Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

Her hicret bir devrimdir. Bir hafta ve bir ay; Kutlu Doğum ve Kutlu Ramazan.

Her hicret bir devrimdir. Bir hafta ve bir ay; Kutlu Doğum ve Kutlu Ramazan.
 

Kapitalizmin (Bencilliğin) zıddı önce Kuran (Ötekicil) sonra Das Kapital'dir(Bölüşüm).


Kendinize bi iyilik yapın. Lütfen bu yazıyı sonuna kadar sabırla okuyun.

Ramazan'ın gelmesiyle İstanbul'da ambians oldukça değişmekte, şehirler, sokaklar, dükkanlar açlığın neden olduğu sencillik ve empatiyle artan bir hoşgörü ve merhamet artışı olmakta. Tüm İslam alemi bir anda tepelerine öbekleştirilen çıkarcı, bencil, şımarık ve nankör bir sistem olan Kapitalist bulutları dağıtıp yerine diğergam (sencil), mütevazi, kadirşinas bir ayın etkisiyle nefes aldırmakta yüreklere.

Bu güzel ay kadar olmasada hafifte olsa bir meltem gibi KUTLU DOĞUM HAFTASI, bu haftada bir çok yerde bir çok konuşmacı çeşitli etkinliklerle Hz. Muhammed'i anlatacak. Onun ne kadar iyi bir komşu olduğundan bahsedecekler, yada iyi bir baba, yada iyi bir lider.

Ya onun ne büyük bir devrimci olduğundan bahsedeceklermi?

Hayır.

Ağızlarına bile almayacaklar o tehlikeli sözü.

Ne tuhaftırki onun ne büyük bir devrimci olduğunda bahseden çok az insan çok az yazar ve düşünür var. Oysa ona "tarihin en büyük devrimcisidir" diyebilen birinin çıkmasını istedim. Bu sözü söyleyen kişilerden biri de hiç ummadığım biri, Peygamberin peygamberliğine ne derecede inandığını bilmediğim biri, ona sadece komünist devrimsel perspektiften bakan biri, Abdullah Öcalan'ın yurt dışında bir kitapçıda göz attığım bir kitabında yazan bir sözdü bu. Kitabın adını bile unutmadım, Allaha şükür hafızam kötü değil, "Din Sorununa Devrimci Yaklaşım".

Kendi kendime hayret dedim, bu sözü söylemesi gereken yığınla İslam düşünürü varken Öcalan gibi Leninist Komünizme ve (Egsiztansyalist) varoluşçuluğa inanmış birisi devrimsel perspektiften bakarak bu sözü söylemesi elbette 28 Şubat sonrası dindar Kürtlerin kalplerinde yer bulacaktır diye düşünmüştüm. Zaman beni haklı çıkarttı.

Düşündüğüm gibi oldu zaman içerisinde PKK hareketine daha fazla dindar ve devlete küsmüş Kürt katılmaya başladı. 28 Şubatçılar "Bismillah" diyeni terörist diye içeri tıkıp Müslüman kimlikli insanlara karşı sürek avına çıkarken, başörtüsü sorunu tavan yaparken bunlar olmaktaydı, elbette bir hesap vardı, bu hesaplar Londra kökenliydi ve çok iyi oynanıyordu, bu hesapları okuyamayan oyunun senaryosunu oyuncuların kendisi yazdığını sanmaktaydı.

Neyse bunla ilgili bir çok konuyu yıllar önce yazdığım romanım "Çalınan Hayatlar" da belirtmiştim zaten tekrar değinmeye gerek yok şimdi. 

Dönelim Hz. Muhammed'e ve onun devrimci anlayışına.

Komünist devrim ve İslami devrim arasında farklar olması doğaldır. Zira komünist devrim insanın tarihsel sürecine ekonomik ve siyasal perspektiften bakarak insanın ruhunu ıskalayarak devrimini yapmayı hedefler. 

Komünist devrim bir eğitim süreci tamamlanır tamamlanmaz egemen güçlere ve onların güç aldığı tüm değerlere saldırılarla başlar eylemlerine, bu eylemler her türlü propaganda, gösteri ve silahlı direnişe kadar devam eder. Eski ve eskiye ait ne varsa yıkılıp yeni ve bilimsel olan bunun yerini almalıdır düşüncesi hasıldır.

Kömünist devrim, kültürü, sanatı insan ruhunun ve aklının gelişimi için zorumlu görür ve yönetimi ele geçirdikten sonra gençliği kendi değerleriyle yetiştirme ve eğitme gayreti içine girer, eğitimde de eski olan kötüdür ve yeni bilimsel olan iyidir anlayışını benimsetir.

Şayet Hz. Muhammed, Öcalan ve diğer bazı Komünistlerin baktığı gibi sadece komünist bir devrimci  olsaydı KABE'yide içindeki putlarla birlikte yıkardı, eski olan ne varsa yok eder yerine kendi değerlerini koyardı. 

İslam devrim anlayışı böyle değildir. O eski olanı değil kötü eskiyi devirir, iyi eskiye körükörüne bilimsellik adına düşman olmaz.

Ayrıca İslam tepeden inme bir şekilde kendi değerlerini kendisine inanmayan kitlelere zorla dayatmaz, onu zorla kendisi gibi olmaya zorlamaz. Elbette tarihsel süreçte sünnileşen, şiileşen daha doğrusu siyasal ve sosyal nedenlerle Kuran'dan mezhepleşerek uzaklaşan perspektiflerin uygulamalarından doğan hatalar İslama maledilemez. Osmanlı, Abbasi, Safevi, Emevi yönetimsel süreçleri %100 İslamdı denemez.

Hz. Muhammed'in(SAS) Başarısının farkı ne?

1- O söylediklerini yaptı. Söylediğini yapması zaten getirmeye çalıştığı imanın temeli olan GÜVEN duygusunun oturmasını sağladı. Bugün seminerlerde onun hakkında konuşanlara bile güvenimiz yok.

2- Hicret'i hayatın her aşamasına koydu. Zira hicret bir halden bir başka hale geçişti, aslında HİCRET DEVRİMDİ, İmanla EVRİLMEYDİ. Yaptığı HİCRET İslam takviminin başlangıcı oldu. Hicreti yüreklerde yaşattı. Fetettiği yüreklerde gerçekleşti Hicretsel Devrim ve Evriliş.

3- Meşru hedeflerine meşru araçlarla gitti. İsteseydi çok daha önce düşmanlarının Güzel kadın, Otorite, Ruhbanlık, Zenginlik gibi tekliflerini kabul eder daha uzlaşmacı yoldan giderdi ama bu asla devrim olmazdı. Zira ona benim gibi sonradan inanan sorgulayan insanlar onun sahte peygamber olmadığını buradan anladılar ve yüreklerimizdeki devrime yada hicret diyelim bu sebep oldu. MÜCADELE.

4- En önemli özelliği ise hayatını didiklediğimizde gördüğümüz AHLAKI. 

Sevdiğimiz ve bizi tutan geri bırakan tutkulardan ne kadar vaz geçiyoruz. Sağlığımızı mahveden sigara ve içkiden, hatta uyuşturuculardan vaz geçip hicret edebiliyormuyuz? Yada bizi uyutan hiç bir şey vermeyen TV Dizilerinden? Kumardan ( Günümüzdeki karşılığı piyango toto loto iddia vb)? Uzayıp gider hicret etmemiz gereken şeyler.

Evet bir Kutlu Doğum Haftası daha geçecek ama konuşmacılar HİCRET'in DEVRİMLE olan alakasını çözemeyecekler. Zaten Devrim kelimesini ağızlarına almayacaklar Kapitalist hegamonya izinvermediği vermeyeceği için. Çıkıp orada bunları söyleyecek adamında çıkartmazlar zaten konuşmacı olarak...

Ben 13-20 Nisan haftasına KUTLU DEVRİM HAFTASI diyorum. 

Onun doğumu bir devrimdi, onun yetim kalması bir evreydi devrime giden, onun evlenmesi FATIMA'nın doğması evreydi Hüseyni Kerbela devrimlerine gidecek olan, onun kızına "Üzülme kızım Allah yardım edecek" demesi kafasından sakatatlar akarken aynı zamanda Fatıma'nın evrilerek akan göz yaşlarına söylediği umut sözleriydi devrim, Medine'ye gidişi bu HİCRET (DEVRİM) filminin pik noktasıydı, final sahnesinde ise Mekke'ye girişi KABE içindeki PULARI DEVİRMESİ kendi Devrimsel misyonunu tamamlamasıydı.

Kim ne derse desin HİCRET DEVRİMDİR.

Hadi hep beraber devirelim bizde putları, önce içimizdeki putlardan başlayalım bu doğum haftasında bizi Allaha değilde bankalara köle kul yapan araba, ev putlarından başlayalım, normal kiranın üstüne çıkan mortgage taksitiyle köleleşmeyelim. Eski arabamız bizi götürüyorsa zaten otobanda limit 130KM,gerek yok lükslere. Dizilerin yerine OKUMA HİCRETİ yapalım. Komşumuza gidelim, dostlarımızı soralım, bizi yalnızlaştıran bireyselleştiren ne varsa zıddını yaparak devirelim içimizdeki absürtleri..

KUTLU HİCRET(DEVRİM) HAFTANIZ KUTLU OLSUN......

Onun doğumuyla başladı bu DEVRİM, devam ediyor hala, etmiyorsa kıyamet gelecek demektir zaten, kıyamet gelse ne yazar gelmese ne yazar. Kıyamette bir evrimsel süreçtir...

Biz SIRAT yolundan bireysel kurtuluşumuz için değil bu yolun doğru olduğuna inandığımız için yürümeliyiz. G.tü kurtarmak için değil.

Bireysel kurtuluşa inanan postuna oturup tespihini çekmeye, kendinide hayattan çekmeye devam etsin...

Ben şahsen çekmeyeceğim...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..