Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '14

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Hedef tahtasındaki denetim...

Hedef tahtasındaki denetim...
 

Ermenek’te maden ocağında meydana gelen kazanın sonrasında Has Şekerler Madencilik Şirketinin yaptığı “doğal afet”açıklaması kadar “Türkiye’nin tüm maden ocağında yemek saatleri içeride kullanılmaktadır ki, buna devlet ocakları da dahildir” ifadesiiletorba yasayla gelen uygulamaların yürürlüğü 2015 yılbaşından itibaren başlayacaktır” açıklaması Türkiye’de bir işverenin insana, çalışana, çalışma hayatına ve kural düzenlemelere bakış açısını sergilemesi açısından oldukça düşündürücüdür.

Çalışma yaşamının gerçeklerini her acı olayın akabinde mi öğreneceğiz?

Çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenleyen 4857 sayılı İş Yasasında yer alan; ücret en geç ayda bir ödenir, gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır, işverenler, alt işverene iş vermeleri hâlinde, bunların işçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmediğini işçinin başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol etmekle ve varsa ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden keserek işçilerin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür, yer altı maden işlerinde çalışan işçiler için yer altındaki çalışma süresi; haftada en çok otuz altı saat olup günlük altı saatten fazla olamaz, günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin gelenekleri ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle işçilere; dört saat veya daha kısa süreli işlerde on beş dakika, dört saatten fazla ve yedi buçuk saate kadar (yedi buçuk saat dahil) süreli işlerde yarım saat, yedi buçuk saatten fazla süreli işlerde bir saat ara dinlenmesi verilir, bu dinlenme süreleri en az olup aralıksız verilir, ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmaz hükümleri yer alır, ama, kurtulan işçilerin ve yer altında kalan işçi ailelerinin çaresizlik yumağında bağırışlarına karşın düzenin anlaşılmaz hoşgörüsü arasında, yazılı metinler arasında kalır.

Nasıl olur da bir işveren insan olmanın evrensel sorumluluğunu unutur!

Halk arasındaki ifadesiyle “hadi gari”ci işverenle “günü kurtaran” siyasetçinin dans ettiği bir pistte oluşturulan torbadan bir çırpıda, tartışılmadan çıkartılan mevzuat işçi lehine değildir. Olsa olsa Soma’nın unutulamaz acısında araya sıkıştırılmış birkaç madde ile “sana da bir lokma verelim”, “sesini çıkartma” cinsinden bir lütuf (!) olabilir. Ne yazık ki ortada dolaşan, ancak, onurları kırılmış insanların vicdanları sızlatan ağıtlar arasında gözleri görmeyen, kulakları işitmeyen bir yığın kişi var.

Kim bilirdi ki, eli, ayağı kırılmış, gövdesi ağır saldırılara uğramış, “kıçı kırık denetim elemanlarının (!) sunduğu raporlar”ın [1] bazı işverenlerin limandaki son vapuru olacağını..

Etik değerlerin bir kenara atıldığı ülkemizde teftiş kurulların kurumsal yapısı, hem dışarıdan hem de içeriden gelen saldırı ve etkilerin mevzuata yansıyan değişiklikleriyle her geçen gün daha da bozuluyor.

Kuruma mevzuatla verilen görevlerin sağlıklı denetimi açısından norm kadro oluşturulamadığı, bu norm kadronun nitelik ve nicelik itibariyle kariyer bir yapıya kavuşturulamadığı ölçüde, “hep bana Rabbena” diyen işverenin her kusurunun örtülmek istenmesinde yasa koyucunun koyduğu cezanın hafifliğinden ziyade denetim elemanının raporu “tu kaka” ilan edilecektir.

Bakanlıkların ve bağımsız Genel Müdürlüklerin merkez birimlerinin teftiş edilmediği, çoğu bakanlıkta teftiş kurulunun bile oluşturulmadığı, hatta bazı kurumlarda kaldırıldığı bir ortamda denetimin etkinliğinden söz etmek abes olur.

O kadar çok sorulması gereken soru var ki…

Kapatılan bir maden ocağının üretimi devam eden bir maden ocağına yakınlığının doğuracağı etkileri kim üstlenecektir? Bir maden ocağında sağlıklı denetim kaç yılda veya kaç ayda bir, hangi kapsamda, kaç işgünü içinde yapılmalı, denetimin sonuçları kaç gün içinde alınmalıdır?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2014 – 2018 Stratejik Planı “önleyici teftiş yaklaşımını” esas almış olunduğundan işyerlerinde karşılaşılan sorunların öncelikle belirlenmesini, sonrasında da bu sorunların giderilmesini amaçlanmış ve bu bağlamda; “işin yürütülmesi” ve“iş sağlığı ve güvenliği” yönünden programlanmış teftişler esas alınmıştır. Oysa; enerji ve tabii kaynakların ülke yararına teknik icaplara ve ekonomik gelişmelere uygun olarak araştırılması, işletilmesi, geliştirilmesi, değerlendirilmesi, kontrolü ve korunması amacıyla genel politika esaslarının tespit ve tayinine yardımcı olmak, gerekli programları yapmak, plan ve projeleri hazırlamak ve hazırlatmak, bu kaynakların değerlendirilmesine yönelik arama, tesis kurma, işletme ve faydalanma haklarını vermek, gerektiğinde bu hakların devir, intikal, iptal işlemlerini yapmak, ipotek, istimlak ve diğer takyit edici hakları tesis etmek, bunların sicillerini tutmak ve muhafaza etmek 3154 sayılı yasa gereğince Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasındadır. Bu nedenle, konunun sadece İş Müfettişlerinin görev ve yetki alanı içinde değerlendirilmesi eksik ve yanlış değerlendirmeye yol açar.

02.11.2011 tarih ve 665 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve KHK’lerde değişiklikler Yapılmasına Dair KHK ile İş Müfettişlerinin yetkileri yeniden düzenlendiği anlaşılmaktadır.

İş Teftiş Kurulu Türkiye’de dayanağını uluslararası bir sözleşmeden alan tek denetim örgütüdür. (Uluslararası Çalıma Örgütünün 11.07.1947tarih ve 81 sayılı Sanayi ve Ticarette İş Denetimi Sözleşmesi)

Mart 2013 verilerine göre İş Müfettişlerinin toplam sayısı 1.050 kişi olup, bunun 590 kişisi Teknik Müfettiş, 460 kişisi ise İdari Müfettiş kadrosunda olup, teknik kadronun 180 kişisi yetkisiz iş müfettişi, idari kadronun 82 kişisi de yetkisiz iş müfettişi durumundadır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın danışma ve denetim birimleri arasında yer alan ve 590 kişiden oluşan teknik iş müfettişlerinin mesleki dağılımı ise şu şekildedir:

6 Bilgisayar Mühendisi, 17 Çevre Mühendisi, 2 Eczacı, 18 Elektrik Mühendisi, 35 Elektrik ve Elektronik Mühendisi, 9 Elektronik Mühendisi, 3 Elektronik ve Haberleşme Mühendisi, 82 Endüstri Mühendisi, 10 Fizik Mühendisi, 11 Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Mühendisi, 2 Gemi Mühendisi, 1 Havacılık Mühendisi, 64 İnşaat Mühendisi, 7 Jeoloji Mühendisi, 110 Kimya Mühendisi, 70 Maden Mühendisi, 81 Makine Mühendisi, 4 Metalurji Mühendisi, 4 Metalurji ve Malzeme Mühendisi, 8 Mimar, 2 Petrol Mühendisi, 44 Teksil Mühendisi, 1 Tıpçı.

İş Teftiş Kurulu 3146 sayılı Yasa Kapsamında Bakan adına; çalışma hayatı ile ilgili mevzuat çerçevesinde programlı veya program dışı teftiş, inceleme, soruşturma yapar, gerekli önlemleri alır veya aldırır, uluslararası sözleşmeler çerçevesinde iş yerlerinde uygulamaları inceler ve izler, çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını takip eder, çalışma hayatı ile ilgili mevzuat çalışmaları yaparak, gerektiğinde, teftiş ve denetimler sonucunda, mevzuatın aksayan yönleri, uygulanabilirliği, sektörel bazda ilgili kurum ve kuruluşlarca alınması gereken önlemleri belirleyerek rapor hazırlar, denetim sonuçlarına ilişkin istatistikleri tutar, değerlendirir ve yorumlar, özel kanunlarla verilen diğer görevleri yapar, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu uyarınca işyerlerinde inceleme yaparak, iş ve işlemlerini teftiş eder, kayıt dışı istihdamla mücadele etmek amacıyla sektörel analizlere dayalı denetimleri yürütür ve bu konularda alınması gerekli tedbirleri Bakana rapor halinde önerir.

Değişik mesleklerde çok sayıda denetim elemanını bir bünyede bulunduran İş Müfettişlerinin görevlerini layıkıyla yapmaları her vatandaşın beklentisi arasında yer almalıdır. 70 kişilik bir iş (teknik=maden) müfettişiyle bir yığın maden işyeri beklentilere yanıt verecek derecede nasıl teftiş edilebilir?  İş Müfettişlerinin genel sorunlarını diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan denetim elemanlarının sorunlarından ayıramayız. Yasayla verilen görevleri tarafsızlık ve nesnellik içinde yapan, bu görevleri sırasında kişilere eşit ve dürüst davranarak, çıkar çatışmasından kaçınan, mesleğin gerektirdiği yetkinlik ve özeni gösteren, kamu gücünü kullanan denetim elemanlarının istihdamına nitelik ve nicelik yönünden bakılmadığı[2], müfettişlik güvencesinin yasadan ziyade yönetmeliklerde yer alan bir metinden çıkartılmadığı ve fonksiyonel bağımsızlığa[3] kavuşturulmadığı sürece, siyasetçiler ve üst yöneticiler açısından Teftiş Kurulları ve Müfettişler dün olduğu gibi yarın da kimi zaman sığınacakları bir liman, kimi zaman da tu kaka ilan edilecektir. Takdir edileceği üzere; müfettişlik güvencesi ve fonksiyonel bağımsızlığı ortadan kaldırılmış bir denetimin yolsuzlukla mücadelede işlevsiz kalacağı kuşkusuzdur.



[1]http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/49031/_Kici_Kirik_Sayistay_Denetcisi_.html

[2]Denetim Dergisi, sayı 122, sayfa 13-20, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın Son Kararı Işığında; Müfettişlerin Görev ve Yetkileri, İ. Zafer Karakulak

[3]Denetim elemanları açısından fonksiyonel bağımsızlık; tarafsız, nesnel, hukuka uygun ve ön yargısız davranmayı, çıkar çatışmasından uzak durmayı ifade eder. 

 
Toplam blog
: 15
: 532
Kayıt tarihi
: 13.11.13
 
 

1969-1970 yılında Ankara Ticaret Lisesine (Opera/Gündüz) kaydolarak 1972-1973 yılında mezun olara..