Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '08

 
Kategori
Sinema
 

Her Şey Aydınlandı

Her Şey Aydınlandı
 

Bilgisayarın sinema sektörüne girmesiyle birlikte insanı insan yapan duygular daha az yer almaya başladı filmlerde. Vizyona giren filmler büyük paralar harcanan bilgisayar destekli bilimkurgu, romantik komedi veya korku filmleri olmakta. Vizyona giremeyen bağımsız veya güzel bir konusu olmasına rağmen gösterişli olmayan filmleri tesadüfen izleyebiliyoruz.

Her Şey Aydınlandı böyle filmlerin birisi. Filmde bilgisayar sahneleri hiç yok. Yüzde yüz tüm sahneler doğal ve duygu yüklü.

Jonathan yazardır aynı zamanda hobi olarak koleksiyonculuk yapmaktadır. Para veya pul koleksiyonu değil “anı koleksiyonu” yapmaktadır. İnsanların özel eşyalarını biriktirmektedir. Takma diş, fotoğraf, çekirge, kolye bunların bazılarıdır. Babaannesi hasta yatağında Jonathan’a dedesi Safran’dan kalan bir fotoğrafı koleksiyonuna eklemesini ister. Fotoğrafta Safran’ı 2. Dünya Savaşı’nda Almanların elinden kurtulmasını sağlayan Ukraynalı bir kadın vardır. Jonathan bu fotoğraftaki kadını bulmak için Ukrayna’nın Odessa kentine gider.

Dede Alex, oğul Alex ve torun Alex, diğer torun İgor ve anneleriyle birlikte yaşayan ilginç bir Ukrayna ailesidir. Ailenin köpeği Sammy Davis delidir. Bu ailenin geçim kaynağı ise eskiden Ukrayna’dan göç eden Yahudilerin geride bıraktıkları akrabalarını görmek için geldiklerinde onlara rehberlik etmektir. Dede Alex bu işten para kazanmasına rağmen Yahudileri hiç sevmemektedir. Gelenleri doğruca mezarlığa götürüp geri getirdiği ve bu işin gelirinden memnun olduğu için yapmaktadır. Torun Alex, Amerikan özentisidir.

Jonathan Odessa’ya indiğinde karşısında dede ve torun Alex ile deli köpek Sammy Davis’i bulur.

Dörtlü arasında komik bir ilişki başlar. Alexlerin işi bu sefer çok zordur. Çünkü Jonathan’ın gitmek istediği adres olan Trachimbrod’u gösteren ne bir harita ne bir tabela ne de bilen bir insan vardır. Zaman geçtikçe dörtlünün arasında sinirler gerilmeye başlar.

Film vurucu bir sonla bitiyor, müzikleri ise çok sıcak.

Daha önce bilgisayarlı filmlerde gördüğümüz Yüzüklerin Efendisi’nin Frudo’su, Elijah Wood, Jonathan rolünde kendini fazla zorlamadan güzel bir oyunculuk çıkarmış.

Yönetmenlik koltuğunda ise karakter rollerinde oynayan ve ilk defa bir filmi yöneten Liev Schreiber (Kolera Günlerinde Aşk, Duvak) oturmuş. Filmin altından rahatlıkla kalkmış.

Her filmde mutlaka bir güzellik vardır. Bu filmden unutamadığım sözler ise:

—Bu Baruch, kütüphanenin önünde. Bütün gün orada otururdu. Köydeki herkesten çok kitap alırdı. Ama okuma bilmiyordu. Kitaplar hakkında düşünmeyi sevdiğini söylerdi. Okumadan onlar hakkında düşünmeyi. Hep kolunun altında bir kitapla gezerdi. “Anlamsız!” derdi annem. Onun çıldırmış olduğunu söylüyorlardı.

Çok film seyreden biri olarak artık vurdulu-kırdılı bilgisayar filmleri çoğaldı. Bence sadece içinde insan olan filmler daha fazla izlenmeli. Zaten her bilimkurgu yönetmeninin rüyası mutlaka bir tane de olsa duygusal bir film çevirmektir.

Küçük detayları seven sinema hayranları için filmin sonunda yol boyunca karşılaşılan ilginç insanların havalimanında farklı rollerde karşımıza çıkması çok içten ve hoş bir sahneydi.

Özetle Her Şey Anlaşıldı (2005) seyrederken sıkılmayacağınız bazen gülüp bazen hüzünleneceğiniz ama mutlaka seveceğiniz bir film.

 
Toplam blog
: 150
: 2951
Kayıt tarihi
: 14.01.07
 
 

1975 Aydın doğumluğum, bir Ege sevdalısıyım. Dostluğa, arkadaşlığa önem veririm...