Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '11

 
Kategori
Siyaset
 

Hep böyle söylerler; kestik ama medenileştirdik!

Hep böyle söylerler; kestik ama medenileştirdik!
 

Evet, aslına bakarsanız Amerika'ya göçen çoğu  soyguncu, yamyam Avrupalılar Kızılderilileri kese kese "medeni"leştirdiler.  Yaşamayı başaran bir oymak şimdi apartumanlarda yaşıyor, çadır yerine!!!

Güney Afrika'nın beyazları da, siyahları her türlü sürgün ve aşağılamalarla medenileştirdiler.

İngilizler, sömürdükleri her yere "medeniyet" götürmüşlerdi zaten... Ama nedense onlar çıktıktan sonra, o güzelim medeniyet, "tek dişi kalmış canavar" olmuştu...

İsrailliler, Filistinlileri bombalaya bombalaya "medenileştirdiler"... Ben bu iddiayı bizzat bir İsrailli kadından dinlemiştim: Biz, diyordu bu bayan, Filistin toprakların "mamur" hale getirdik... Evet, Filistin topraklarını mamur hale getirmişlerdi ama Filistinlileri dünyanın en "mağdur"ları haline getirmek pahasına...

Dünyanın neresine giderseniz gidin, zalimler, ezdikleri toplumlara aslında ne büyük iyilik yaptıklarına inanırlar. Bu durum, insan vicdanının savunma reflksinin sonucudur zannederim. Psikologlar, psikanalistler yorumlamalı bunu...

Bakın, Dersim de 1937'de "medeniyete" kavuşmuş...Tunceli bugün ülkenin en "aydın" insanlarının merkezi olmuşsa, bunu 1937'deki "gazlanmaya" borçluymuş...

Hatta, sürgün edilen aileler, evlatlık verilen kızlar, gittikleri yerlerde ihya olmuşlar. Dersim dağlarında davar güdeceklerine, Ankaranın Çankayalarında, sosyetik hanımlarına hizmet etmişler, örneğin...

Bu iddialar kimden geliyor dersiniz: Dersim faciasının altında imzası bulunanlardan İsmet İnönü'nün torunu CHP milletvekili Gülsün Bilgehan hanımefendiden...

İsterseniz şu haberi bir kere daha okuyalım:

Gazeteci Serpil Çevikcan dün yayımlanan köşe yazısında, İsmet İnönü’nün torunu CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan’ın sözlerine yer verdi. Bilgehan’ın, dedesi İnönü’yü savunurken, şu çarpıcı ifadeleri kullandığı görüldü:

“Değerlendirmeyi tarihçilere bırakmak gerekiyor. Ama Dersim’i anlatan ve harekatları eleştirenler bile orada bir sorun olduğunu kabul ediyorlar. Bu sorunun çözülme yöntemi bugünki insan haklarına uymuyor ama o dönemde başka çare yokmuş zaten. Bence sonuca bakmak lazım. Sonuçta bugün Tunceli bölgesi en görgülü, en eğitimli, demokrasiye inanan insanlardan oluşuyor. Mesela sürgünlerden söz ediliyor. O sürgünlerde çok iyi yetişmiş genç kızlarda var. Belki o bölgede, ortaçağ şartlarında kalsalardı o aileleri kuramayacaklardı.” (Star Haber)

Ne yazık ki, bugün bir çok "Alevi" insan da, aşağı yukarı bu görüşleri paylaşıyor, açıkça söylemeseler de... Seyit Rıza'nın ve çevresindekilerin fotoğraflarını görenler, onların kendi inançlarının büyükleri olduğuna pek de inanamıyor... Çünkü, bugünün "Alevi"leri, Kemalist doktirinin haddeden geçirdiği yeni bir inanca bağlı hissediyorlar kendilerini...

Bu nedenledir ki, Başbakan Erdoğan'ın özür dilemesi, bu türlü düşünen Alevileri hiç ilgilendirmedi... Onlar, tıpkı Güsün Bilgehan gibi, rejimi savunmaya geçtiler hemen.

Bugün Alevilik, bir inanç sistemi, bir mezhep olmaktan ziyade "etnik" kökenmiş gibi anlaşıldığından, ailesi Alevi olanlar kendilerini böyle tanımlıyor... Bunların içinde, Marksist, Ateist olanlar bile var.

Sonuç olarak, Kemalist dayatmacılıkla uzlaşmış Alevilerin, Tek Parti iktidarının geçmişte yaptığı zulümlerle ilgili olarak alıp vereceği kalmamış. Onlar daha ziyade, bugünün siyasi yelpazesinde aldıkları yeri (CHP) korumaya çalışıyorlar.

Sayın Kılıçdaroğlu'nun tutumunu da bu merkezde değerlendirmek gerekiyor. Dedelerinin yaşadığı acılara hepten "duyarsız" değilse de, bugünün siyasi çıkarlarından baskın olmadığı da açık.

Demek ki, bugünün Tuncelisi, geçmişin Dersimi değil artık... İsmet Paşanın torunun dediği gibi, "medeni" yerlerdir artık oralar...

Demek pek de gerçek değilmiş Cumhuriyetimizin o ünlü pastoral türküsü: "Gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür" diye...

Gitmişler, görmüşler, yenmişler ve "medenileştirmişler"...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..