- Kategori
- Edebiyat
hep yüzüme yüzüme vuruyor
Hep yüzüme yüzüme vuruyor gerçek çizimlerini yüzümün.
Aynaya düşen aksim, işlenmiş, güneşte ağarmış, gecesinde kararmış zamanın, yastık izleri bile ebedileşmiş uykularımda.
Aynaya baktığım yüzüm, eskimişliğim, eskimişliğimle, soldurduğum, içime doldururken yaşanmışlığı.
Yüzüme de işlenmiş ini, ya da yaşanmamışlıkların acımasızca çentik atışı.
İntikam uğruna, acımadı ki desem koca bir yalan, tecrübe desem desenli yüze, karışık.
Birbirine sokar ağzı burnu, hoş değil görüş alanım, belki ondan kalp gözü.
Kalbime epeydir hoş görmeleri doldurdu hayat, belki de yüzü tutmadı gözünde.
O nedenle mecburi kabullenişlerim, etmesen ne fayda, izler daimi, yüze imzalı, tapulu arazi, tescilli, her çizgi bir sebep.
Ben, aynada gördüğüme yanığım ve ne varsa sırları aşikare etmesine saydığım...
O ise umarsız bir sırlı, eski yüzümü alıp sırra kadem basmış bile, yüzsüzce...