Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '09

 
Kategori
Blog
 

Helal olsun, iyi bilirdik!

Helal olsun, iyi bilirdik!
 

mamut


Geçenlerde Çatalca’da Cuma namazı için duvarları buram buram tarih kokan eski bir camiye gittim. Namazın sonunda imam cenaze namazı için buyurun avluya dedi. Mevtanın önünde safta durduk. İmamın cenaze namazından sonra sorduğu '' Mevtayı nasıl bilirdiniz? Hakkınızı helal ediyor musunuz?” sorusuna, insanlar hep bir ağızdan “Helal ediyoruz ve iyi bilirdik” dediler.

Bende onlara uydum ve “helal olsun iyi bilirdik” kelimeleri döküldü dilimden.

Ancak hiç tanımadığım birisi üzerinde helalleşecek ne hakkım olabilirdi ki? Hiç tanımadığım birisi için “nasıl iyi bilirdik” diyebilirdim ki? Sanki Allahın huzurunda kendimi yalan söylemiş gibi hissettim! Acaba hiç tanımadığımız bir insan hakkında 'Helal ediyoruz ve İyi bilirdik cevaplarını vermenin bir sakıncası var mıydı? Bu konu üzerinde küçük bir araştırma yaptım ve http://www.sorularlaislamiyet.com/ adresinde sorumun cevaplarını buldum.

Cevap: “Tanınmayan yabancı bir kimse hakkında iyi biliriz demek hüsn-ü zandır. Mü'mine hüsnü zanda bulunmak sevaptır. Bu kişinin iyi bir kişi olmamasının da hüsn-ü zanda bulunanlara zararı olmaz. Böyle bir durumda yabancı bir mevta için müspet ifadelerde bulunmanın ve ona hakkını helal etmenin dinen sakıncası yoktur.

Vefat eden insanlar hakkında hüsn-ü şehadette bulunmak onlar için bir duadır. Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de; "Sizin insanlar üzerinde şahitler olmanız, Rasul'ün de sizin üzerinizde bir şahit olması için sizi orta (dengeli) bir millet kıldı" (Bakara/143) buyurmaktadır.

Hz. Ömer'in (ra) rivayet ettiği bir hadis-i şerife göre, Efendimiz'in (sav) yanından bir cenaze geçerken, oradaki insanlar cenaze hakkında senada bulunurlar. Bunun üzerine Allah Rasulü (sav); "Vacib oldu, vacib oldu, vacib oldu" buyurur. Sonra arkadan bir cenaze daha geçer; onu da kötü sözlerle yad ederler. Efendimiz (sav) yine aynı ifadeleri kullanır. Hz. Ömer (ra); "Ey Allah'ın Rasulü! Vacib olan nedir?" diye sorar. Allah Rasulü de (sav); "Öncekini hayırla yad ettiniz ona cennet vacip oldu. İkincisini kötülükle yadettiniz ona da cehennem vacib oldu. Sizler Allah'ın yeryüzündeki şahitlerisiniz."cevabını verir. Görüldüğü gibi hüsn-ü şehadet, müminler için adeta dua olmakta ve Cenab-ı Hak böyle bir hüsn-ü zandan dolayı o kulu affetmektedir.

Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, bunda da sınır korunmalı ve aşırı tezkiyelerden sakınılmalıdır. Çünkü Allah Rasulü (sav), bir başka hadislerinde de, birisi, Osman İbn Maz'un (ra) hakkında, "cennetlik oldu" dediğinde onu ikaz eder ve "Nereden biliyorsunuz? Ben peygamberim, bilmiyorum." buyurur. Oysaki Osman İbn Maz'un (ra), Efendimiz'in vefatına ağladığı iki-üç sahabiden biri ve Medine'de kendisine manevi kardeş seçtiği tek insandır. (M.F.Gülen)

Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ölü üzerine namaz kıldınız mı ona ihlasla dua edin." [Ebû Dâvud, Cenâiz 60, (3199); İbnu Mâce, Cenâiz 23, (1497).]

Cenâze için yapılan duanın hâlisâne olması gerekir. Yani ölünün istifade edeceğine inanarak samimi hislerle dua etmelidir. Hadis mutlak geldiğine göre, cenaze sâlih bir kişi de olsa gayr-ı sâlih bir kişi de olsa hüküm aynıdır, ayırım yapılmaksızın hayırlı dualarda bulunulmalıdır. Şârihler: "Çünkü günahlara bulaşan kimse, mü'min kardeşlerinin dua ve şefaatlarına daha çok muhtaçtır. Bu sebeple onlara getirilmiş, önlerine çıkarılmıştır."

Diğer bir rivayet ise şöyledir: Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Üzerine müslümanlardan, kendisine şefaat taleb eden yüz kişinin namaz kıldığı her ölüye mutlaka şefaat edilir." [Müslim Cenâiz 58, (947), Tirmizî, Cenâiz 40, (1029); Nesâî, Cenâiz 78, (4, 75).]

Hadis, cenaze namazına katılan müminlerin, yaptıkları dua sebebiyle ölü lehinde, Allah nezdinde şefaatçi vaziyetini aldıklarını, bu şefaatin ölü hakkında kabul göreceğini ifade ediyor. Hadiste cemaate katılanlar yüz kişiyi bulursa denmiştir. Ancak ulema, bu babta gelen başka hadisleri de nazar-ı dikkate alarak şefaatin makbuliyeti için yüz rakamını şart görmemiş, rakam üzerinde ısrar etmemiştir. Nitekim müteakip iki hadisten biri, cemaatin sayısını "kırk" olarak ifade ederken, ikincisi "üç saf" demekte ve saflarda kaçar kişi bulunacağını belirtmemektedir.”

Çatalca’da olduğu gibi şayet bugün İzmir’de olabilseydim, safta yine “Helal olsun, iyi bilirdik” derdim!

Not: Ölünün ardından konuşulmaz derler ne kadar doğrudur yanlıştır bilemem ama bildiğim bir gerçek varsa halen bir takım insanlar ölünün arkasından polemik yaratılması derdinde! Örneğin birkaç blog yazısı altında bir vatandaş sorular soruyor!!! Kendisine en güzel cevap, merhum tarafından benim ilk mesaj sayfamda verilmiştir. Allah günahlarımızı affetsin…!

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..