- Kategori
- Teknoloji
Her dilde konuşan telefon geliştirilmiş
Dün Vatan gazetesinde ilginç bir haber vardı. Japonlar, telefonda iki farklı lisan konuşan insanları hiç bir sorun yaşamadan kendi lisanlarını konuşarak iletişim kurmalarını başarmışlar. Ürün Kasım'da piyasada olacakmış.
Bunu yıllar önce televizyonda Hasan Celal Güzel'den duymuştuk. Hasan Celal Güzel, hatta Milli Eğitim Bakanı iken biz o zamanlar lisede okuyorduk ve lisede yabancı dili zorunlu olmaktan kaldırılmıştı. Ben de bu dersi o zamanlar seçmeyenlerdendim ama şimdi bakıyorumda o zamanlar ne kadar büyük yanlış yapmışım. İngilizce'ye çok daha fazla önem vermeliymişiz ama sistem de ne yazık ki bize bunu sevdiremedi bir türlü. Gerçi sonradan üniversitede daha iyi öğrendik ama bizdeki sistemin de yanlışlığını keşfettik. Adeta bu konuda bizim üzerimizde zamanında deneme yapmışlar, bunu sonradan anladık. Devlet, 6 yılda bize İngilizce'yi öğretemedi, ama sonra üniversitede 1 yılda hazırlık okuyarak İngilizce’yi çok daha iyi öğrendik. Şimdi bakıyorum da bizim çocukların kitapları İngilizce öğrenmek için daha müsait ama bence sisteme gramer ağırlıklı başlamak yine yanlış. Daha ilkokul 4. sınıfa giden çocuğa gramerden daha ziyade İngilizce konuşma ve yazma öğretilmeli. Mesela çocuk basit şeyleri çok rahat bir şekilde konuşabilmeli ve daha çok konuşmak için hevesli olmalı. İngilizceyi sevmeli. Bizde yayınlanan yabancı filmler kesinlikle Türkçe’leştirilmemeli. İnsanlarda kulak aşinalığı yaratılmalı.
Çocukların İngilizceye başlarken daha çok cümle kalıbı öğrenmeleri lazım. Çünkü önce kulak dolgunluğu, aşinalık kazanmaları lazım.
Örneğin;
Welcome - Hoşgeldiniz
Goodbye = Bye bye = Güle Güle
Hi,Hello - Merhaba
Good Morning - Günaydın
Good Afternook - Tünaydın
Good Evening - İyi Akşamlar
Good Night - İyi Geceler
How are you? - Nasılsınız?
I am Fine - İyiyim
Where are you from? - Nereden geliyorsunuz?
What is your name? - İsminiz Nedir?
Excuse me - Affedersiniz
How do you do = Sizinle tanıştığıma memnun oldum
Pleased to meet you = Tanıştığıma memnun oldum
Nice to meet you = Sizinle tanışmak ne hoş
How old are you? = Yaşınız kaç?
What time is it? = Saat kaç?
What do you do? = What is your job= Ne iş yapıyorsunuz?
Thank you very much = Çok teşekkür ederim
Thanks = Teşekkürler
How much is it? = Fiyatı ne kadar?
...
Geçen gazetede bu konuda, müfredatın gelecek yıllarda bu şekilde değiştirileceğini okudum. İnşallah olur. Olursa yeni nesiller İngilizceyi hem daha kolay öğrenirler, hem ileriki yıllarda rahat ederler hem de ülke bundan her anlamda çok büyük istifade eder. Çünkü İngilizce artık ortak bir dünya dili.
Japonların bu yeni icadı da yakın bir zamanda daha da gelişecektir ama yaygınlaşması, kanaatimce yine epey zaman alacaktır. Çünkü böyle çalışmalar arada bir çıkıyor ama yaygınlaşması hemen o kadar hızlı olmuyor. Örneğin hatırlıyorum eskiden bilgisayarlar sesli komutlarla açılıp kapatılıyordu, bilgisayar dergileri verdikleri CD'lerde bunun örnek programlarını verirlerdi ama sonra bu konuda pek bir gelişme olmalı.
Şu anda internette de çeviri programları var ama henüz onlar bile tam olarak yazılı olanları çeviremiyor ama eskiye nazaran epey de yol aldılar hani, ileride konuşma çevirisi konusunda da epey yol alınabilir. Ayrıca, bu gibi teknolojik çalışmaların bizim ülkemizde de artık yapılması lazım.