Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '11

 
Kategori
Deneme
 

Helal olsun!

Helal olsun!
 

Bugün biraz “Babam ve Oğlum” tarzı bir yazı yazmak istiyorum. Sizleri bir mezarlık ziyaretine götürmek istiyorum. Hani o sessiz ve ıssız olan yer. Hani o hiçbir konuşmada bahsedilmeyen yer. Hani o ziyareti sadece bayramlarda yaptığımız yer. Belki babamızın ya da annemizin yattığı veya bir yakınımızın ikamet ettiği yerden bahsediyorum. Hatırladınız değil mi? 

Merkezi sistemin uygulanmadığı sadece o bölgede okunan sala (Bizim burada “sela” derler.) ile başlar yolculuk. Evet, birini kaybetmişsindir. Hiç aklına gelmeyen biridir. Daha dün beraber olduğun ya da muhabbet ettiğin bir arkadaşın veya yakınının ölmesi aklının ucundan bile geçmez. Çünkü ölüm sadece mezarlıkta hatırlanılır. 

Sala okunduktan sonra bir ivedilik başlar. İnsanlar o kadar acele eder ki, halı saha maçına geç kalmış Müslümanlar topluluğu görüntüsünü andırır. Bir an önce o ölüyü kara toprağa kavuşturma acelesi vardır inananların. 

Mezarlığa girdikten sonra kalabalığı fark edersin. Etrafına bakınırsın. Alacaklı gelmiş, borcu olan gelmiş, yakınları gelmiş, sevmeyeni gelmiş, seveni gelmiş… Kısacası duyan gelmiş… Bunların ortak noktası: İmamın o bilindik sorusuna cevap vermek… Helal olsun, helal olsun, helal olsun… 

“Nasıl bilirdiniz?” Sorusuna “kötü bilirdik” diyen tek Müslüman çıkmaz. “Hakkınızı helal ediyor musunuz?” sorusuna da “hayır” cevabı gelmez. Çünkü inanan kendisini düşünür. Ölümünü düşünür. Bana da “Helal olsun” desinler diye cevap verir belki… 

Kafası karışıktır inananın. O ölüm çukurunu düşünür. “Kaç metre acaba, kıble hangi tarafta?” Diye sorular sorar kendisine… 

Ama insanoğlu çabuk unutkandır. O ruhani an da bile dünyalık konuşmayı sever. Yıllar önce amcam vefat etmişti. Mezarlıkta küçük bir topluluğun, bir yabani ot etrafında tartıştıklarını gördüm. Gömü işlemi yapılırken, o insanlar yabani otun türünü tartışıyorlardı. 16 yaşındaydım ve amcam ölmüştü. Çok üzgündüm ve o insanlardan nefret ediyordum. O insanların bu tutumu, mezarlıkta nasıl davranılırı öğretti bana… 

O gün anlamıştım, o gün idrak etmiştim. Ateş düştüğü yeri yakıyor. 

Ben her sala duyduğumda üzülürüm. Ben her mezarlıkta empati kurarım ve çok üzülürüm. 

Taşınmak zordur. Yerini değiştirmek, hele hele isteğin dışında yer değiştirmek daha zordur. Mahallesini bile değiştirirken üzülen ve kabullenemeyen ben, boyut değiştirenleri görürken nasıl üzülmem ki… 


Mahir Temur 

 

 

 
Toplam blog
: 110
: 521
Kayıt tarihi
: 21.12.09
 
 

1979 Malatya doğumluyum... Evreni kendi gözlüğümden (0,50-0,75) görmeye çalışan bir yazarım... Dü..