Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '11

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Her pilicin eti yenmez.

Her pilicin eti yenmez.
 

Resim ne anlatıyor? Ne yumurtasına ne de etine... İnternetten alıntı. Esirler ve esaret, yardım et


Er oğlu pilicin yenir mi? Ya Şen mesut piliç?

Yumurtadan tencereye ulaşasıya dek kim bilir ne çileler çekti. Günyüzü gördü mü?

Solucanla köşe kapmaca oynadı mı? Bir kez olsun kanatlarını gerdi mi? Toprakta eşelendi mi?

Mübarek Ramazan ayındayız; hepimiz farklı bir davranış içindeyiz.

Yardımsever, sabırlı, mistik; bir başkayız.

Kendimizle baş başa kaldığımızda; kafamızda on bir ay boyunca sadık kaldığımız düşüncelerden sıyrılabiliyor muyuz?

Kendimize sevap kazandırmaktan gayrı; hangi renklere bürünüyor faaliyetlerimiz?

Ben başardım; düşünce deryama farklı yaratıkları da kattım.

Tek başıma değil; iki sokak ötedeki komşum sayesinde…

“ …Sen haklı çıktın komşum; büyütüp besliyon nasıl boğazından geççek dimiştin ya, geçivemedi. Yiyimedik Sülüman horozumu; kesmez olaydım. Boğazıma dizilivedi. Torunlar için yaptıydım. Bi lokma bilem datmadılar.

Gokuya ya bu horoz pis pis deyiverdiler.

Bahçe horozuma kimse el değdirmedi. Ben de sana getirdim. Senin gızlara verirsin; neydi adlarını unutuveriyom.

Nana’ya Horti’ye verirsin. Çöpe atmaya kıyamadım nimeti.”

“Zahmet etmişsin. Nano ve Orti de teşekkür ederler”

2004 Yılında bir gece vakti Samsun’dan Motosikletle Çorum’a dönüyoruz. Gündüz gözüyle yakınından geçtiğimiz tavuk çiftlikleri: Gecenin bir yarısında farklı bir görüntü sergiliyordu.

Kirli sarı titrek cılız ışıklı; kocaman sevimsiz bakımsız binalar: Etrafa sanki işkence ölüm kokusu yayıyorlardı.

Mahpushaneler; daracık hücreler, tüyleri dökülmüş yarı çıplak mahkûmlar…

Mutsuzluk hormonunun; korkunun mundar ettiği et; beyaz et.

Sarı yazın ılık havası kâr etmedi; iliklerime kadar ürpermiştim.

Kafamdan silmeye çalıştığım o gece; komşum sayesinde yeniden canlandı.

Ölüm ölüm bir ölüm; ha piliç ha insanoğlu; doğum ile son arasındaki bölüm; tüm canlı varlıkların en doğal hakkı; türüne uygun bir şekilde yaşamalı ve yaşatmalı.

Kılınan namaz, tutulan oruç Yüce tarafından kabul görür.

Bu ibadetler müminlerin hanesine artı olarak geçer.

Geçer inşallah.

Yetimler öksüzler dullar bir lokma ekmek bulamayanlar da unutulmamalı.

Tanrının yarattığı diğer varlıklar da…

Sütünü, yumurtasını, etini, hizmetini sunanlar ve sunmayanları da Allah yarattı.

İşkence etmeye hangi kulun hakkı var?

Onlar biz olmadan yaşamlarını sürdürebilirler.

Ya bizler onlarsız?

Hayırlı ramazanlar, hayırlı düşünceler.

4 Temmuz 2011 Perşembe

Alev Meisel/ İnternetli Köy

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..