Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

Her seçim bir şeyden vazgeçmek demektir, hiç seçim yapmazsan hiç vazgeçmezsin

Her seçim bir şeyden vazgeçmek demektir, hiç seçim yapmazsan hiç vazgeçmezsin
 

Ne çok zaman olmuş. İnsan kendini mutsuz hissettiğinde yazıyor sanırım. Yazmadım belki ama aklımdan yazdım aslında. İçimde onlarca ben var. Hepsi bişeyler söylüyor. Her gün yeni bir fikir geliyor aklıma. Ve her fikir için yeni bir engel demek. Çok fikir olunca çok engel oluyor. Karar veremediğim için tüm bu engeller bir anda yükleniyor omuzlarıma. Değiştim yazmışım en son. Değişimin geçici olmasından çok korkmuştum o zamanlar. O kadar zaman geçti, ama ben hala aynı düşünüyorum. Hala daha az önemsiyorum insanları. Bazen kırılma noktalarım oluyor tabi, ama bunlar istisna. Bir fanusun içinde yaşıyormuşum gerçekten. Okurken umursamaz olmak kolay ve eğlenceli. Okurkenki en büyük başlangıç ilgi alanını değiştirip farklı dersler seçmek, aşık olmak, aşk acısı çekmek, kendini sorgulayıp daha az ağlayacağına falan karar vermek oluyor sanırım. En azından benim için böyle. Mezun olmanın harika birşey olduğunu düşünmedim hiç bir zaman ama istediğin bir yerde olmanın bu kadar zorlayıcı bir şey olduğunu da tahmin etmemiştim. Üstelik çok birşey de beklemiyorum hayattan. Sevdiğim, okuduğum, emek harcadığım işi yapmak istiyorum. Çok ünlü, çok başarılı olmak gibi isteklerim yok. İyi para kazanmak zorunda da değilim. Sevdiğim işi, iyi yapsam yeter bana. Bu zamanın şartlarına göre çok oluyor sanırım bu. Bilmiyorum. Zaten hiç bir şey bilmiyorum. Yenilenen her şeyin içinde yabancı gibiyim. Sudan çıkmış, her şeye alık alık bakan bir balık gibiyim.

Aşık oldum. Hayatımda ilk kez aşık olmaktan korktum. Hiç anlayamazdım insanların neden "seni seviyorum" diyemeyişini. Bu cümleyi duyduğumda takılıp kalınca anladım. Konuşmayı unutmuş gibi. Söylesen sanki her şey berbat olacakmış gibi. Canın acıyacakmış gibi. Önceki yazılarımı okuyunca bu söylediklerim çok komik aslında. Çünkü yazdıklarıma göre son bir yıl içinde baya bi aşık olmuşum?! Şaka tabiki, olduğumu sanmışım. Belki de kabullenmek istemediğim üzüntülere bahaneler bulmuşum. Anlattığım acı gerçekti biliyorum, yaşadım. Ama nedeni uydurmaydı belki. Kabullenemediğim gerçek nedenlere bulduğum uydurma nedenler. Kabullenirsem güçsüz olacakmışım gibi hissetmişim sanırım. Zihnimin bana güzel bir oyunu. Güzel bir oyun çünkü gerçekleri kaldıramayabilirdim. Şimdi bakıyorum, evet belki hayatın çok içindeki sorunlar değildi, ama kendime göre çok şey oldu, çok canım acıdı. Delirebilirdim. - evet hala böyle düşünüyorum- Yazıları okumak beni mutlu etti. Güçlü olduğumu gördüm. Bütün kinimi, üzüntümü, acımı buraya kusmuşum. Ne varsa yazmışım. Tanıdığım insanlara anlatmaya cesaret edemediğim ne varsa. Bir bloğum daha var, herkesin neredeyse tüm arkadaşlarımın bildiği. Oraya bir cümle yazdıysam, buraya satırlar kusmuşum. Burası, kimsenin beni bilmediği ve kimsenin yazılarımı okumadığı yer, tam olarak içimden geçen herşey. Orası, süperegom. Ancak ve ancak kontrolden sonra içimi dökebildiklerim. Bir cümle. İşte bu yüzden çok iyi gelmiş burası bana.

Şimdi çok başka bir yerdeyim. Korktum belki en başında, çekindim ama o cümleyi söyledim. Her gün de defalarca söylüyorum. Ama daha bir kere bile hissemeden ya da söylemem gerektiğini düşündüğüm için söylemedim. Her defasında içimden gelerek söyledim sevdiğimi. İlk başlarda çok garipsedim, birini bu kadar çok sevebilmemi. Bu kadar bağlanabilmemi. Aşık olabilmemi. Onca zaman sora bile heyecanlanabilmeyi. Canımı acıtmadı mı? Acıttı tabiki. Çok çok hem de. Ama kim acıtmıyor ki? En azından telafi etmeyi biliyor. Ya da her canım acıdığında çıkardığım tırnaklarımın-huysuzluklarımın- acısına katlanabiliyor, çünkü beni seviyor. Ben üzüldükçe karşısındakini daha çok üzen biriyim. Bu gurur duyulacak bir şey değil. Sadece işleri daha da çok zorlaştırmaya yarıyor. Buna rağmen bişeylerin yolunda gittiğini görmek, hatta herşeyin güzel olduğunu, mutlu olduğumu görmek çok güzel. Artık çok da korkmuyorum büyünün bozulmasından, korkunca başına geliyor bence. Kendini gerçekleştiren kehanet gibi. İşte bu yüzden bıraktım kendimi ona. Bir gün yanılırsam, diye cümleler kurmuyorum artık. Sadece seviyorum, çok seviyorum hem de.

Bu dönemin başında bir seçim yaptım. Sevgilimle İstanbula gitmek yerine İzmir'de kalmayı seçtim, yüksek lisansım için. Gidersem sanki onun için gitmiş gibi hissedecektim. Kendimi zayıf hissedecek ve savrulduğumu düşünecektim. Kalsaydım neler olcaktı acaba diye düşünecektim. Yıllardır yaşadığım şehri, düzensizliğimin düzenini değiştirecektim. Belki de en önemlisi onun için bir fedakarlık yapmış olacaktım. Bu yüzden kaldım. Çünkü fedakarlık yapmak demek emek harcamak demek. Ne kadar emek harcarsan, hayal kırıklığın, üzüntün de o kadar büyük oluyor diye düşünüyorum. Sanırım bu yüzden korktum. Şimdi yanlış bir karar verdiğimi farkediyorum. Kariyerim için gitmem gerekirken kendimle olan savaşım yüzünden kaldım. Beni hedefime götürmeyecek bir işte çalışıp, tam olarak kararını veremediğim bir yüksek lisansta kaldım. İlk başlarda çok zordu, işimde acemiydim, yüksekte tam bir çaylak, hiç bir yerde hiç bir şey bilmiyordum. Üstelik bu kadar çok sevmişken ayrı kalmıştım. Uzak ilişki olayında tam bir başarısızlık örneği olduğum kesindi. Ya bu  bu sefer de yapamazsam diye beynimi yiyip duruyordum. Sonra anladım ki, bu diğerleriyle kıyaslanıp kararına varılacak bir şey değil. Bu bambaşka bir duygu. Bu o kadar büyük bir bağ ki, aslında hiç kopmayacağını hissediyorum, biliyorum. Öyle de oldu. Hala aynı derecede özlüyorum belki ama artık daha iyi tahammül edebiliyorum. Hala her gidişinde kendimi berbat hissetsem de, artık amaçsızca ağlamak yerine bir film izlemeyi ya da ders çalışmayı tercih edebiliyorum.

Biraz biraz işe ve okula uyum sağlamaya başadım. Ama işe uyum sağlamam gereksiz olmuş, çünkü iki güne işi bırakıyorum. Benim yerime tam zamanlı bir psikolog lazımmış. Bir bilseniz, duyduğumda nası yıkıldım, nasıl ortalığı ayağa kaldırdım. Annem ben ağlarken, kızım niye ağlıyorsun, zaten sen de bu ay işi bırakacağını söylemeyecek miydin dedi. Belki de ailemin nazlı kızı olduğumu görmek istedim, bilemiyorum. Hem çok emek harcadım, çok yoruldum herşeyi aynı anda yürüteceğim diye. Hem tam olarak emin olmadığım şeylere deli gibi emek verdim, hem de karşılığını göremedim. Böyle olunca tabi sonuç yıkım oluyor. Ama bir yandan da çok iyi oldu. Durumumu daha net görmeme vesile oldu. En azından artık bir karar aldım. Ne yapmak istediğimi biliyorum. Sanırım bu şehirden alacağımı aldım. Ben gidiyorum. Yeni bir başlangıç gözümü çok korkutuyor. Bişeylerden vazgeçmek benim için çok zor. Ama bu kez şansımı deneyeceğim. Yolum açık olsun. Sevgilerimle.

 

 

 

 
Kayıt tarihi
: 06.06.10
 
 

..