Hepimiz madenciyiz -Kim ikiyüzlü -

Bugün tam bir hafta oldu. Bugünü saymazsanız düne kadar olağanüstülük devam etti.

Soma’ya Bergama tarafından da Akhisar tarafından da çok sayıda polis hiçbir aracı pas geçmeden yolculuk nereye, ne yapacaksınız,  kim var, tanıyor musunuz vb. gibi ahiret sorularıyla insanları tutarak ya giriş izni veriyorlar ya da kafalarına yatmadı mı tatmin olmadılar mı doğru geriye çeviriyorlar. Otobüsle gelenlere ise katiyen giriş izni yok.

Öğretmenler…

Öğrenciler…

Avukatlar…

Psikologlar…  vb. meslek örgütü mensupları ise sokulmadı. Girenlerse faşizan uygulamalara maruz kaldı. Örneğin bir lisenin spor salonunda kelepçeli şekilde gözaltına alınan avukatlar ve onlara destek olmak için İzmir barosundan görevli olarak Soma’ya gönderilen avukatlar…

Örneğin; şehir dışından taziyeye gelen yakınları bile o kadar soruların cevaplarına rağmen Soma’ya sokmadılar. İnsanları geldikleri gibi geri gönderdiler.

Bu ne korkudur…

Bu ne güvenlik tedbiridir… Keşke bu kadar tedbiri 301 işçi hayatını kaybetmeden alsaydınız da tüm bunlara gerek kalmasaydı.

Savcılık başladı soruşturmaya; önce beşti sonra sekiz oldu. Savcı soruyor o sorunun cevabıyla sorumluluğu başkasına atıyor. Ona soruyor o da aynını yapıyor. Kurcaladıkça iş sarmala dönüyor. Mesela bu firma özelleştirmeyle değil de bir nevi taşeronluk sistemiyle ( yani biz de bir iş var deyip adına da dışarıdan hizmet alımı diyorlar) hizmet alındığı çıkıyor bu firmadan. Yani madenin asıl sahibi ve ruhsatı devlete ait… Yani bu demek oluyor ki hizmet alınan firmanın sorumluluğu kadar devletin de sorumluluğu var. Sonuçta bu hizmet alımı bir sözleşmeye istinaden oluyor. İşte bana göre asıl savcıların işi burada zora giriyor. Bu işi 8 kişiye mi yıkacaklar yoksa yüreklerini konuşturup o sözleşmenin altına imza atan siyasi uzantılarını da soruşturacaklar mı? Bunu da zaman gösterecek tabi…

Zaman acıların bir nebze ilacı olabilir ama acımasızların da zaman aşımı olur…

Sonra gelelim hükümetin vaatlerine ölen insanlara bu kadar vaatler verenler acaba sözleşme yaptıkları firmaya ne vaat ettiler…

Hiç mi çıkan kömürden, yıllarca ölen insanlardan bir zerre olsun şüphe edip bu işletme sahiplerini sorguya çekmediler… Bu işte suçlu aranacaksa şayet bu o tutuklananlar kadar işin içindeki o hizmet alım sözleşmesine imza atan hükümet yetkililerinin de olması gerekli. Çünkü bu işte maden canlı organizma deyip denetçilerini savunan Çalışma Bakanlığı kadar ruhsatı veren Enerji Bakanlığı da var.  Ve hazır yeri gelmişken özellikle Enerji Bakanı ve yanındaki heyeti faciada çalıştıkları kadar normal zamanda gelip buralarda açılış yapacaklarına çalışma yapsalardı. Çalışma Bakanlığı adam gibi denetleseydi ve sonuçta Çalış-ma diyebilseydi sonuç eminim değişirdi.

Sonra gelelim başbakana o da bu kadar kafa - kol – bacağını madenci ve madenci yakınları üzerinde çalıştıracağına patronlar üzerine çalıştırsaydı. Sonuç elbette değişirdi. Ama o ne yapıyor köşe yazarlarının yazdıkları üzerinden patronlarına kovun diye talimat veriyor. Ve biz buradan anlıyoruz ki şiddet, ölüm falan bunların hepsi gelip geçici yani fıtrat, kader de köşe yazarlarının yazdıkları daha elzem… Yani yazı ölümlerden de daha etkili daha korku verici daha bir koltuğu sarsıcı…

Siz ne kadar inanıyorsunuz bilmiyorum ama başbakan hem dövsün, dövdürsün hem sövsün sonra Ankara’ya gelip o dövüp dövdürüp-sövüp sövdürdüklerine canım ciğerim deyip siyaset yapsın…

Diğer bir konu madende yiten canların geride bıraktıkları aileleri için devlet seferber oldu gücümüz var cümleleri ki bu cümleler ne ağır ne ikiyüzlülük barındırıyor. Üstelik bunları kendi kendilerine kanıtladıklarının resmi göstergesidir. Nasıl mı? Madem devletin bu kadar imkânları var. Örneğin şehit statüsü kazandıracak çalışma yapıyorsunuz da onlar yaşarken niye 4c’ ye, taşeronluğa, köleliğe, alt işleticilerin eline mahkûm ediyorsunuz. Madem devletin imkânları geniş işçiler yaşarken istediklerinde niye asgari yaşamsal koşullarını sağlayabilecek kadar zam vermiyorsunuz da şimdi birçok kolaylık getiriyorsunuz. Niye işçiler için ayaklar baş olmaz derken şimdi ölen işçileri taç yapıyorsunuz… Şimdi soruyorum sizlere devlet mi ikiyüzlü hükümet mi?