Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '12

 
Kategori
Deneme
 

Her aşk acıtır mı?

Her aşk acıtır mı?
 

Dün akşam hava bulutluydu, bulutlar ne güzel dansetti.


Boğazımda hala rakı tadı. Kafam vücudumu sallıyor sanki. Yoksa sadece kafam mı sallanıyor bilmiyorum ki.

Çek yatta uyuyup kalmışım. Sehpada fıstık kabukları ve erik çekirdekleri. Neden böyle oldum ben. Yoksa şarkıları çok seviyorum, çok şarkı dinledim ondan mı? Serinlemiş mi hava nedir? İçimi üşüten bu olmamalı… Başladı hasar tespit çalışmaları. Ne gerek var ki? Kanıyor işte bir yerler… Kanayacak, ödenecek bedeller ne fark eder ki.

O kadar güzel oynuyorum ki yaşamak oyununu. Bir ben biliyorum, başka kimse değil. Bütün acılarımı, duygularımı kendisiyle paylaşabileceğimi söyleyen öyle çok insan var ki çevremde. Kah, kah, kih, kih...

Odam… Odamda yerde kablolar dolu. Yorgun bir aşık gibi kütüphaneme dayanmış gitarım. Ben karşısındayım. Alıp onu çalmak, beni de, onu da mutlu etmeyecek şimdi. Durumlar vahim yani. Biliyorum ama bir adım atmaya ne cesaretim var ne mecalim… Yorgunum…

Kafamı kaldırıp tavana bakıyorum. İçim ürperiyor. Yukarıdan odaya sarkıtılmış, boşlukta salınıyor gibi vücudum. Güzel bir duygu.

Sanki yolun iki tarafı araçlarla dolu dik bir yokuştan inen daracık sokaklarda araç kullanan acemi bir şoför gibi yaşıyorum duygu dünyamda.

Yaz kış terliyorum ben geceleri. T-şhirt’umun yakaları yine nemli. Kendimden tiksinmek için çok sebep var. 15-25 yaş arası bitmeliydi aslında bu aptal yakınmalar, duygular. Bana öyle öğretilmişti.

Kimin hayatı yolundaysa durup düşünmüyor hiç. Yürüyüp gidiyor. Oysa öyle yol ayrımları var ki, yolunda giderken her şey birden yoldan çıkıyor. İyiyken kötü gelmiyor akla.

Tuhaf tuhaf şiirler okudum internetten. Ve asla okumayacağım şiirler. Ama şimdi bu ortamda, bu duygu yoğunluğunda nasıl etkiliyorlar beni, okurken gözlerim doluyor göremiyorum satırları nedense.

Lavaboya gittim durdum aynanın karşısında.

“Her aşk acıtır mı?” dedim gözlerime.

Kirpiklerini kırptı.

Bir damla yaş koştu yanaklarıma oradan dudaklarıma.

“Ama sana sıcacık baktığında unutmadın mı?” dünyayı diye sordum.

Yine kırpıştırdı kirpiklerini gözlerim.

Bir damla yaş daha.

“Hani kirpiklerin kapalıyken, gece uyuyorken ben, o küçücük öpücük kondurmadı mı sana dudaklarıyla?”

“Uçmadın mı uykunda?”

Islak bir yol oldu yanaklarımda.

“Ama yine git dedi değil mi?”

Tamam…

Yüzüme vurdum serin suyu.

Saate baktım küçük çubuğu beşte.

Gittim işte…

Birileri yol alır

Biri tüketir

Yanar öteki

 
Toplam blog
: 271
: 606
Kayıt tarihi
: 16.05.08
 
 

Güzel sanatlar fakültesi Müzik bölümüne gitmeme rağmen, fakülte sonunda yıllardır yaptığım turizm..