Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Her gün yeniden kaybolmak

Her gün yeniden kaybolmak
 

Nasıl Bağladığımı Sormayın bile...

Her gün uyanıyor, kahvaltı ediyor, giyiniyor, boş gözlerle etrafa bakarak işe gelmek üzere yola çıkıyorum. Sabah insanı değilim bu anlaşıldı. Konuşmaktan bile kaçınıyorum. O ani patlamayı yaşayamıyorum uyanınca. Böyle de bir sürü insan vardır, hatta buna afyonu patlamamak diyorlar. İlginç bir deyim. Rutin olarak bu seri devam ediyor. Hayat öyle akıp akıp gidiyor.
Yapacaklarımızı sürekli erteliyoruz, bazıları daha heyecanlı olabiliyor elbette ama çoğumuz yarına bırakma şeklinde motive oluyoruz. Nil Karaibrahimgil geçenlerde bir yazı yazmıştı. “Hayat kısa sen daha hala” diye. Bilmediğimiz bir şey mi yazmış, yooo. Fakat neden kendimizi alamıyoruz ki böyle yapmaktan. Merak edip duruyorum. Ya da bunun yanında neden yapacaklarımıza alışma fikri bize zor gelir ki? Bir gün çoksuyla yaptığımız aktiviteyi, ertesi gün erteleyebiliyoruz. Neden?

Hemen aklıma, arayış içinde olmak, asıl yapmak istediğimiz bulamamaya bağlıyorum. Ama temelsizce. Yapacak, okuyacak, düşünecek, üzerine sohbet edecek o kadar fazla şey var ki, insan yetişmek istiyor. Ama bir konuda iyi olmak yerine, her şeyden biraz biraz bilsek yeter diyoruz. Tabi kime göre biraz. Ayrıca da bazı durumlar ekonomik temelli, bir kerelik zevk olarak yapabiliyoruz arada. Toplum olarak hobilere para ayırmıyoruz ya, doğa yürüyüşü bile pahallı geliyor. Şehirde yaşıyorsun, şehrin biraz dışına gideceksin edeceksin…
Bir buhrandır gidiyor bende de . Her gün yenilenmiş olarak uyanmak istiyorum. Mesele kafamdaki doluluk, üzüntüler ve sıkıntılar değil. İş de zaten o kadar yoğun değil. Ama bünyede dolanan bir siyah duman var sanki. Ben hangi uzuvlumu, organımı kullanacak olsam, onun oraya akıveriyor. Havalarla ilişkilendirdim bu durumu gitti bitti.

Güzel şeyler olacağını düşünerek uyanıyorum, kötü şeyler de olmuyor aslında. Düzgün düşünen her birey, o yaşam enerjisini içinde bulacaktır. Ahkâm keseyim biraz da. Dünyanın her yerinde insanlar işe gidiyor, çünkü bu bir yaşamsal faaliyet. Bazı şeylere kavuşmak için değerler bu şekilde yaratılıyor. Takılmayın şimdi, bazısı az çalışıyor çok kazanıyor falan demeyin bana. Başka bir şeyden bahsedeceğim. Biraz sadece kendinizi düşünün, boşverin o ne yapmış falan. Avrupa’da nasıl ailesinden para almayan bir öğrenci, yolunu buluyor ve sinemaya da bara da gidiyor? Aynı zamanda, parasını biriktirip o çok istediği bisikleti alabiliyor? Tabi burada bir özür dilemeliyim. Yazıyı okuyan insanların böyle bir şeylerden yakınmayabileceğini de göz önünde bulundurmak zorundayım. Kusuruma bakmasınlar. Burada mesele para puldan çok, heves ve istek. Ne istediğini bulmak çok önemli. Zaman su gibi akıp gidiyor. Öyle bir an gelir ki, evet imkânsız yoktur falan feşmekan ama fiziksel bazı sıkıntılar baş gösterdiğinde, belki bazı isteklerimizi keşke ile sileceğiz. O yüzden hadi kalkın, gidin aklınızda ne varsa. Ya bir araştırın, belki gerçekten de istediğiniz şey orada.

Aşağı yukarı buldum ben ne istediğimi ama burada paylaşıp büyüsünü kaçırmak istemiyorum. Böyle bir bakın, kitapevlerine bir uğrayın, belki hoşunuza gidecek bir kitapla karşılaşır oradaki kahramanın yaptıkları hoşunuza gider, model alırsınız. Bu şekilde bir sonuca ulaşabilirsiniz belki. İnternetiniz var, bir bakın ya, hobi bile yazsanız aklınıza yatacak bir şeyler çıkar. Ama tabi kişisel gelişiminiz için de bakınmayı unutmayın. Size bir tavsiye, önce sokağa çıkmayı deneyin… Havalar güzel ve aydınlık, topluma bir karışın bakalım.
Bu arada pazartesileri için çok bilinen “Monday Morning” şarkısını dinlemeyi unutmayın, aman diyim sakın “I don’t wanna work today” e kaçmayın:)

 
Toplam blog
: 52
: 507
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Yeni mezun bir maden mühendisiyim. Yükseklisans yapıyorum. Bunun yanında, kalkınma antropolojisi, ci..