Hep böyle hayata barışık

"Şimdi sen gelsen
Dağ suları gibi incecik
Kırılıp dökülen
Uçarı gülüşünle sen
Hep böyle hayata barışık
Çıkıp gelsen."

Öyle eyleki, senin istemenin öznel ilkesi, hep aynı zamanda genel bir yasa koymanında ilkesi olarak geçerli olabilsin. Kant böyle demiş..
Yani kişisel duruşumuz etik, toplumsal olan eylemimiz hukuki olmalı..

"İnsan türü için en büyük sorun evrensel adalet yaptırımını uygulayacak bir yurttaşlar toplumuna ulaşmaktır." Doğanın hali insan türünü bunun çözümüne doğru zorlamaktadır. Bu hale biz getirdik doğayı..  Bu çözüm gezegende elbette bu ilkel çalışma ilişkileri bu verimsiz model ve mekanizmalarla devam ettirilemez.

Doğaya dönmek ona yeniden uyum sağlamak, insanın insana uyumu ona dönmek dayanışma temelli çalışma anlayışının toplumsal yaşamda genel olması ile belki mümkün olabilir.

Şikayetçii karşı olduğumuz Kapitalizmi de bu haline körü körüne hatta çoğumuz karın tokluğuna çalışarak biz getirdik. Üretim modellerinin hepsi onların enerji tabanları herşeyi doğaya zarar verdi, insanı mutsuz kıldı.. Kapitalizm şöyle yaptı buna yol açtı demek bir şeyi gözden kaçırmamıza yol açıyor; öncü işçi sınıfıda ona çalışıyordu ve yaptı herşeyi kapitalizmde ve sosyalizmde..  Çalışma amacını biçimini sonuçlarını sadece modern çağlarda sadece bir kaç düşünür sorguladı.. Çalışarak kar, karın doyurma, tüketme daha çok tüketme hali sorgulanmadan herkese iş, iş güvencesi talep ederken dünya bu hale geldi..

En ucuz mal işgücü bu sıralar dünya da.. Sağcı olduk solcu olduk mal gibi çalıştık yüzde 1'e ...
Çalışma sebebimiz daha çok tüketmek değil dayanışma olmalı.. Daha çok boş vakite sahip olmak olmalı kendimiz için.. Bu vakti insanlaşırken paylaşmak için.. Niyetimiz doğayı ve insanı zengin kılmak olmalı doğallık ve insanlık temelinde..  Daha yeşil daha oksijen düzeyi yüksek daha özgür daha mutlu insanlar olarak yaşıyor olmalıydık.. Şehirlerimiz yavaş eğlenceli hava kalitesi yüksek şehirler olmalıydı..

Sanırım kaybediyoruz.. Bu kadar çöpü gelecek nesiller dahi temizleyemez..

"Şimdi sen gelsen
Dağ suları gibi incecik
Kırılıp dökülen
Uçarı gülüşünle sen
Hep böyle hayata barışık
Çıkıp gelsen.

O bengi sularda ben
O serin, o gökçe mavilerde
Şu büyük kent yorgunu
...Örseli, kırgın
Lime lime yüreğimi
Dinlendirsem.

Bir daha hiç mi hiç gitmesen

Şükrü Erbaş"