Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

02 Ekim '15

 
Kategori
Güncel
 

Her gün 2’şer 3’er ölüyoruz farkında mısınız?

Her gün 2’şer 3’er ölüyoruz farkında mısınız?
 

Bizler her şehit haberini kanıksadıkça, Türkiye evlatlarını yitirmeye devam edecek. Şehitlere şehit eklenerek Türkiye gittikçe büyüyen bir mezarlığa dönüşecek.


Günlerdir devam eden bölücü terör saldırılarında vatan evlatlarını kaybetmeye, şehitler vermeye devam ediyoruz… 

Her gün kaldırılan şehit cenazelerinde, anneler, babalar, kardeşler, şehit çocukları inim inim inliyorlar.

Tüm bu acı ve gözyaşlarına rağmen toplumda bir sessizlik hâkim.

Ateş sadece düştüğü yürekleri, ocakları yakıyor.

Topluma bakıyorum,

1 şehit, 2 şehit, 3 şehit,4 şehit…

Ne ses var ne tepki…

Sanki bir atımlık barutumuz vardı da onu da “teröre hayır” mitinglerinde tükettik.

Allah bir daha göstermesin, ne zaman ki şehit sayımız fazla ise o zaman tepkiler yükselmeye başlıyor. Ancak o zaman sesimizi yükseltiyoruz.

Oysaki her gün ölüyoruz farkında mısınız?

Her gün ölüyoruz diyorum. Çünkü her şehitle beraber aslında hepimiz ölüyoruz.

Acaba diyorum, şehit haberleri bu kadar mı kanıksandı, bu kadar mı sıradanlaştı?

Yalvararak söylüyorum, ne olur ilgisiz kalmayın, kanıksamayın, televizyonların kirli magazin haberleri arasında kaybolmayın.

Ağıtlara ses verin!

Ne olur, bir sorgulayın, sorun, neler oluyor diye?

Düşünün bu günlere nasıl geldik diye?

Daha dün bir eski bakan bir televizyon kanalında  “terör kamburunu biz şişirmedik, biz geldiğimizde bu kambur vardı”  dedi.

Lütfen sorgulayın bakalım

2001 yılında şehit sayımız 20’ye, 2002 yılında 10’a inmiş, olay sayısı giderek azalmıştı. “Bu kambur vardı” diyenler ülkeyi 2002 yılında neredeyse sıfır terörle teslim aldılar. Gerçek anlamda terörün beli kırılmıştı, Can çekişiyordu. Nefes dahi alamaz duruma gelmişti.

2002’den sonra “demokratikleşme adı altında, çözüm süreci adı altında, analar ağlamasın adı altın da” Terörle mücadele bir yana bırakıldı.

Bahar havası esiyordu!

Terörle mücadelede kimler varsa “darbeci” diyerek bir bir hapishaneye atıldılar.

Dağlarda, ovalarda terörist kemikleri aranıyordu.

Niçin öldürdünüz diye hesap soruluyordu.

Ve terörle mücadelede yaşanan boşluklar terör örgütünün yeniden toparlanmasına, silahlanmasına ve güçlenmesine sebep oldu.

Terör örgütü yeniden vatandaş üzerinde korku yarattı.

İstediği zaman istediği eylemleri yaptılar. Yine kan ve gözyaşına geri dönmüştük.

Öyle bir hale geldik ki son 13 yılda her yıl ortalama 150 şehit vermeye başladık.

Kısacası “beli kırılan” terör örgütü yeniden tehdit olmaya başladı.

Ne olur ey vatandaş;

Yarın sandığa gittiğin de elini vicdanına koy bir düşün!

Habur'da teröristin ayağına gidildiğini düşün,

Her hafta İmralı’da ki caniye yapılan ziyaretleri düşün,

İmralı’da ki caniye tanınan sekretarya ve diğer imkânları düşün,

“Ne istedilerse verdik” sözünü düşün,

Dolmabahçe’de ki o görüntüleri düşün,

Diyarbakır’da, Kürdistan’a selam söyleyen o sesi düşün,

Barzani’si ile, Şivan’ı ile el ele tutuşarak ve “megri,megri” diyerek ağlayanları düşün,

Dağlıca’yı düşün,

Yüksekova’yı düşün, Şırnak’ı düşün,

Kısacası tabut tabut gelen şehit cenazelerini düşün.

Çocuğunun, bir öğretmen olarak, bir doktor olarak, bir görev adamı olarak oralara gidemediğini düşün.

Şehitlerin baba ocaklarından yükselen ağıtlarla dökülen gerçek gözyaşlarını düşün,

Boynu bükük yetimleri düşün,

Bitirilen terörün nasıl palazlandığını düşün,

Ne olur güzel kardeşlerim,

"Ne mutlu şehidin ailesine, ne mutlu onun tüm yakınlarına" diyebilen o sesi düşünün, 

Alay eder gibi "Benim amacım Allah nasip ederse şehit olmaktır" diyerek göz boyamaya çalışan o siyasetçiyi o bakanı düşün,  

"Ben de olsam dağa çıkardım" diyeni düşün,

1 Kasım’da oyunu kullanacak, amcalarım, dayılarım, dedelerim, ninelerim kardeşlerim, ablalarım, ağabeylerim lütfen sandığa bunları düşünerek gidin.

Bakın her gün ölüyoruz, şehitlerimizle birlikte bizlerde ölüyoruz.

Terör belası o gençlerimizi her gün aramızdan birer ikişer alıp götürüyor.

Lütfen bunları düşünün, lütfen bunları görün.

Bu ülkede hiç kimse açta açıkta kalmaz.

Devlette devamlılık esastır, verilen haklar asla geriye alınmaz.

Her şeyin telafisi var, yalnız ölümün telafisi yoktur.

Bizler her şehit haberini kanıksadıkça, Türkiye evlatlarını yitirmeye devam edecek.

Şehitlere şehit eklenerek Türkiye gittikçe büyüyen bir mezarlığa dönüşecek.

Buna ancak bizler,  düşünerek vereceğimiz bir tek oy’umuzla dur diyebiliriz.

Yeni bir yazı da buluşmak dileği ile…

Ali Galip AKYILDIRIM

Eğitimci/Yazar

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..