Her erkeğin geçmişindeki tokat

Aslında bilinir ya hani şiddeti çoğunlukla erkek kadına uygulamaktadır diye. Ama bilinmeyen bir noktası vardır ki o da her erkek bir kadından okkalı bir tokat yemiştir. Ama bu tokat öyle acısı 5 saniye sonra geçecek bir tokat değildir. Bu tokat yanağı kızartan bir tokat değildir. Bu tokat el ile atılan bir tokat da değildir.

Bu tokat, her erkeğin çaylak aşık döneminde, kadından yediği kazıktır aslında.

Peki nedir bu kazık?

Hemen anlatalım;

Erkek, aşk konusundaki o çaylaklık döneminde bir kadını sevdiğinde, o kadının önüne hiç kimseye olmadığı kadar açık, tavizli, korunmasız ve sorgusuz sualsiz bir halde çıkar. Yüreğinin tüm kalkanlarını kaldırır, kapılarının tüm anahtarlarını verir ve en önemlisi kendisinin tüm iplerini kadına uzatır. Çünkü seviyordur ve şimdiye kadar kadından hiç bir tehlike gelebileceğini öğrenmemiştir. Çünkü toplumda tehlikenin hep erkekten geldiği, kadınların hep onlardan korunması gerektiği bilgisi tüm büyüme gelişme evresinde erkek çocuğuna işlenmiştir. İşte bu nedenle erkek hiç bir tehlike görmeksizin kadına tüm açıklığı ile yaklaşır. Kadına bir erkekten alabileceği her şeyi tek hamlede verir.

Bütün bunları bir anda aldığını gören kadın, böylesine bir hediyeyi kendisine sunan erkekten artık daha fazlasını isteyecektir.

Acı çekmesini...

Çünkü artık karşısındakinin aşkının devamlılığını, ilerlediğini görebilmenin tek yolu bu kalmıştır. İşte bu nedenle her kadın bu noktadan sonra o erkeğe bir tokat atar, öyle bir tokattır ki bu sadece sözle, bakışla veya hareketle yapar. Yerlerde sürünmesi, peşinden koşması, acıyı çektikçe daha da yakınlaşması için yapar bunu. Kedinin yumakla oynadığı gibi oynamaya başlar.

Erkek bu oyundan kendini kurtarana kadar devam eder bu oyun. Kurtardıktan sonra ise bir daha hiç bir kadına bu denli korunmasız, açık ve tam güvenle yaklaşmaz. Her zaman bir adım geride, bir kapısı kapalı, bir anahtarı cebinde, bir eli arkasında ve bir sözü beyninde durur.

Ve erkek öğrenir ki, hayatında hiç bir kadına tam anlamı ile güvenmemelidir...