Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '18

 
Kategori
Blog
 

Hediye

Hediye
 

Çizim: Yücel Evren


Aldığım en güzel hediyelerden biri görselde kullandığım isim yazısıdır. Milliyet Blog yazıları tanışıklığı bağlamında kaligrafi üstadı Yücel Evren ve atelyesindeki 8 emekçinin harcadıkları emeklerinin, yüreklerinden gelen duygularının ve göz nurlarının ürünüdür.

Halen yazılarımda göğsümü gere gere kullanırım.

Altına “Yücel Evren Çizimi” olduğunu belirterek… Gururla, mutlulukla…

Evren ve emekçi çalışma arkadaşları bu güzel hediyeden sevdikleri blogdaşlarımıza  sunarlar zaman zaman… Ve o anın yüreklerde nasıl bir mutluluk fırtınası estirdiğine tanıklık eder dururuz.

Hediyeleri verenlerin de alanların da yüreklerine sağlık…

Hediye almak güzel bir duygudur. Vermek de öyle…

Hayatta çok güzel hediyeler aldık, çok güzel olmasa da yüreğimizden, gönlümüzden kopan, verdiklerimizi mutlu etmelerini umduğumuz, dilediğimiz hediyeler verdik…

Hediye paylaşmaktır. Dostluktur. Can yoldaşlığıdır. Sevgidir. Mutluluktur. Zaman olur, bir küçücük hediye önce yüreklerde heyecan esintilerine eşlik eden bir mutluluğa, yüzlerde tatlı bir gülümsemeye ve bazen bunlarla birlikte yanaklarda süs olan iki kristal damlaya kaynaklık eder.

Parasal büyüklüğü önemli değildir hediyenin… Önemli olan ona varlık kazandıran duygudur, sevgidir… Aşktır.

Hediyelere, hediyeleşmelere dair çok anılarımız vardır. Hepimizin vardır.

Hediye benim iş yaşamımda da büyük meşgale olmuştur.

Müfettiştim.

Bizim mesleğimizde “hediye” her zaman yukarıdaki sözcüklerle betimlenmezdi.

İşimiz gereği pek çok kez, konusu hediye olan araştırma, inceleme, soruşturma yaptık.

Konu yasalarımızda ince elenip sık dokunmuştur.

Yasalarda kamu görevlilerinin etik kuralları vardır. Sıkıdır. Sınırları nettir. Yasakları, kuralları vardır.

Temel ilke, hediye yasağıdır.

İstisnai durumlarda  hediye almak, vermek  ciddi iştir. Aleni olacaktır. Yasal ve etik sınırlar aşılmayacaktır. Kayda alınacaktır…

Aradaki ince çizgiye dikkat edilmediğinde hediye alma – verme olduğu düşünülen bir amel,  menfaat temini, rüşvet… gibi  taraflarını sıkıntılara sokabilecek sonuçlar doğurabilmektedir.

 Çok tanıklık ettim. Pek çok raporuma konu oldu. Adli, idari sonuçlara varanlar oldu. Üzerdi insanları…  

Hediye işi belki dünyanın en büyük sektörlerindendir. Düşünsenize, her turistik gezimizde sıkıntısını en çok çektiğimiz konu kime hangi hediyeyle döneceğimizdir. Milyonlarca seçenek her an gözümüze sokulur…

Sevdiklerimizle hediyeleşmelerimizin dışında aldığım bazı hediyeleri anımsıyorum.

Söz gelimi araba aldığımda kauçuk paspas hediye edildiğine sevinmişliğim vardır. Takım elbise aldığımda çorap veya bazen bir kravat hediye edildiğini anımsarım. Ya da bilgisayar aldığımda yanında bir de bilgisayar çantası gibi…

Hediye ediyoruz diyorlar, biz de öyle kabul ediyor, seviniyoruz, mutlu oluyoruz.

Ama aslında bunların gerçekten hediye olmadıklarını, o arabayı almasaydık o kauçuk paspası kimsenin bize hediye etmeyeceğini de biliriz adımız gibi…

Hediye alıp vermeler bazen medyada da haber olur.

Bir zengin iş adamı sevgilisine bilmem kaç yüz bin liralık “yüzük” hediye eder… Falan kişinin filan kadına, felan nişanlısına… lüks bir daire, bir yarış atı, bir yat gibi parasal değerleri yüksek hediyeler aldıklarına verdiklerine tanıklık ederiz.

Bilen var mıdır acaba bugüne kadarki en pahalı hediyeyi kimin kime verdiğini ve kıymetini?

Kim bilir…

Gıybet ederiz, geyiğini yaparız. Zaman gelir, altında bit yeniği ararız…”bu devirde kim kime bedava hediye verir” diye…

İşte böyle… Hediye… Güldürür, ağlatır, bazen düşündürtür.

Bunları, Yücel Evren üstadımız ve atelyedeki emekçilerin son hediyeleri aklıma getirdi… Başka bişey değil! 

 

Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..