Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '10

 
Kategori
Siyaset
 

Her şey güllük gülistanlık

Ergenekon duruşmasında feryatların duyulmadığı bir ortam yok mu?
Gazeteciler, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay “Komutanlara darbe yapmaları emrini biz mi verdik, asıl sorumlular neden dışarıda ve biz neden hâlâ içerideyiz” diyorlar... 

Erbakan’a milletin gözünün içine baka baka farklı bir adalet uygulanmadı mı?
Neden Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’a böyle özel uygulama yapılmıyor. Hakkında kesinleşmiş ceza varken özel bir yasa çıkıncaya kadar hapis cezası ertelenen, tatil evinde misafir kalan, raporlarla hukuku pekiştirilen Necmettin Erbakan hoş görüsü başkaları için neden yok? 


Medya’ya bakarak anlayamazsınız! Yandaş medya herşeyin güllük gülistanlık bir manzara tarif ediyor! Evde ekmek yok diye intihar edenler nedense haber bültenlerinde yer almıyor, alamıyor. Atatürk posterlerinin çöpe atıldığı bir ortamda. Referandum yaklaştıkça tartışmalar da alevlenmeye başladı. Evet ve Hayır propagandaları birbirini takip ediyor. Kimin neye oy vereceğini bilmediği bir ortamda. Ve biliyor ki tartışma Anayasa tartışmasından çıktı, kördüğüm oldu! Ülkenin yarısı bayram günü üzülecek veya anlamsız sevinecek... Ama aslında tamamı bu referandumla bir kere daha düşmanlığı bileyecek! 


Toptan kaybetmiş olacağız. Sevgimizi, güvenimizi! Dost sandıklarımızın hançeri sırtımızda olmayacak mı?

Bu referandum bize hiçbir katkıda bulunmayacaktır. Çok sevdigim bir hikayeyi anlatarak konuya şimdilik nokta koyalım. 

Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış. Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış: 

"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım." Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz''ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış. 

Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk''u istemişler:"Gördünüz mü ne kadar barışseveriz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. 

Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. 

Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş. Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. 

Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahaleye ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş.Boz Öküz, Benekli Öküz''ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "Biz" demiş, "Sarı Öküz''ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı." Kaba ama hoş bir hikâye değil mi? Ders çıkarılacak bu hikâyeye yorum yazmak siz değerli okuyucularıma karşı haksızlık yapmak demektir. Onun yerine yazının başlığında sıralayamadığım, bu hikâyeyi duymamış (!) olabileceklerini düşündüğüm bazı kesimleri yazalım! Eczacılar, Öğretmenler, Memurlar, Çiftçiler, Köylüler, Emekliler, İşçiler, Sendikalar, Sanayiciler, Sivil Toplum Kuruluşları, Esnaflar, Öğrenciler, Gazeteciler, Üniversite Hocaları, Gençler, İşsizler…Devamını sizler getirin. Ben yandaş malum basından en son çıkan Darbe masalları, Ergenekon Efsaneleri, Gazze ağıtları biraz da Davos Zaferi Kahramanlık şiirleri dinlemekten sıkıldım. Ben en iyisi uyumaya gidiyorum! 

 

 
Toplam blog
: 2
: 2255
Kayıt tarihi
: 17.10.10
 
 

İstanbul Ses Gazetesi imtiyaz sahibi..