Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '08

 
Kategori
Deneme
 

Her akşam orda olmasan

Her akşam orda olmasan
 

Teşekkürler...


Orda öyle duruyorsun, güzelliğin dikey bir kanıtı gibi
Boşluğun kütlesinden yontulmuş canlı bir heykel gibi
Hatların kusursuz bir orantıyla bölmüş evreni.
Orda öyle duruyorsun.
Her akşam o kirli kaldırım on dakikalığına şenlensin diye.

Senin dışında kalan uzam ışıltısız.
Kaldırımlar zaten çer çöp.
Tabelalar çirkin.
Havada derin bir kasvet.
Asfalttan tabanlarıma vuran bir kan uğultusu.
Kulağımda savaş naraları, küfürler, ambulans sirenleri
Bir kız annesini boğazlıyor sabaha karşı.

Bir yetim kıza bir memleket tecavüz ediyor sırayla.
Erdem ve namus içre.
Ahlak ve töre içre...
Tanrının bacak aralarına boşaltıp kasıklarındaki zehri, lekeli donlarını çekip mazbut yaşantılarına dönüyorlar.
Çoban değil hiçbiri.
Gayet vatandaş, alabildiğine millî.
Her Cuma namaza gidecekler nikâhları düşmesin diye; ve “çocuk bayramı”nda bayrak asacaklar pencerelerine...

Ah, senin dudaklarının o kızılı da olmasa kırmızıya inancımı yitireceğim.

Orda öyle duruyorsun.
Her akşam bir sigara içimi müddetince. O otobüs gelinceye...
Küçücüksün; ve ellerin bir su damlası kadar minik, narin ve ölümlü.
Ama kainattan kesip aldığın hacim kainatın kendisi kadar büyük.
Bu anlamın inancıyla ayaktayım hâlâ.
Orda olmasan beni her sabah yatağa çivileyen “tekrar”ı yenip de kalkamam.

Orda öyle duruyorsun.
Saçlarını usulca savuruyor rüzgâr.
Kirpiklerine dolaşıyor bir teli, bir başkası ağzına giriyor.
Şefkatle tutup ensene atıyorsun.
Bir elmayı dalından düşerken görsen yüreğin sızlar.
O merhametin ki, aslında bir âlemi kurtarmaya yeter.
Bir bilsen; bir bilseler...

Orda öyle duruyorsun.
Her akşam benim hayata yeniden başlama müddetimce.
İncecik boynun, vaatkâr memelerin, sıcak ve gergin karnınla.
Bağırsakların gurulduyor.
Ayıp bir şey düşünüyorsun, tüylerin ürperiyor aniden,
Böyle şeyler düşünmek insanı hapşırtır; hapşırıyorsun.
Acıkmış, üşümüşsün.
Şehrin tozu matlaştırıyor yüzünü.
Kalabalığın kiri silüetini gölgeliyor.
Yoksayıyorum öteki her şeyi.
Bakışım bakışına değiyor ara sıra. Gülümsüyorsun.
Tanrının iyi tarafını görüyorum gözlerinde.

Orda öyle duruyorsun her akşam.
Her şey iyiye gidiyor bir anlığına.
Sonra bir otobüs geliyor, biniyorsun.
Kütlenden daha derin bir boşluk kalıyor geride.
Gölgene bakıyorum. Taştaki ayak izlerine... Havaya çizdiğin resme...
Otobüsün camından sızan bulanık bakışına...
Sigaram tükeniyor, topuğumla bastırıp söndürüyorum.
Bir gün daha bitiyor.
Birazdan beni de alacak bir otobüs.
Eve gidip kurulacağım televizyonun karşısına. Nutuk dinleyeceğim, karanlık sözler işiteceğim.
İnsan mezbahasından canlı yayın var bugün yine.

Ah, sen her akşam orda olmasan...

.........

Celal Çelik - 9 Nisan 2008 - İstanbul

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..