Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '08

 
Kategori
Felsefe
 

Heidegger, Varlık ve Hiçlik

Daha önce hiç bilmediği ve görmediği için size, masa nedir? Diye soran birisine, masa tahtadır, diye cevap verirseniz; masayı, ontolojik; yani varlıkbilimsel bir temele oturtmadan açıklamış olursunuz.

İşte Husserl’in gözde talebesi; ahir zamanın son filozofu Martin Heidegger, bu mantıktan yola çıkarak, hocası da dahil olmak üzere, kendinden önceki filozofları, varlığı ıskalamakla suçlamıştır.

Heidegger, ilkönce, varlık kavramıyla varolan kavramını birbirinden ayırarak işe başlar.

Ona göre; Thales bile, “her şeyin aslı sudur,” derken, bu tuzağa düşmüştür.

Çünkü su,  varlık değil, sadece varolandır. Dolayısıyla Thales; varlığı ele aldığını, onu anladığını, kavradığını zannederken; yalnızca, varolanı başka bir varolanla açıklamaya çalışmış ve bununla yetinmiştir.

Varlığın, insan tarafından sorun edinilmesi yokluk yüzündendir. Yani, insan ancak yokluk olduğu için varlığı bir sorun olarak görür.

Eğer yokluk olmasaydı; yani varlık, yokluk olmadan var olsaydı; insan, "hiç olmayabilecekken neden herşey var? sorusunu sormayacak, böyle olunca da, adını felsefe koyduğumuz şeye ihtiyacımız kalmayacaktı.

Varlığı; varlıkta, varlık olarak değil de; yoklukta varlığı görmek, hissetmek, sezinlemek; insanın içinin sıkılmasına; Heidegger’in tabiriye söylersek anksiyeteye neden olur ve bu sıkıntının aracılığıyla insan, varlığın önemini kavrar.

Bu, zifiri karanlıkta ışığı sezmek gibidir adeta.

Böylece, kendisini yoklukta duyuran mutlak varlığın varlığıyla dolan içimiz daralmakta; sanki, kendi varlığımızda ondan başka bir şeye yer kalmamaktadır. Heidegger’e göre bu duygunun adı hiçliktir.

 
Toplam blog
: 164
: 710
Kayıt tarihi
: 13.09.06
 
 

1956 yılında doğmuşum. Tanrı Bilimi Eğitimi aldım. 78 kuşağından olmanın verdiği şevkle olsa gerek;..