Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Her şey sende gizli

Her şey sende gizli
 

Ne kadar gizli bir dünyada yaşıyoruz değil mi ? Her şey o kadar gizli ki. Her şeyin üzeri o kadar örtülmüş ki. Mutluluklar gizli, sevgiler, yalanlar, söylenmeyenler, söylenip anlaşılmayanlar, her şey çok gizli.

Her şeyin üzerinde bir kabuk. Her şey bir kabuğun altına mahkum edilmiş, gizlenmek uğruna. Yuva kabuğu en sert olanı. Çetin ceviz mübarek. Aman kabuk kırılmasın. İçindeki kurtlanmış meyve ortaya çıkmasın. Bırakın, öylece, gizlice kalsın. Sonra… Sonra nasıl olsa dışı da çürüyecek bir gün. O zaman bakarız çaresine. Dışının çürümesi içini iyileştirmeyecek ki. İçi tamamen bitmeden dışı çürümeyecek ki.

Aslında kabuğun içi de kabuk kabuktur. Kabuğun birini geçersin diğeri karşına dikilir hemen. Dış kabuğu cevizin, bellidir, serttir. İçindeki diğer kabuk, tüm yumuşak görüntüsüne karşın acıdır. Aynen bunun gibi, her adımda başka bir kabuk engellemeye çalışır yaşamda insanı. Sen üzerindeki kabuklardan sıyrılmaya çalıştıkça, itirazlar yükselir her yandan. Aman ha, derler. Aman ha böyle yapma. Çıkma kabuğunun içinden. Kabukta kalman senin için değilse bile bizim için çok önemli. Bunu yaparsan bizim için iyi olmaz.

Ya benim için iyi olan hangisi? Benim için iyi olanı da siz mi düşüneceksiniz? Siz bunu da düşünecekseniz benim yerime, ben kendimle ilgili neleri düşüneceğim. Hep böyle çapraz bir düşünme halinde yaşayacağız desem bu da değil olan biten. Hani ben sizi düşünürken siz de beni düşünüyor olsanız tamam, eyvallah. Karşılıklı düşünmüş olacağız birbirimizi. Ama herkes kendini düşünecek ve ben de yine herkesi düşüneceğim. Ne güzel bir durum bu değil mi? Evet çok güzel. Niye güzel olmasın ki?

Evet, dünya gizlerle dolu. En açıkta görünenler bile o kadar gizli ki. En açıkta görünen yüzlerin arkasında o kadar çok şey gizli ki. Gülümseyen bir yüzün arkasındakiler nasıl bu kadar başka oluyor diye düşündürüyor, ardındakiler fark edildiğinde. En açık söylenen sözler, gizli niyetler taşıyan sözler kadar anlaşılmıyor bazen. Oysa o kadar açık söylenmiştir ki, nasıl anlaşılmaz şaşırır kalır insan.

Mutluluk da gizli yaşanmak zorunda, mutsuzluk da. Mutluyum diyebileceğin durumlar gizli kalmalı, hele mutsuz olduğunu söylemekse yapılacak olan, aman ha, hiç kimse duymamalı. Gizli gizli mutsuz olmalısın, aynen gizli gizli mutlu olduğun gibi. Yok ben sıkıldım bu gizlilikten dersen, yandığının resmidir. Küllerini savurmak için bekleşenler hareketleniverir birden. Salyalar akıttıkları ağızlarıyla bir parça da onlar koparmak için saldırırlar bu aleniyete. Yok etmedikleri bu durum onlar için çok büyük bir tehlikedir çünkü.

Sen ha, sen nasıl yaparsın bunu, nasıl olur da ortaya koyuverirsin her şeyi tüm çıplaklığıyla. Neye yaradı bizim yıllardır semirttiğimiz kabuklar. Sert kabuklar, acı kabuklar neye yaradı ha şimdi. Sen çıkıp da ben böyle istiyorum diyorsun her şeye itiraz edip. Olacak iş mi şimdi bu senin yaptığın.

Neler vardır sığındıkları neler? Ayıp vardır, günah vardır sığınılan. Boyuna posuna bakmak gerekir sonra. Hatta yaşına başına bakmalıdır, aklından bir şeyler geçiren. Çizilen sınırların üzerinde gezinebilir en fazla insan.

Bekçi köpeklerini uzun bir demire, ucunda bir halka olan zincirle bağlarlar ya hani. Zavallı köpek çok yol kat ettiğini sanarak demirin toprağa çakılı olduğu iki uç arasında gidip gelir durmadan. İnsanlardan da beklenen bu değil mi tam olarak. Üzerinde dolaşacağı güzergah belirlenmiştir ve o hattın dışına çıkması zincirlerinin kırıldığı anlamına gelir. Tehlikelidir bu durum diğerleri için. Olmamalıdır hiçbir zaman.

Gizli gizli mutluluk oyunları oynanır, akşamları penceresinden soluk ışıkların sızdığı evlerde. Bacasından gri bir duman tüter ve sıcak görünür içerisi. İdeale yakın bir görüntüdür dışarıya yansıyan. Biraz daha yakından bakınca, şöyle pencereden içeriyi görmeye çalışınca yolunda görünen bu durumda bir terslik göze çarpar. Gizli bir hoşnutsuzluk hakimken her şey yolunda oyunları vardır yaşanan. Aslında herkes bir şekilde sıkılmaktadır ama evin içindekiler bile bunu birbirinden gizler çoğu zaman.

Böyle de yaşansa her şey yan dairedeki bir farklı ses hemen bastırılmalıdır. Bulaşıcı olmasından korkulur, bir yangın gibi her yana sirayet etmesi başa büyük iş açar. Olur mu öyle ulu orta ben bunu istemiyorum demek. Biz de memnun değiliz ama bak biz böyle diyor muyuz. Gizle yaşadıklarını, yine yaşa. Ama gizlemeyeceksen yaşama hakkın yok.

İçinde fırtınalar kopsa da, başın da dönse mutluluktan, sesini çıkarmayacaksın. Gizleyeceksin yaşadıklarını. Gizleyeceksin ki, kumdan kaleler yıkılmasın. Açıklanırsa, gizli olmaktan çıkarsa, kumdan kaleleri yıkılır insanların ve sen günah keçisi olursun. Oysa ilk yağmur alıp götürecektir hepsini. Bilmezler ki bunu. Yıllar sonra baktıklarında yaşadıkları başka hayatların enkazı, yıkılmış kumdan kaleleri olacak gözlerinin önünden geçecek. Düşünmezler ki bunu.

 
Toplam blog
: 88
: 912
Kayıt tarihi
: 26.07.06
 
 

1969 yılında Tarsus'ta doğdum. İktisat Fakültesi ve Su Ürünleri Fakültesi mezunuyum. Amatör olara..