Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '16

 
Kategori
Eğitim
 

Hem pasif hem agresif

Hem pasif hem agresif
 

Pasif agresiflik ve Çocukluk dönemi 

Hayatımızın normal akışında neler var diye lütfen kendinize bir kez sorun. Akla gelebilecek olası cevaplar  yaşamakta olduğumuz hayatı itham ettirebilmenin en doğal  şartı olarak duygularımızı, düşüncelerimizi, ihtiyaç ve isteklerimizi ifade etmemiz, sosyal olmamız, çalışmamız ve iletişim kurmamız şeklinde sıralanabilir. İfade, süreçleri ve şekilleriyle birbirinden ayrılan bir kavramdır. Burada ifadeyi anlamlı kılabilen en doğru davranış biçimi ise güvenli davranış biçimidir. Peki güvenli davranış nedir?

-         İstek ve dileklerini dile getirirken olumlu ve yapıcı bir dil kullanmak ve özgüvenini gösterebilmek.

-         Neleri yapıp yapamayacağının bilincinde olmak ve yapamayacağı kısımları samimiyetle ifade edebilmek.

-         Sorumlulukların bilincinde olabilmek.

Bu üç öge kendine güvenin ve güvenli davranışın olmazsa olmazları diyebiliriz. O halde pasif agresif kişiliğin tanımına geçebiliriz. Pasif agresif kişiler kendilerini düzgün bir şekilde ifade edemeyen, duygu, düşünce ve isteklerini gizleyen kişilerdir. Bu kişiler direk ve olumlu bir dil kullanmak yerine genelde imaları kullanarak mesajlar vermeyi tercih ederler. Sorunları çözme sürecinde ılımlı bir kimliğe bürünürler ama iç dünyalarında var olan ciddi muhalefet duygusundan konu kapandıktan sonra haberdar olursunuz. Suçlanma korkusu hat safhada olan bu kişiler gerçeklerle yüzleşmekten de son derece kaçınırlar. Hataları başkalarına yıkmak konusunda da üstün yeteneklidirler. Pasif agresiflerden ana hatlarıyla bahsederken eminim hepinizin aklından birileri geçmiştir, evet hayatımızda her yerde her an bu kişilerle karşı karşıyayız ama önemli olan bu sorunun başladığı döneme inebilmek; yani çocukluğumuza. Yetişkinlikteki tüm davranışlarımızı bağlayabileceğimiz 0-7 yaş aralığında bakın neler olmalı, neler olmamalı.

ÇOCUKLARIMIZI YETİŞKİNLİKTE PASİF AGRESİF YAPAN UNSURLAR

Pasif agresif kişiliğin oluşmasının temelinde çocukluk çağında yaşanan olaylar olduğu çeşitli araştırmalarla netlik kazanmıştır. Özellikle çok küçük yaşlarda kendini savunmakta güçlük çeken ve tepkilerini gösteremeyen çocukların maalesef ileride karşılaşacakları en büyük sorun olan pasif agresifliğin nedenlerinden en önemlisi ailenin ilgisiz davranışları karşısında çocuğun yaşadığı kararsızlık sürecidir. Bu tip çocuklar kendi içlerinde bu duruma kızarlar ama daha o dönemlerde dile getiremedikleri için ileride bu psikolojik sorunla karşı karşıya kalabilirler.

Ayıp!

Neye göre ve kime göre olduğu asla netleşmeyecek bir kavram olan ayıpla çocuklarımız daha bebeklik döneminde karşılaşıyor. Örneğin motor becerileri yeni gelişmekte olan bir bebeğin elini burnuna ya da poposuna götürmesini ayıp kelimesiyle bastırırsak gerçekten AYIP etmiş oluruz. Güvenli davranıştan uzak, pasif agresifliğe yakın bir çocuk için anahtar kelimemizdir ayıp. O halde lütfen “ayıp” demek yerine başka ne kelime yada cümleler kullanabileceğimizi düşünelim. Ayıp kavramı elbette ailenin ait olduğu kültüre bağlı olarak sahip olunması gereken bir kavram fakat çocuğun kafasında olması gerekenden fazlasıyla yer etmişse yetişkinlik yada ergenlik döneminde pasif agresif davranış sergilemesini çok göremeyiz. Bastırılmışlık duygusu pasif agresif davranışın en büyük tetikleyicisidir. Bu nedenle lütfen çocuklarımıza ayına/yaşına uygun kelimeler seçelim. Unutmayın, bir tek söz kocaman bir hayatı değiştirebilir.

CISSSSS!

“Cıs” ne kadar da masum geliyor kulağa. Bebeklerimize bizlerin tehlikeli gördüğü bir şeye dokunmamaları gerektiğinde hemen hemen hepimiz söyleriz. Masaya doğru ilerleyen bir bebeğe “cıssss” diye bağırıldığında onun dış dünya ile güven bağını zedelediğimizi lütfen fark edelim. Bu bağın zedelenmesinin ileriki yaşantısına yansıması da etrafa şüphe ile bakan pasif agresif davranışa sahip bir birey olarak karşımıza çıkacaktır. Onların dünyaya güvenmeleri ve güvenli davranış içinde bireyler olabilmeleri için de seçtiğimiz sözlere ve söyleyiş biçimlerimize önem verelim.

KIYAS YOK!

Bebeklik döneminde başlayan ve önüne geçilmesi zor bir kavramdır kıyas. Bebekleri aynı aylarda yada yaşlarda olan iki anne birbiriyle veri alışverişinde bulunurken içten içe ne büyük bir kıyaslama yapılır! Sonra bu kıyaslama okul, öğrencilik ve yetişkinlik hayatlarında da devam eder, gider. Gördüğünüz üzere yanlışı en başından yapıyoruz. Her bebek/çocuk tek ve özeldir. Bu yüzden kıyaslamalar onları kıyaslandıkları konularda ilerletmek yerine içsel olarak “başaramama” hissine kapılmalarına sebep olacaktır. Sizin zayıf noktalarınızın başkalarıyla kıyaslanmasını ister misiniz? Biraz empati o zaman.

Anne-baba olarak dünyaya getirdiğimiz her çocuğu topluma faydalı, bedenen ve ruhen güçlü birer birey yetiştirmek bizim görevimiz. Küçük yaşlarda söylenen her sözün, yapılan her davranışın onların geleceklerine olan önemli etkilerini unutmamanız dileğiyle nice mutlu ve başarılı nesiller yetiştirebilmeyi diliyorum.

 
Toplam blog
: 25
: 245
Kayıt tarihi
: 07.01.16
 
 

Hakkımda neler biliyorum, bir bilseniz... ..