Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Her kadın, kendini kaybetmeden aşık olmayı bilmeli

Her kadın, kendini kaybetmeden aşık olmayı bilmeli
 

Gün batımından daha romantik birşey var mı? Günbatımında birbirine sarılmayan iki sevgili var mı dır


Tanrım neden karşıma şöyle düzgün birisi çıkmıyor! Ne kadar klasik ve sık tekrarlanan bir cümle bu! Ama son yıllarda birçok kadın tarafından sıklıkla tekrarlandığına göre gerçeklik payı yüksek bir söz olsa gerek!!! Erkeklerin suyu çıkmış diyorlar, doğru mu?.

İyi olanların çoğu evli, diğerleri de öyle bir havaya girmişler ki aynı anda birkaç kadını idare etmek istiyorlar. Üstelik vicdan azabı çekmemek için de bunların birbirlerinden haberi olsun ve durumu kabullensinler istiyorlar. Kabul etmezsen bay bay!


Ben buna çok benzer bir durum yaşadım. Eski sevgilim yaklaşık iki ay önce beni aramaya başladı. Sonra buluştuk, benimle tekrar birlikte olmak istediğini, ciddi bir ilişki istediğini söyledi. Ben de uzunca bir süre düşündükten sonra bugün kendisine evet demeye karar vererek evine gittim. Bir de ne duyayım! Aynı anda başka bir kadınla daha görüşüyormuş!!

Yuh yani!.

ES: Ben seni üzmekten korkuyorum. 2-3 sene önce olsa bunları hiç düşünmezdim, karşımdakini üzeceğimi düşünmeden onunla beraber olurdum. Şimdi artık düşünüyorum.

BEN: Evet ben de o nedenle aramızdaki ilişkiye karar vermekte zorlanıyorum. Hem ben üzülmek istemiyorum hem de seni üzmek istemiyorum. Artık kısa süreli başarısız bir ilişkiye artık tahammülüm yok.

Aslında ikimize saygımdan dolayı bu kadar bekledim. Emin olmak istedim. Bir de daha heyecanlı olmasını istedim. Eskisi gibi birbirimize heyecan duyarsak daha güzel olur diye düşünüyorum. O heyecanı duyabilmek için bekledim.

ES: Ama sen bana güvenemiyorsun galiba. Aslında haklısın da güvenmemek de. Sana söylemek istediğim bir şey var. Şu anda ben başka birisiyle daha görüşüyorum.

BEN: ......(sessizlik, şok vs)

ES: Onunla da birkaç kez buluştum ona karşı da aynı korkuyu duyuyorum. Onu da üzmek istemiyorum.

Ama kahve köşelerinde buluşmaktan öteye gitmedik (duy da inanma!!)

BEN: Nasıl yani! Sen şimdi hem benimle hem de başka bir kadınla mı görüşüyorsun?

ES: Seninle bir ilişkimiz yok ki!

BEN: İlişkimiz yok ama benden bir karar bekliyorsun, bana teklifte bulundun! Ben de bunu düşünüyorum bir süredir. Karar vermeye çalışıyorum. Çok şaşırdım. Benden bir karar duymayı bekleyemedin mi?

Durumun bu kadar kötü mü senin? (Fiziksel ihtiyaçları kastediyorum) Başkasıyla görüşmeden önce benim kararımı duymayı bekleyebilirdin. Aynı anda iki kişiyle nasıl görüşebilirsin. Ben özel olduğumu sanmıştım!

ES: Sen zaten özelsin.

BEN: Peki ben sana aynı şeyi yapsaydım ne hissederdin? (erkeklerin en sinir oldukları soru budur, empati yapmayı hiç bilmezler, kendilerinden yapılması istendiğinde de müthiş sinir olurlar)

ES: (sinirli sinirli gülerek) çok sinir olurdum herhalde.

BEN: Ben sana kararımı bildirme sürecinde hiç kimseyle görüşmedim ve görüşmezdim de kesinlikle.

(Boş boş pencereye bakıyorum, sessizlik oluyor)

ES: Çok mu üzüldün? Üzülme bu kadar..

BEN: Üzülmedim, hayal kırıklığına uğradım. Açıkçası ben bugün buraya ikimize bir şans vermeye karar vererek gelmiştim ama senden bunu duyduktan sonra vazgeçtim.

ES: Sana bunu söylemesem daha mı iyiydi yani, dürüst olmak istedim, bilmeye hakkın vardı diye düşündüm.

BEN: Bana böyle bir şeyi söylemene gerek yoktu. Benimle beraber olmaya karar verdikten sonra ona hayır der bitirirdin, benim de haberim olmazdı.

ES: Tabii sana evet dersem onunla devam etmem, hayır derim tabi ki. (burada şu mesaj veriliyor: seni istiyordum ama artık emin değilim, başka seçenekler de var önümde, sen kendini bulunmaz Hint kumaşı mı sanıyorsun, beni bu kadar süründürebileceğini mi sandın? Şimdi de sen bekle bakalım)

BEN: O zaman ona hayır demeye karar verirsen beni ararsın. Ben gidiyorum.

ES: (yapmacık ve biraz sinirli bir gülüşle) Aa! Bu kadar çabuk mu gidiyorsun?

BEN: Evet sana çok kızdım. Beni hayal kırıklığına uğrattın. Buraya gelirken neler düşünmüştüm, şimdi ise ne durumdayım. O nedenle daha fazla kalmak istemiyorum.

(Kapıda el sıkışma, ES öpmeye çalışıyor ben izin vermiyorum)

BEN: Sana iyi şanslar diliyorum.

YES: (geveleme arası) Görüşürüz!

BEN: (merdivenlerden inerken) Artık 3 sene sonra ararsın beni!! Hoşçakal.

Tabii artık beni arasa da hiç şansı kalmadı. Çünkü şu andan itibaren öbür kızla olamasa bile onu bana tercih etmiş olacak. Gururum bu durumu kabul etmeme izin vermez.

Gurur meselesi çok enteresan. Aşıksan gurur diye bir şey olmuyor. Aşık olduğun için gururunu ayaklar altına alabiliyorsun. Ama aşık değilsen işte o zaman gurur her şeyin önüne geçiyor. Akıllıca mı? Hayır gururda ve aşkta akıl yoktur. İkisi de aklın önüne geçen duygulardır. Yeni nesil ilişkilerde en zararlı şey gurur ve aşk. Bu ikisi de ilişkinin bitişini sağlıyor. Hiçbir erkek gururlu kadın istemiyor. Onlar pespaye, her şeye evet diyen, üzseler de vicdan azabı çekmeyecekleri kadınları tercih ediyorlar. Devir değişti. Eskiden gururlu olmak bir marifetti, şimdi bir defo oldu!

Ailelerimiz çoğumuzu eski usullere göre yetiştirdi. O nedenle bu devrin adamı olamadık. Hiç bir zaman da olamayacağız.

Şunu anladım ki aile çok önemli. Annemle babam bunu hep söylerlerdi gençken, o zaman anlayamazdım şimdi çok iyi anlıyorum. Aile önemli çünkü o kişinin düzgün bir insan olmasını düzgün bir ailede yetişmesi sağlıyor. Problemli, cahil ailelerde yetişenlerde mutlaka bir defo oluyor. İşlerinde çok başarılı olsalar bile ilişkilerinde başarılı olamıyorlar. Buna anlamam biraz geç oldu. Her ilişki sonrasında yeni bir şey öğreniyorum. Ama neye yarıyor ki? Bu öğrenme hiç bitmeyecek. Ölene kadar devam edecek.

Problem şu ki ben yoruldum. Yeni kişilerle tanışmaktan. Kendimi anlatmaktan çok yoruldum. Bu iş görüşmesi yapmaya benziyor. Bir çok kez görüşüyorsun. Gidiyorsun geliyorsun, aylar sürüyor ve olmuyor. Başka bir işyeriyle yine aynı aşamalardan geçiyorsun. Artık öyle bir zaman geliyorki. İş aramaktan bile sıkılıyorsun. Çalışmakta olduğun işyerindeki olumsuzluklara rağmen katlanmayı tercih ediyorsun. Ben de sanırım karşıma düzgün bir erkek çıkmadığına göre bekar kalmayı tercih edeceğim, en azından bir süre.

Evet yine yalnızım evimde. Ama en azından “Özgürüm”. Hayatta beni en çok mutlu eden şeylerden birisinin “Özgürlük” olduğunu anladım. Ben “Özgürken” daha verimli, daha çekici, daha huzurlu ve daha eğlenceli olan bir kadınım. Aşıksam bağımlı, domestik oluyorum. Arkadaşlarımdan uzaklaşıyorum. Değilsem birisinin özlemi içerisinde oluyorum ama en azından huzurlu ve neşeli oluyorum.

Şair Maya Angelou’ya göre “Her kadın, kendini kaybetmeden aşık olmayı bilmeli”. Bunu başarabilen kadınlar başarılı ve mutlu kadınlardır.


Maya Angelou’nun İngilizceden tercüme etmeye çalıştığım muhteşem şiirini paylaşmak istiyorum:


Bir kadın,

Hiçbir zaman istemeyecek ve ihtiyacı olmayacak olsa da

Ayrı bir ev kiralamak için kendine ait yeterli paraya sahip olmalı.


Bir kadın,

İşvereni veya hayallerindeki erkek onunla bir saat içinde buluşmak istediği takdirde

Giyecek mükemmel bir giysiye sahip olmalı.


Bir kadın,

Arkasında bırakmaktan mutluluk duyacağı bir gençliğe sahip olmalı.


Bir kadın,

Yaşlılığında anlatmaktan heyecan duyacağı kadar

Nahoş anılara sahip olmalı.

Bir kadın,

Bir tornavida takımına, bir kablosuz matkaba ve bir siyah dantelli iç çamaşırına sahip olmalı.


Bir kadın,

Onu her zaman güldüren… ve onun ağlamasına izin veren birer arkadaşa sahip olmalı.


Bir kadın,

Daha önce aileden hiç kimseye ait olmamış kıymetli bir mobilyaya sahip olmalı.


Bir kadın,

Birbirinin aynı sekiz tabağa, ince saplı şarap bardaklarına ve misafirlerini onurlandıracak bir yemek tarifine sahip olmalı.


Bir kadın,

Kendi kaderini kontrol edebildiğini bilmeli.


Her kadın,

Kendini kaybetmeden aşık olmayı bilmeli.


Her kadın,

İşinden ayrılabilmeyi, bir sevgili ile yollarını ayrılmayı, ve arkadaşlığını bozmadan bir arkadaşıyla yüzleşmeyi bilmeli.


Her kadın,

Ne zaman daha çok çabalaması ve ne zaman BIRAKIP GİTMESİ gerektiğini bilmeli.


Her kadın,

Bacaklarının uzunluğunu, kalçalarının genişliğini veya ailesini değiştiremeyeceğini bilmeli.


Her kadın,

Çocukluğunun mükemmel geçmiş olmayabileceğini… ama artık sona erdiğini bilmeli.


Her kadın,

Aşk uğruna neleri ve daha fazlasını yapabileceğini ve yapmayacağını bilmeli.


Her kadın,

Hoşuna gitmese bile… nasıl yalnız yaşanacağını bilmeli.


Her kadın,

Kime güvenebileceğini,

Kime güvenemeyeceğini,

Ve niçin kişisel algılamaması gerektiğini bilmeli


Her kadın,

Ruhunu dinlendirmeye ihtiyacı olduğunda,

Nereye gideceğini bilmeli

İster en yakın arkadaşının mutfak masası,

İster sakin bir orman kulübesi.


Her kadın,

Bir gün… bir ay… bir yıl içerisinde neyi tamamlayabileceğini ve tamamlayamayacağını bilmeli.

 
Toplam blog
: 9
: 1458
Kayıt tarihi
: 23.02.09
 
 

15 yıllık çalışma hayatına kriz nedeniyle ara vermiş bir otomotiv profesyoneliyim. Siyaset Bilimi me..