Mizahi Nar Mucizesi (!?!)

“Vücudunuzu narsız bırakmayın.” diyor araştırmacı bilim insanları.

“Bir ilaç, hatta antibiyotik olan nar, bağışıklık sistemini güçlendirir ve pek çok hastalıklardan korur.

Antioksidandır, kolesterol ve şekeri dengeler.

Suyunun dişeti iltihaplarına, cilt ve prostat kanserine iyi geldiği saptanmıştır.

Narda ayrıca C vitamini, demir ve potasyum v.b. vardır.”

Nardaki bu bulgular, yabana atılır gibi değil.

Ha unutmadan, bir de Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre (Nedense yurdumuzda bilim insanı yokmuş gibi.) bayanları istedikleri kilolarına getirip güzelleştirdiği söylenmektedir.

Ben söylentinin yalancısıyım.

Şimdi siz buraya kadarki yazıyı okuyunca “Bu ne biçim mizah?..” dediğinizi duyar gibiyim.

Teker teker, gelin o zaman…

Şimdi en kısa zamanda nar yemek veya suyunu içmek isteyeceksiniz değil mi?

Durun bakalım “Kazın ayağı” o kadar kolay değil.

Bu kadar faydalı meyvenin -nasıl desem ki- ufacık bir zararı vardır…

Hadi yemesine lafımız yok da, suyunu sıkıp içmek için mutfaktasınız, nar sıkıyorsunuz, bir anda yanınıza anneniz gelmişse, eh birazcık yüzünü ekşittiğini, en fazla -Alfabemizde olmadığı halde- yüzünün W (Dabulyu, Türkçesini koymamışlar) şeklini aldığını görürsünüz.

Veya o anda yanınıza biricik, güzel, sevecen, sevgili, o aşkım dediğiniz (“Aşkım” bu aralar her yerde ulu orta çok kullanılıyor, nedense!..) fazla titiz eşiniz gelmişse, yandınız demektir! İşiniz bayağı zor… Mutfağı tertemiz bıraksanız bile, mutlaka nar sularını oraya buraya sıçratmışsınızdır… Fırça hazır! (Picasso, Dali, Van Gogh, Da Vinci, Renoir, Monet gibi usta ressamlar hak getire.)

Siz yine de eşinize bir bardak nar suyu ikram edin. Yukarıdaki araştırmalara ilaveten; nar yiyen veya nar suyu içen bayanlar, daha sevecen ve daha güler yüzlü oluyorlarmış!

Ben yine söylentinin yalancısıyım.

Şahin ÖZŞAHİN