Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '07

 
Kategori
Siyaset
 

Hedef ülke: Türkiye

Hedef ülke: Türkiye
 

ABD'nin ve AB'nin Türkiye'den toprak koparıp, yıllardır oluşturmaya çalıştığı kukla Kürt Devleti'ne vereceği ile ilgili yorumlar en nihayet Genelkurmay Başkanımız Sn. Büyükanıt tarafından da dolaylı da olsa ifade edildi. Artık aşikardır ki Türkiye Hedef Ülke'dir. Aynen 20. yüzyılın başında olduğu gibi, 21. yüzyılın başında da hedefiz!!!

Gelelim sadede; Soğuk savaş sonrası tek kutuplu dünyada ABD ve AB, BOP çerçevesinde Türkiye'ye yeni bir elbise biçti. Bunun içinde yöntemi önce ekonomimizi dibe vurdurmak daha sonra da ileride açıklayacağım darbeleri uygulamak olacaktı.

Burada bir parantez açıp "sınırların artık önemsiz olduğu, globalleşen dünya" yorumlarına karşı kendi görüşümü ifade etmek isterim.

"Benim anladığım esas itibarı ile devletler mal ve hizmet hareketlerini kendi toplumlarının refahını kollayacak ve yükseltecek şekilde denetimleri altında tutarlar. Devletlerin, hukuk düzeni, sosyal ve kültürel düzenleri daha da önemlisi güvenliği ancak ve ancak iktisadi sınırların devlet tarafından korunması ile mümkündür. Örnek vermek gerekirse, ABD'de eyaletler arasında trafik cezalarından, kürtaja, ölüm cezalarından, çevreyi kirletme cezalarına kadar farklılıklar vardır. Ama tek bir şey vardır ki her eyalet için değişmez. ABD'nin tek bir dış ticaret uygulaması vardır. O da ABD kurumlarının egemenliği ve denetimi altındadır. Atatürk'ün de çeşitli zamanlarda dile getirdiği gibi İktisadi sınırlarına egemen olamayan bir ülke, çağdaş anlamda bir devlet olamaz. Çünkü bu sınırlar yoksa siyasi, askeri ve kültürel sınırlar da olamaz." Hem nedense büyük devletler şu globalleşen dünyada en fazla ulusalcılık yapan devletler oldular değil mi?

Şimdi ABD ve AB'nin ekonomiyi bizi AB'ye sokmadan Gümrük Birliği ile Brüksel üzerinden hakimiyetleri altına aldıktan sonra hangi darbeleri vurduğuna, vurmakta olduğuna ve vuracağına gelelim. Öncelikle özelleştirme adı altında iç piyasa, tarım, bankalar, borsalar ele geçirilmektedir. Aynı zamanda da iletişim, enerji, eğitim, ve tabii ki medya olmak üzere stratejik alanlar da "babalar gibi satılarak" ele geçirilince ülkenin bölünmesi konusu gündeme gelecektir.Tüm bunları daha kolay yapabilmek için de Batı önce Ermeni terörünü, sonra PKK terörünü, şimdilerde de dincilik-laiklik konusunu kullanmıştır. Sırada Kürtlere ve Ermenilere toprak, Rum Pontus sorununun tekrar gündeme getirilmesi ve tabii ki Alevi-Sunni ayırımı vardır.

Bu da nerden çıktı diyenlere, öncelikle şunu sormak gerekir. Son 15 yılda doğumuzdan batımıza yani Avrupa'dan Orta Asya'ya kadar olan coğrafyada yanılmıyorsam 20 küsur devlet kuruldu. Güneyimizde Irak 3 devlete bölünmüş durumda. Şimdi de Lübnan ve İsrail'de ABD güdümünde bir yapılanma mevcut. Tüm bu olanların üzerine American Armed Forces dergisinde geçenlerde yayınlanan Ortadoğu'nun yeni haritasını koyarsanız, o zaman sırada kimin/kimlerin olduğunu görürsünüz. Komplo demeyin çünkü harita yavaş yavaş gerçekleşmeye başladı bile....Unutmadan bir de zahmet edip Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattını bu haritanın üzerine koyun bakalım ne göreceksiniz?

Pekiyi neden?

Enerji kaynaklarının ve enerjinin nakil hatları üzerinde büyük devletler kendilerine problem yaratacak ve/veya güçlenecek devletler istemezler. Enerjisiz hiçbir devlet yaşamını idame ettiremez. ABD/AB bu enerji kaynaklarına muhtaç...Bundan dolayı bu bölgeleri her zaman hakimiyetleri altında tutmak isterler. Bunu ya kukla yönetimlerle ya iç karışıklıklar çıkartarak ya doğrudan müdahale ile ya da devletleri küçük parçalara bölerek yaparlar. Küçük parçalara böldükleri ülkeleri kolayca yönlendirme olanağına kavuşurlar. Türkiye ve Türk ulusu üzerinde oynanan oyun da budur zaten.

Gelelim Kürt sorununu halletmemiz gerek söylemlerine. Daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi öncelikle Türkiye Türklüğü kavramı üzerinde durmak da fayda vardır. 1000 yıl önce bu topraklara gelindiğinde burada Ermeni, Rum, Gürcü, Türkmen, Kürt, Abhaz, Laz, Çerkez ve Araplarla karşılaşıldı ve 1000 yıllık süreçte oluşan karışımla bu topraklarda yaşayan Türk ulusu meydana geldi. Hemen hepimizin seceresine bir bakmasını tavsiye ederim, o zaman ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Aslında bunu en güzel Nursaltan Nazarbayev, Demirel'in ilk ziyaretinde ifade etmiştir; Demirel'i karşıladığında ilk sözü şu olmuştur: "Çekik gözlü gittiniz, badem gözlü döndünüz"(bilmem anlatabildim mi?)

O yüzden ortada mesela Kürt sorunu diye bir şey yok aslında ortada dış kaynaklı bir kışkırtma var. Olaya Kürt sorununu çözmeliyiz artık diye başlarsak bu tuzağa da düşmüş oluruz.

Sorarım herkese dünyada hangi gelişmiş devlet böyle bir şeye müsaade eder. Ortada ülkeyi bölmeyi amaçlayan dış kaynaklı bir kışkırtma mevcuttur tıpkı Kurtuluş Savaşı sırasında ve 1930'larda olduğu gibi...Bu kışkırtmaya alet olanlar ve iş birlikçileri de şimdilerde demokrasi kisvesi altında ve din sömürüsü ile bunu desteklemektedirler.

Özellikle gençlerin tarihi iyi okumalarını ve atalarımızın bu topraklar için verdikleri savaşı ve özverileri unutmamalarını tavsiye ederim. Tarihten ders almayan uluslar yok olmaya her zaman mahkumdurlar. Aynen yanıbaşımızda yaşandığı gibi...

Esenlikler dilerim...

 
Toplam blog
: 115
: 586
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Tarsus Amerikan Lisesi (1984) O.D.T.Ü - İnşaat Müh. (1989) SUNY at Buffalo - Yüksek Lisans (1992) 19..