içeridekini kontrol etmek o kadar kolay değil. O hiç durmadan konuşan kuş ne diyor?Onu nasıl terbiye edeceğiz? Nasıl daha hızlı ve verimli okuyacağız?"

Konsantrasyon üzerine başlıklı yazımın son cümleleri bunlar. Eski yazılarımı okurken dikkatimi çekti bu sorular. Bir nevi verilmiş bir sözdür bunları cevaplamak. Şimdi bunu yapmaya çalışacağım.


İstemek çok farklı bir şey, bir şeyleri gerçekten istemek. Tüm hücrelerinizle ve ruhunuzla istemek. Mevlana'nın deyişiyle kendini korkmadan ateşe atmak. Ama bu öyle bir ateş ki, bedeniniz yandığı anda gerçek siz ortaya çıkıyor. Böyle bir hedef belirlemeli insan. Herkes kendi ateşini belirlemeli. Belki bu ateşi seçerken sizi harekete geçiren ilk şey yeteneğiniz, işi yaparken aldığınız zevk ya da para kazanmak olabilir. Önemli olan o ilk zevk geçtikten, parasal sıkıntıdan kurtulduktan ve o işten hevesinizi aldıktan sonra da istikrarlı bir şekilde hedefi istemeye devam edebilmek.

Tabi yolunuzda ilerlerken toplumsal bir varlık olmanın getirdiği sorumlulukları da unutmamak gerekiyor. Etrafınızdakilere karşı göreviniz, çocuklarınıza, annenize, babanıza, eşinize ve arkadaşlarınıza karşı görevlerinizi de unutmamalısınız. Bunlar da hedefin bir parçası olmalı. İlişkilerimizi de olabildiği kadar sağlıklı bir şekilde sürdürmeye devam edebilmeliyiz. Tüm bu sorumlulukları dengeli bir şekilde ve de severek yerine getirebilmek için çok stratejik düşünmeliyiz. Gerçekten faydası olacak işleri, gereksiz işlerden ayırabilmeliyiz.
Yakın bir dostumuzla ya da profesyonel bir yaşam koçuyla kat ettiğimiz mesafeyi düzenli olarak paylaşmak bizim hedefi daha uzun süreli yaşamamıza yardımcı olur. Ya da yazmak. Geldiğimiz noktayı, yapmak istediğimiz şeyleri kağıda dökmek. Alt eylemleri gerekiyorsa revize etmek ya da belirlemek. Kendi kendinizi kutlamak, geldiğiniz nokta için şükretmek.

Tabi, bunları yaparken yolumuzu kesen olumsuz alışkanlıklarımızdan kurtulmayı da bilmeliyiz.

Çok hikmetli bir şekilde, bedene hizmet eden tüm isteklerdeki aşırılıklar insanların başarılı ve mutlu olmasını da engelliyor. Örneğin yemek konusu. Hızlı yemek, fazla yemek, tatlı yemek, acıkmadan yemek... Tüm bunlar beynimizin ihtiyaç duyduğu kanın midemize gitmesine, kan şekerindeki dalgalanmalara bağlı olarak konsantrasyon eksikliğine, rehavete, damar sertliğine, kalp yetmezliğine sebep oluyor. Bunlar da yetmezmiş gibi görünüşümüzü olumsuz yönde etkileyerek insanlara itici gelmemize neden olabiliyor. Tüm bunlar başarılı ve huzurlu bir yaşam için etkili ve gerekli unsurlar. Hedef belirlemek, süregelen olumsuz alışkanlıkları yenmek için olmazsa olmaz bir unsur. Aksi takdirde, tekrar aynı yolda yuvarlanmaya devam ederiz.

Her gün 30 dakika yalnız kalmak, nefes egzersizleri ve meditasyon yapmak, ruhumuzu besleyen kitaplar okumak, düzenli uyku, sağlıklı ilişkiler hedef için gerekli.

Olumsuz düşünceler, şikayetçi ve dedikoducu insanlar bizleri fark ettirmeden etkisi altına alıyor. Çok ilginç bir araştırma sonucuna göre, insanlar karşı tarafı anlamak için aynı duyguyu yaşamak zorunda. Bu, şu anlama geliyor. Birisi, bir şeylerden şikayet ediyorsa siz onun ne dediğini anlamak için şikayet etmenin sizde yarattığı ruh halini yaşamak zorundasınız. Ya çok duyarsız olacaksınız ya da onunla beraber bu gereksiz girdaba sürükleneceksiniz. Soruyorum: Bunun kime ne faydası var?

Şimdi hemen bir hedef belirleyin ve rahatınızdan feragat etmek dışında çok radikal değişikliklere gitmeden bu yolda yürümüye başlayın. Benimle hedeflerinizi, başarılarınızı ve geldiğiniz noktayı paylaşmanızı isterim.






 
Toplam blog
: 39
: 757
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Mühendislik eğitimimden sonra (2002), örgütsel davranış alanında yüksek lisans yaptım (2005). 15 ..