Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '11

 
Kategori
Siyaset
 

Her şerde bir hayır…

Her şerde bir hayır…
 

Sorumluluk TBMM'de...


Bu deyimi genellikle “her şeyde bir hayır vardır” şeklinde kullanıyoruz. Bana göre doğrusu “her şerde (kötülükte, fenalıkta) bir hayır vardır” biçiminde olmalı. Çünkü “şer” kelimesi kullanılırsa anlam daha kuvvetli oluyor. Nitekim İbrahim Hakkı Hazretleri meşhur “Tevfizname” sine “Hak şerleri hayreyler” diye başlıyor. 

Peki, hakikaten her şerde bir hayır var mıdır? 

Öyle gözüküyor… Sanki her şerrin içine bir hayır gizlenmiş gibi. Tabii bu gizli hayrı bulmak bazen seneler, hatta asırlar alabiliyor. 

x x x 

HER ŞEY KANUNA UYGUN 

Bilgi ne güzel şey! 

İnsan bilgiyle aydınlanıyor ve kafasındaki soru işaretlerine cevap bulabiliyor. Bizi aydınlatanlara, karanlıklara ışık tutanlara şükran duyuyorum. 

Son zamanlardaki soruşturmalarda, davalarda önemli usul hataları yapıldığı, hâkim ve savcıların kanunsuzluklar yaptığı sıkça dile getirildi. 

Hepsi değilse de çok fazla şikâyet edilen iki husus yeni açıklığa kavuştu… 

Bunlardan birincisi; telefon dinlemelerinin kanunsuz şekilde uzatıldığı şikâyetiydi. Telefon dinlemelerinin, bir kişi için en fazla 6 (altı) ayla sınırlı olabileceği, 2-3 seneyi bulan dilemelerin hukuksuz olduğu ileri sürülüyordu. 

Hâlbuki gerçek öyle değilmiş. Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu’nun Habertürk ekranlarındaki açıklamasına göre; “örgüt” davalarında, kanun, hâkim ve savcılara telefon dinlemelerini “sınırsız olarak uzatma” yetkisi veriyormuş. 

Ha, demek ki burada bir yasayı çiğneme söz konusu değil… Hâkim ve savcılar yasaların kendilerine verdiği yetkiyi kullanıyorlar. Burada hürriyetlere, demokrasiye aykırı bir durum varsa, o kanunu uygulayanların değil, kanun koyucunun, yani TBMM’nin mesuliyeti içindedir! 

İkinci en büyük şikâyet; “şüpheli”lerin pek çoğunun “suçlarını bilmeden” tutuklandıkları biçimindeydi… Bu akıl almaz uygulama da meğer tamamıyla kanuna uygunmuş… Çünkü Hürriyet yazarı Sedat Ergin’in, NTV ekranlarında açıkladığına göre; yine “örgüt” davalarında, “gizliliğin korunması” maksadıyla, kişinin niçin suçlandığı, neden tutuklandığı “kendisine” söylenmeyebilirmiş. 

Görüldüğü gibi; hukuku tatbik edenlerin bir “kabahati” yok! Kanun onlara bu yetkiyi vermiş. 

Bu kanunlar 2004 ve 2006 yıllarında şimdiki halini almış. Söz konusu değişikliklerin vahim sonuçları olabileceği o günlerde öngörülememiş… Çünkü görülebilseydi kamuoyu ayağa kaldırılır, medyada yoğun tartışmalar yaşanırdı. Böyle bir itiraz, bir tartışma hiç hatırlamıyoruz. 

5–7 sene evvel yapılan anti demokratik, hürriyetleri kısıtlayan bu değişikliklerin bir gün herkesi vurabileceğini kimse hesap edememiş… 

O günlerde, bu kısıtlamalardan sadece PKK, THKPC, Hizbullah gibi uçtaki örgütlerin etkileneceği düşünülmüş olsa gerek! 

Hâlbuki çıkan kanunlar teröristlerle alakalı da olsa herkesin “asgarî insan hakkı” daima göz önünde tutulmalı, savunulmalıdır. 

Şimdi, evrensel hukuk ölçülerine uymayan bu maddeler ünlülere, “masumlara” dokununca ve herkesi etkileme ihtimali ortaya çıkınca “yandım Allah” diye bağırıyoruz. 

İşte, “Şer”rin içindeki “hayır” bu olmalı! Çünkü mevzubahis maddeler ünlülerin canını yakmasa ne ülkenin gündemine gelir, ne de vatandaşlar böyle tuhaf kanunların varlığından haberdar olur! 

Artık sakıncalarını herkes gördüğüne göre; inşallah o acayip maddeler “insan hakları”na uygun bir biçime getirilir ve daha fazla insanın mağdur edilmesi önlenmiş olur! 

Biz de bir kere daha “her şerde vardır bir hayır” deriz! 

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..