Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

28 Ağustos '07

 
Kategori
Anılar
 

Hep Sefa Olmaz!

Hep Sefa Olmaz!
 

Yaz mevsimi, her Allah' ın günü sabahtan akşama kadar, denizde vakit geçirilir mi? Benim gibi aşkla bağlıysanız evet. Vaktinizin çoğunu denizde geçirince enteresan olaylarda olabiliyor monotonluğu bozan. Bazen acı, bazen tatlı, komik olaylar damga vurabiliyor bu huzur ortamına.

O huzur ortamındayım yine, her gün olduğu gibi. Yanımda mahalle eşrafından Zekai var. Önce biraz turluyoruz, sandalı Beykoz' a çekiyorum. Yalıköy' de dalyan kurulur her sene, dalyanın yakınındayız. Etrafa bakınıyoruz öyle gayesiz. Biraz ileride suda bir anormallik farkediyorum ve oraya yönleniyorum. Denizde anafor olduğu gözleniyor yaklaşınca. O güne kadar filmlerde ve ansiklopedilerde gördüğümüz girdap olayının başlangıcı adeta. O derece büyük değil çünkü, ortası çukurlaşmamış, yüzey düz. On metre çapında bir bölüm ağır ağır dönüyor, bunu görebiliyoruz. Maksat eğlence olsun, sandalı merkezine kaydırıyorum. Olduğumuz yerde dönmeye başlıyoruz bizde. Biraz eğlendikten sonra, acaba büyüyüpte bizi içerisine alırmı diye bir kurt düşüyor içime. İşte bu düşüncenin içime saldığı korkuyla, anaforun dışına çıkıyorum. Bir süre daha aheste aheste dönen su normale dönüyor ve biz uzaklaşıyoruz.

Sonra Beykoz yalılarından birinde güneşlenen kızlar olduğunu farkedip karşılarına demir atıyoruz. Öyle mecazi falan değil, resmen çıpa atıyoruz. Karşılıklı yüzüp güneşlendikten sonra " gidelim " diyoruz lakin demir alamıyoruz. Nereye takmışsak harbi demirlemişiz, geri alamıyoruz. Beykoz - Yeniköy yolcu motoru yanımızdan geçiyor, yardım dileniyoruz. Bizim çıpanın ipini motora bağlayıp çektiriyoruz ve nihayet özgürüz.

Artık biraz balık tutmalıyız, olta atıyoruz. İstavrit çıkıyor tek tük, kıyıya bir hayli yakın bir yerde. O bölgede sazlıklar var ve Zekai' nin oltasına Trakonya denen balık takılıyor. Trakonya sazlıklarda yaşayan, kaya balığı türünden bir dip balığı. Yalnız bunun sırtında ufak, siyah, dikenimsi bir yüzgeci var ki zehirlidir. Her zaman ayakkabı topuğuyla sökeriz oltadan, el sürmeden, vurmasın diye. Zekai' de öyle yapıyor, sonra denize atmak için elini uzattığında balık, son canıyla zıplayıp zehirli yüzgecini Zekai' nin eline isabet ettiriyor. Sonuçta ırkının pek de irisi olmayan Trakonya, Zekai' nin elini kıpkırmızı yapıp davul gibi şişiriyor. Bu arıza Zekai' de tam bir hafta hüküm sürüyor.

Arıza dedimde aklıma geldi... Yüzmeyi düşündüğünüz sularda deniz anası olmamasına dikkat edin. Eğer ortamda deniz anası mevcutsa, mümkünse yüzmeyin. " Yok ben illede yüzecem " derseniz o halde kafanızı suya sokmayın. " Yok ben kafamıda sokacam arkadaş " derseniz, " o zaman ne halin varsa gör birader " diyebilecekken demiyorum, " öyleyse suda gözünü açmaaa " diyorum. " Yoksa deniz anası adamın anasını ağlatır " diyorum. Şaka bir yana bu konuda çok ciddiyim. Eğer yüzdüğünüz ortamda deniz anası varsa, sakın ha suda gözünüzü açmayın. Deniz anası göze çarptığı zaman, üç gün civarı o gözü açamıyor ve devamlı ağlıyorsunuz. Canlının üzerindeki salgıların böyle bir etkisi var işte. Nerden biliyorsun derseniz, bizzat kendimden biliyorum. Boşuna dememişler " yaşayan bilir " diyee.

Bu tecrübe bana ders olduğu gibi, sizinde kulağınıza küpe olsun dostlar, sevgiyle kalın.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..