Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '11

 
Kategori
Kitap
 

Her şey su ile başladı

Yazarı: Helen Keller

 

Helen Keller 1880-1968 yılları arasında yaşamış Amerikalı bir pedagogdur. Keller’in anlattığı ve John A. Macy’nin kaleme aldığı bu eser, Keller’in üniversite yıllarına kadar olan hayatını anlatmaktadır.

Helen Keller 27 Haziran 1880’de Kuzey Alabama’nın küçük bir kasabası olan Tuscumbi’da doğar. Babası Arthur H. Keller adlı bir yüzbaşıdır. Annesinin adı Kate Adams, kendisinden küçük kız kardeşinin adı da Mildred’dir.

Keller, küçüklüğünden beri gayretli ve şahsiyetli birisidir. Küçüklüğünde başkalarının yaptıklarını taklit eder ve altı aylıkken “n’assın”, “çay, çay, çay” ve “su” demeyi öğrenir. Bir yaşına bastığı gün ise yürümeyi öğrenir. Ancak Keller’in hayatı on dokuz aylıkken, bir anda geçirdiği hastalık yüzünden değişir. Şubat ayında gelen bu ateşli hastalık ondan kulaklarını ve gözlerini almıştır. Hastalığını karında ve beyinde ciddi tıkanıklık olarak adlandırırlar ve doktorlar Keller’in o an için öleceği teşhisinde bulunurlar. Aniden gelen bu ateş Keller’den esrarengiz bir şekilde geri gider. Doktorlar ve ailesi bu duruma çok sevinir. Ancak Keller, artık ne görebilmekte ne de duyup konuşabilmektedir.

Helen Keller geçirdiği bu hastalıktan sonra dünyayı artık karanlık yaşamaya başlar. Bu durum onun için oldukça zor bir durum olmuştur. Bu yüzden zaman zaman sinir krizleri yaşamaya başlar. Keller buna rağmen hastalığının ilk aylarından sonra etrafında olup bitenleri anlamaya, kavramaya başlar. Bir süre sonra da etrafındakilerle ilişki kurması gerektiğini düşünür ve kaba ve ham hareketler yapmaya başlar. Mesela kafasını birkaç kere sallamak “hayır”, bir kere sallamak “evet”, çekmek “gel”, itmek “git”, demek anlamına gelir.

Beş yaşında da Helen yıkanan çamaşırları katlamayı, kendininkileri ayırmayı ve yerine yerleştirmeyi öğrenir. Ailesinden kişilerin dışarı gideceklerini giyindikleri elbiselerden anlar ve onlara kendisinin de gidebilmesi için yalvarmayı öğrenir. Misafir geldiğinde ona göre giyinmeyi ve misafirlere giderken el sallamayı öğrenir.

Keller altı yaşına geldiğinde artık kendisini ifade etme arzusu artar, ancak bunu yapamaz. Bu yüzden de sık sık sinir krizlerine girer. O kadar ki bu nöbetler artık saat başı olmaya başlar. Bu duruma ailesi çok üzülür. Daha fazla dayanamayıp bir arayışa girerler ve Baltimore’a bir göz doktoruna giderler. Ancak Doktor Chisholm bir şey yapamaz. Fakat Chisholm Keller ailesine Helen’in eğitim görebileceğini söyler ve Whashinton’da Doktor Alexander Graham Bell’e gidip ondan kör ve sağır okulları ile öğretmenler hakkında bilgi edinebileceklerini söyler. Bay Keller Alexander Graham Bell’i bulur ve ona durumu anlatır. O da Boston’daki Perkins Enstitüsü müdürü Bay Anagnos’a yazmasını ve Helen’in eğitimi için bir öğretmeni olup olmadığını sorması tavsiyesinde bulunur. Bay Keller hemen mektubu yazar ve birkaç hafta sonra Bay Anagnos’tan olumlu cevap gelir.

1887 Martının üçüncü günü, Helen’in kendi ifadesi ile “hayatının en önemli günü”dür. Çünkü o gün öğretmeni Anne Mansfield Sullivan gelmiştir. Bayan Sullivan Helen’e geldiği günün ertesi bir bebek verir. Helen bebekle oynadıktan sonra Bayan Sullivan Helen’in avucunun içine heceleyerek B-E-B-E-K yazar. Helen onu anlayamaz. Ancak yaptıklarını aynı şekilde taklit eder. Bu şekilde bir hafta boyunca “iğne, şapka, bardak, otur, kalk, yürü” gibi kelimeleri taklit ederek yazmayı öğrenir. Ancak bunlar Helen için bir anlam ifade etmez. Bu onun için bir taklittir ve oyundan başka da bir şey değildir. Bu böyle haftalarca devam eder.

Bir gün Bayan Sullivan Helen’i bahçeye çıkarır. Onu bahçedeki kuyunun yanına getirir. Helen’in bir elini alır ve soğuk suyun altına tutar. Diğer elinin avucuna da önce yavaşça, sonra da hızlıca “SU” yazar. Helen henüz on dokuz aylıkken sağlığında söyleyebildiği bu sözcük birden onun bilincinde bir şeyler uyandırır ve sisler arasından bu kelimeyi çıkartır ve birden konuşmanın tüm gizemini kavrar. Helen artık her şeyin bir ismi olduğunu ve her ismin de yeni bir düşünceyi birlikte getirdiğinin farkına varır. Bu sözcük onun bütün hayatını değiştirir ve yaşayan sözcük ruhunu uyandırır. Artık Helen öğretmeni sayesinde çoğu şeyi öğrenmeye başlar ve eğitimine devam eder.

Helen sözcükleri öğrendikten sonra da kabartma yazı sayesinde okumayı öğrenir. Bütün bunları öğretmeni Anne Sullivan sayesinde yapar. Bu yüzden Helen öğretmeni Bayan Sullivan’ı çok çok sever ve onu kendisinden asla ayrı görmez. Bayan Sullivan da Helen’i çok sever. Onu hiç yalnız bırakmaz. Eğitim-öğretim sürecinde bile daima Helen’in yanında olur. Ona karşı daima sıcak ve şefkatli davranır. Zor zamanlarında Helen’in hep yanında olur. Sinir krizleri geçirdiğinde onu şefkatle kucağına alır ve sabırla sakinleştirir. Bu sebeple Bayan Sullivan, Helen için bir başlangıç ve hayata tutunma sebebidir.

Helen’in hayatındaki ikinci büyük olay 1888 Mayısında Boston’u ziyaret edişidir. Çünkü orada Perkins Enstitüsü’nde kendisi gibi kör ve sağır arkadaşları vardır. Orada geçirdiği günün sonunda “Kendimi bütünüyle evimde hissetmiştim ve günler geçtikçe bir mutluluktan diğerine geçmiştim. Boston’un dünyanın başlangıcı ve sonu olduğuna inanıyordum. Kimse beni başka yerin varlığına inandıramazdı.” sözlerini söylemesi, Helen’in orayı çok sevdiğini göstermektedir.

1890 yılının ilkbaharında Helen konuşmayı öğrenmeye başlar. Yani anlaşılabilir sesler çıkartmaya başlar. Lamson adlı Bayan, Helen’e konuşmayı öğretir. Bayan Lamson ses çıkardığı zaman Helen’in elini dudaklarına dokundurtur ve elini yüzünde gezdirerek yüzünün aldığı şekli Helen’e gösterir. Her yaptığını Helen’e tekrarlatır ve bu sayede ona ilk aşamada altı ses, sonra onbir ses öğretir ve Helen ilk cümlesini telaffuz eder. “It is warm.” (Hava sıcak). Bayan Lamson sayesinde kırık dökük hecelerle Helen konuşmaya başlar ve bu onun için artık yeni bir güç kaynağı olur.

1892 yıllarında yani henüz 11-12 yaşlarında Helen hikayeler yazmaya başlar ve dikkatleri üzerine çeker. 1893 yıllarında da La Fontaine’den okuyabilecek kadar Fransızca öğrenir. Daha sonra da Bay Irons’dan Latinceyi öğrenir.

1894 yılı yazında Amerikan Sağırları Konuşmaya Teşvik Etme Kurumu’nun Chautaugua’da düzenlediği toplantıya katılır ve bu toplantı sırasında New York’taki Wright-Humason Sağırlar Okulu’na gitmesi kararlaştırılır. Burada iki yıl boyunca matematik, coğrafya, Fransızca ve Almancam öğrenir. Ayrıca dudak okuma ve konuşma dersleri de alır. Bu okulun sonlarına doğru 1896 yılının Ekim ayında Radcliffe’e hazırlanmak üzere Cambrig’de Kız Okulu’a başlar. Bayan Sullivan da Helen ile birlikte gider ve ona tercümanlık yapar. İlk yıl İngiliz Edebiyatı, İngiliz Tarihi, Almanca, Latince, kompozisyon dersleri alır.

Bu sırada Noel’de annesi ve kız kardeşi Mildred Helen’in yanına gelir. Mildred’in de bu okulda eğitim görmesine karar verilir. Altı ay Mildred Helen ile birlikte bu okulda okur. Helen Haziran yirmi dokuzdan Temmuz üçe kadar Radaliffe sınavlarına girer. Sınavların hepsinden geçer ve Almanca ve İngilizceden “takdirname” alır. Okuldaki ikinci yıl fizik, cebir, geometri, astronomi, Yunanca ve Latince dersleri alır. Ancak o yıl okul müdürleri bay Gilman Helen’in çok çalıştığını ve derslerinin azaltılması gerektiğini düşünerek Helen’in okulunun beş yılda bitmesi gerektiğini düşünür ve okulunun uzaması kararını alır. Bunun üzerine annesi Bayan Keller Helen’i ve kardeşini okuldan alır.

Helen 1898’in ekim ayında Boston’a döner ve Bay Keith tarafından özel ders alır. Böylece Helen’in üniversiteye hazırlık eğitimi kesintiye uğramadan devam eder.

Helen 29 ve 30 Haziran’da Radcliffe Koleji’ndeki final sınavlarını verir ve üniversiteye giriş sınavı sona erer. Helen artık istediği zaman üniversiteye gidebilme imkanına sahip olur. Ancak Helen’in üniversiteye başlamadan önce bir yıl daha Bay Keith ile çalışması kararı alınır. Böylece Helen üniversiteye 1900 yılının son baharında başlar.

İlk yılında Helen Fransızca, Almanca, Tarih, Kompozisyon ve İngiliz Edebiyatı dersleri alır. İkinci yılında İngilizce, Kompozisyon, İncil’in İngiliz Edebiyatı’ndaki yeri, Amerika ve Avrupa’daki devletler, Horace’in şiirlerini ve Latin Komedilerini okur. Helen göremediği için yazılarını daktilo sayesinde yazar. Girdiği sınavlarda bu daktilo ona çok yardımcı olur. Ancak bu daktilo analitik dersinde geometrik şekillerde Helen’e pek yardımcı olmaz ve Helen bu derslerde biraz sıkıntı çeker.

Üniversite yıllarında Helen büyük hayal kırıklıkları yaşar. Çünkü Helen üniversiteye gitmeden önce güzel hayaller kurar. Ama üniversiteye gittiğinde oranın hayal ettiği gibi bir yer olmadığını anlar. Ama buna rağmen Helen yılmaz ve okulunda başarılı olur.

Helen okumayı ve tarihi çok sever. Çeşitli kitaplar okur ve yazar. Hayatı boyunca çeşitli arkadaşlar edinir ve bunlar arasında hiç görmediği ancak mektuplaştığı arkadaşları da olur. Zaman zaman bu arkadaşlarını ziyarete gider ve ufak çaplı geziler yapar. Eğlenmekten zevk alan bir kişiliktir.

Küçüklüğünden beri yüzmeyi, kanoya binmeyi, yelken yapmayı ve kürek çekmeyi sever. Bu hayat dolu kişi ömrü hayatında daima yardımsever olmuştur ve kendisi gibi kör ve sağırlara elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışır. Hayatını onlara adar. Helen Keller, yaşamı parmak uçlarıyla keşfeden bir kişiliktir.

O gözü gören ve kulağı duyan kişilerden daha fazla gören ve daha fazla duyan, çok zeki birisidir.

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..