- Kategori
- Ev / Bahçe
Her şey erik tadında
bahçemde..
Az önce, bir şiir sitesinin panosunda arkadaşla yazışıyorduk.. Dedi ki, nerelerdesin?
Dedim, sırf kokuları için bahçeye domates, salatalık, biber dikmekle meşguldüm ve ardından da bunları yazdım..
Malatya kayısısı dediler aldım..
Bursa şeftalisi dediler inandım..
Al abla al.. Ereğli çileği bunlar..!
Yedim, tatları erikti, kandırıldım.
Ne kokusu var, ne tadı meyvelerin
Bir renkleri var adını bileceğim.
Kavun karpuz bile değil mevsimlerin..
Yok, uzaktan koklayıp ’’ şu’’ diyeceğim.
Ne pazardan aldığım, ne manavdan aldığım meyvelerin birbirinden farkı var; pazardaki de, manavdaki de aynı..
Erik tadında.. Hatta o bile değil, saman gibi derler ya, işte öyle o tatta..
Hasret kaldım çocukluğumdaki tatlara.. Komşu bahçelerindeki meyve taşlamalarına..
Hem şeftali, kayısı, üzüm, kavun, karpuz bizim memleketin ürünleri değil ki, mecburen onları manavdan, pazardan alacağım..
Alıyorum da hepsi aynı olunca, ne yarıyor ki..!
Her şey seralarda hormonlu, kısır tohumlarla yetiştirilir oldu..
Tarlada olsalar ne yazar; bu seferde suni gübreyle büyütülür oldu..
O yüzden bahçeme diktiğim her bir fidenin gözünün içine bakıyorum; büyüsünler diye. Tohumu, fidesi benden.. Gübresi de komşunun ineğinden ;))
Yeme vakti geldiğinde dalından, nasıl zevkle koparıyorum onları bir bilseniz.. Ancak anlıyorum o zaman ne yediğimi..
Her şeyin onda kaldığı gibi, tatlarında çocukluğumda kalması çok acı..
(Çevre haftasının gündemde olduğu bugünlerde içimi biraz dökmüş oldum ..)