Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '14

 
Kategori
Deneme
 

Her geçen gün “ben”cilleşiyoruz.

Her geçen gün insan nesli çoğaldıkça, mesafeler arttıkça, yaşamsal ihtiyaçlar da artış göstermeye başladı. Bunu üzerine bir de kültürel ve ekonomik farklılıkların insanlar arasında önemli bir yer tutması, insanların “BİZ” duygusundan uzaklaşarak daha ziyade “BEN” duygusuna yönelmesine neden olduğunu gözlemliyoruz.

Globalleşen dünyada insanlar özellikle kendi ve ailesinin geleceğini teminat altına alabilmek için var güçlerini ortaya koymaya başladırlar. Ekonomik refah, mesleki yükseliş ve makam uğruna bir kısım insanlar aşırı hırsa kapılarak gözlerini karartmaktan çekinmemekteler.

Ben kazanmalıyım”, “benim olmalı”, “bana uymalı”, “ben başarmalıyım” gibi, içerisinde birçok “BEN” olan duyguları yoğun bir şekilde yaşarken, maalesef “BİZ”’i zaman içerisinde unuttular.

Oysaki bütün “BİZ”ler içerisinde “BEN”’i barındırır.  Bir amaca, bir hedefe ulaşmak için tek başına mücadele etmektense, toplumsal olarak mücadele etmek hedefe ulaşmak için işimizi daha kolay kılar. “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” özdeyişinde olduğu gibi.

Bizi biz yapan değerlerimiz ve inancımız birlik olmak, paylaşmak, temenni ve yardımlaşmayı öngörür. Bu hususta Hz. Muhammed (SAS) “Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe (kâmil manada) iman etmiş olamaz” buyurduğu hadisi güzel bir yol göstericidir.

Hırslarının esiri olarak “BİZ” duygusundan uzaklaşan insanın içinde yükselen “BEN” duygusu zaman içerisinde kişiyi bencilliğe (Egoizm)’e iter.

“”Egoizm temsilcisi Thomas Hobbes’tır. Ona göre birey “BEN SEVGİSİYLE” yani daima ve öncelikle kendisini düşünerek hareket eder. Bunun için insan eylemlerinin amacı bireyin kendi hayatını koruması ve sürdürülebilmesidir. Ahlaklılık, kişinin kendini koruma güdüsünün dışa vurulmasının bir biçimidir. Bireyin eylemlerine, iyi ve kötü diyen yine bireyin kendisidir. Birey daima yararına, çıkarına uygun olanı yapar. Her insanın çıkarı bir olamaz, bu yüzden evren ahlak yasası olamaz.

Egoizm genel anlamıyla bireyin tamamen kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi ile ilgilidir. Bu insanlarda üç etkin şekilde gruplandırılır. Etiksel (ahlaki) egoizm, Psikolojik egoizm ve Rasyonel egoizm.

Psikoanaliz teorisine göre “BEN” veya Latince “EGO”, zihnin dış dünya ile temasta bulunan kısmı. Her şeyi kendine mal eden, yalnız kendi çıkar ve menfaatini gözetip düşünen kimseler için kullanılır. Günümüzde buna, kendini düşünme olarak anlam verilmektedir. Geçmişte egoizmi tamamen saf bir şekilde ilkel kavimlerde ve çocuklarda görülürdü.”” (Kaynak: Atatürk Ün.Sosyoloji Bl."Felsefeye Giriş" ve "Çağdaş Felsefe Tarihi" Ders Notları (Ö.Yıldırım)alınmıştır.)

BEN”’im dediğim olmalı”, “ben kazanayım”, “daha fazlası benim olmalı”, “bu işe, bu makama ben daha layığım” dürtüsü içerisinde olan kişilerden hedeflerine ulaşan olsa da, bu kişilerin zaman içerisinde ruh sağlığını yitirdiğini, toplum içerisinden soyutlandığını ve yalnız kaldığına şahit oluyoruz.   

Küçük yâda büyük kişisel menfaatler peşinde koşan insanların çıkar kalemlerinde farklılıkları olsa da, ortak düşünceleri aynı olduğunda bunların bir topluluk oluşturduğuna şahit olmaktayız. Bu oluşan topluluk çevresini etki altına aldığı gibi, bu menfaat topluluğu bir bölgenin, toplumun hatta bir devletin kaderini değiştirebilecek bir güce de ulaştığı görmekteyiz.

Burada “BEN” “BİZ”’e dönüşüyor olarak algılanabilir ancak buradaki “BİZ” oluşumu bencillik (egoizm) den kaynaklanıyor. Ayrı ayrı kişisel menfaatlerin menfaat birlikteliği doğuyor. Yani topluluk ve toplum adına bir “BİZ”’i ifade etmiyor.

Bizim hedeflediğimiz “BİZ”; toplu olarak yaşadığımız en küçük topluluk olan aile içerisinde başlamak üzere, yaşadığımız bina, mahalle, köy, kasaba, il nihayetinde ülke içerisinde bireyselliği bir kenara iterek yaşadığımız topluluk ve toplum menfaatlerini öne çıkarmaktır.

Yaşadığımız çağda artık insanların bireysel olarak yapabilecekleri ve başaracakları sınırlıdır. Bireysel yaşanan sorunların birçoğu toplumsal yaşamdan kaynaklanmaktadır. Sorunlara karşı bireysel olarak mücadele de alınacak yol ve çözümleme olasılığı, toplumsal olarak mücadele ederek alınacak mesafenin çok çok altındadır.

Eşrefi mahlûkat olan insan, yaratılanların en üstünüdür. Bu nedenle her şeyin iyisine güzeline layıktır. “Biz, gerçekten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık”(İsra, 70) O’nu en güzel bir biçimde yarattığını (Tin,4) bildiren yüce Allah CC. insanın üstün ve değerli bir varlık olarak yaratıldığı bildirilmektedir. “İNSAN EŞREFİ MAHLÛKATTIR”. Çünkü insan akıl sahibi ve düşünen bir varlıktır. Bu özelliği sayesinde iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırt edebilir.

Yaratıcının insana yüklediği bu üstünlük bireye arzu, hırs ve kişisel menfaatlerini öne çıkarmayı diğer bireylerin haklarına tecavüz etme hakkını vermez, sonuçta diğer insanlarda aynı üstünlüğe sahiptir.

“BEN”’in başarısı, kazanımları ve mutluluğu için “BİZ” duygusunun yaygınlaştığı, bütün “BEN”cilliklerin “BİZ”’liğe dönüşmesi ve daha mutlu bir Türkiye, daha mutlu bir dünya, bütün insanların insanca yaşadığı bir evren temennisi ile.

           

İbrahim Halil SİPAHİ

27.12.2014

 

      

 

 

 
Toplam blog
: 100
: 1366
Kayıt tarihi
: 12.08.14
 
 

Adana'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana'da Yüksek öğrenimini Konya Selçuk Üniversitesi Eğiti..