Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hem ağladım hem yazdım!

Hem ağladım hem yazdım!
 

"Aydın’da yaşanan olay yürekleri sızlattı.Yıllardır yalnız yaşayan yaşlı çift evlerinde ölü bulundu. İlk incelemede, 70 yaşındaki kocanın 15 gün önce kalp krizinden, 22 yıldır yatalak olan felçli eşinin ise bir hafta önce yaşamını yitirdiği belirlendi. Kocası kalp krizi geçirip vefat ettiğinden bakıma muhtaç olan Nuran Öncel de açlıktan ölmüş olabileceği düşünülüyor." 

Evet, bugün Aydın'dan geçti bu haberi ajanslar...Toplum hayatımızın en acı gerçeğini kısa bir haber olarak duyduk geçtik...Belki duymadık, ya da  duymazlıktan geldik...

Bir vefalı koca, bugüne kalmış az sayıdaki "insan"dan bir insan,  yirmi iki yıl baktığı felçli eşine kendisi öldükten sonra bakması için bir hafta bir Allah kulu'nun kapılarını çalmasını bekliyor...Evet, eminim bedenen ölse de ruhu bekliyor...Hiç değilse eşine bir yudum su verecek komşu gelsin diye bekliyor.

Eğer, iki dünya arasında engeller aşılmaz olmasa, belki de gidip bir komşunun gözüne görünecek, belki yakasını toplayacak ve "şu komşu evine bir bak ey Allah'tan korkmaz kişi" diyecek..

Hatta, bütün mahalleye haykıracak, bütün şehre seslenecek... Şurda  mahallenizdeki, şehrinizdeki bir evde felçli ve yaşlı bir kadın var, o ayağa kalkamıyor, bağırıp çağıramıyor, ona yirmi iki yıldır bakan ben kocası Hakkın çağrısına uyup ruhumu teslim ettim... Allah için, insanlık için şu kapıyı çalın, içerdeki sessiz çığlıyı duyun, o kapıyı kırın ve şu kadına, şu benim felçli eşime bir yudum su verin!!

Eminim bunu haykırıyor... Haykırıyor ama o dünyadan bu dünyaya ses gelmiyor... Kimse bir şey hissetmiyor... Belki kalpler bu kadar katı, gözler bu kadar dünyaya dönük, gönüller bu kadar dünyevi şeylere düşkün olmasaydı, bir insan, bir vicdan bu vefakar koca'nın ötelerden gelen sesini duyar ya da duyar gibi olur ve gidip o kapıyı çalardı...

Ama olmuyor... Çünkü artık öyle hassas ruhlar yok... Dünyanın kirlerinden arınmış gönüller yok;  öte dünyanın seslerini, görüntülerini yansıtacak gönüller yok... İnsanlar, üç günlük dünyaları mamur etmek için, delicesine bir akıntıya kapılmış gidiyorlar... Gözleri burunlarının ucundan ötesini görmüyor.

Komşu kapısı kapanmış... Gönül kapıları kapanmış... Hayır kapıları kapanmış... Tüm kapılar kapanmış.

Hayır, nerde bu devlet, nerde bu hükumet işi değil bu... Keşke sadece öyle olsa da hep bir ağızdan hükumete de devlete de ağzımıza geleni söyleseydik...

Burada sorumlu biziz, biz MİLLET... Bu toplumun fertleri olarak hepimiz sorumluyuz...Yaşadığımız, yaşlandığımız yerleri sadece "mimari" olarak değil, "imani" olarak da "betonlaştırdık"... Havamızı, suyumuzu bozmakla kalmadık "ruhumuzu" da bozduk... Anamız, babamızı, akrabamızı; konumuzu, komşumuzu kaybettik...

"Cebrail,  bana komşu haklarından o kadar çok bahsetti ki, Rabbim, komşuyu komşuya varis kılacak sandım" diyen bir peygamber ümmeti iken, "komşunun tavuğunu kaz gören" bir toplum olduk!!

"Komşusu açken tok yatan bizden (Sahi biz kimiz?...Ümmet-i Muhammed mi, yüce Türk ulusu mu, M.Kemal'in askerleri mi, falan siyasi partinin üyeleri mi, şu mezhepten bu mezhepten....) değildir, diyen bir dinin mensubu değil miydik hepimiz??

Kaç insan, kaç yaşlı, kaç hasta, kaç felçli insan kapılara bakarak günler geçiriyor yanımızda, yöremizde biliyor muyuz?...Hangi komşu hangi derde düşmüş farkında mıyız?

Televizyon dizilerindeki hayali kahramanların derdiyle dertlenen insanlar, nasıl oluyor da yanındaki üstündeki, altındaki komşunun halinden bihaber...Ne hastasından haberimiz var, hatta ne ölümünden!!!

Bugün Aydın'da, şu Müslüman memleketi'nin bir şehrinde, yine bir Müslüman mahallesinde, biri kalp krizinden biri komşularının farkında olmadığından iki yaşlı insan öldü... Cenazeleri on beş gün , orada kaldı; kimsenin haberi olmadı... Allah bunu o komşudan, o mahalleden, o şehirden ve bu ülke halkından sormaz mı?...Sorar!

Böyle yalnız ölümler çoğaldı. Komşusunu yalnız öldürenler de yalnız ölecek, başka yolu var mı?...

Hepimiz böyle yapayalnız ölümlerin adaylarıyız hiç şüpheniz olmasın...

Bu yüzden hem ağladım, hem yazdım!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..