Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

23 Ağustos '13

 
Kategori
Siyaset
 

Her şey yasalara bağlı olsaydı.... (Ninemin bıyığı olsa dedem olurdu...)

Başbakan diyor ya her şeyi sandık belirler. Demokrasinin kuralı buymuş ve “Demokrasi sandık”  değildir diyene de çattıkça çatıyor sanki “demokrasiye” özellikle de demokrasinin kan damarı kalbi “laikliğe” inanıyormuş gibi…

Çok değerli dostum Yusuf Sevindik’ ten aldım “konuya cuk oturdu” kendisinden izin aldım düzelterek aynen paylaşıyorum;

***

Padişah Tanzimat fermanını ilan etmiş, Abdulkadir Kemali artık çok mutluymuş;

Hürriyet” var hem de yasası padişah tarafından imzalanmış.

Fakat uygulamada bir değişiklik olmamış, olmayınca da bir o memura kızmış bir şu subaya sitem etmiş; niye yaslara uymuyorsunuz, diyerek.

Elbette nafile;  kızmakla demir dövülür mü? Dövülseydi kılıç daha yalın olurdu…

Abdulkadir Kemali memleket meselelerini babasıyla sık sık tartışırmış, bu konulardan bahsedince babası (Orhan Kemal'in dedesi) kıs kıs tebessüm edermiş. Bir gün dayanamamış “baba bana niye gülüyorsun?” demiş.

Babası da; ”oğlum çok genç ve iyi huylusun, bilgilisinde, üstelik “Tanzimat Fermanını” da iyi ezberlemişsin, ama fermanın sonundaki yazı dikkatinden kaçmış onu bir oku gel” demiş.

Abdulkadir Kemani almış fermanın sonu okumuş. Fermanın sonunda “buna uymayanları Allaha havale ederim…” diye yazıyormuş.

Babası “bak oğlum eğer padişah bunların uygulanmasını isteseydi. Şuna uymayanlara şu şekilde ceza diye yazardı. Anlayacağın uygulanmasına gönlü razı olmadığından ceza koymayıp uymayanları Allaha havale etmiş…

*** 

Şu anda bu ülkede demokrasi de var özgürlük de, Başbakana göre hem de alasıymış, cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadarmış üstelik…

Düşünsenize bu ülkede televizyonlara çıkıp “Başbakana” diktatör bile deniliyormuş, oysa ona göre diktatörün olduğu yerde kimse ağzına diktatör lafını da alamazmış, yani “Kral çıplak” denilemezmiş…

Bu ülkede delik deşik olsa da keyfe keder değiştirilse de bir “anayasamız” var. Yasaları uygulayan denetleyen yargı sistemiz var, hukuk adamlarımız akademisyenlerimiz avukatlarımız, polisimiz var.

***

Bu ülkeye ihanetin büyük bir bedeli var, cezası var, hukukumuz, yasalarımız hatta anayasamız da yeri var.

Bu ülkeyi satmanın (sırlarını, topraklarını değerlerini) cezası var.

Bu ülkeyi parçalamanın bölmenin cezası yaptırımı var.

Bu ülkenin bayrağını yok saymanın yakmanın yırtmanın, kendi bayrağımız dururken başka milletin veya örgütün bayrağını asmanın büyük cezası var.

Bu ülkenin değerlerine ahlaki yapısına halel getirmenin bir bedeli var sayısız ceza-i yaptırımı var.

Bu ülkenin kurucularına atalarına yani “devlet büyüklerine” saygısızlık etmenin sövmenin cezası var

***

Şimdi lütfen dikkatle bakınız;

Ülkenin tüm kurum ve kuruluşları kuşatılmış, valisinden kaymakamına hâkiminden savcısına hatta Genel Kurmay başkanına varana dek önemli noktalardaki tüm üst düzey yöneticiler, sorgusuz sualsiz “iktidarın” emrine girmiş halde.

Ülkenin dört bir yanı hain kaynıyor, ortalıkta onlarca illegal örgüt ve örgüt üyeleri var.

Ülkeyi satan satana, kıbleleri para olmuş, dört köşe olmadan elini sıcak sudan soğuk suya sokan yok.

Ülke bir kısmı mecliste bir kısmı sınırlarımızın hemen dibinde olan terör örgütlerince parçalanmak üzere, ülke ve vatandaşlar hükümet eliyle bölünmüş bir halde.

Ülkenin milli bayrağı Türk Bayrağını asmak, toplantılarda yürüyüşlerde taşımak neredeyse suç haline gelmiş, buna karşın PKK ve Şeriat bayraklarının rahatlıkla taşınması ve asılması serbest olmuş.

Bu ülkede aklına esen önüne gelen hem Atatürk posterlerini hem de Türk bayrağını yırtıyor vatandaşından devletine kadar sesini çıkaran bu rezaletlere dur diyen yok…

Ülkenin gerek sosyal değerleri gerek ahlaki dini değerleri ayaklar altına alınmış, dilimiz yok edilmekte,  dinimiz sömürülmekte aile mevhumu yok edilmektedir ve ülkenin kurucularına, banilerine uluorta sövülmekte hakaret edilerek aşağılanmaktadır…

Şimdiye kadar bunları yapanların kaçının ceza aldığını gördünüz…

Adam ömür boyu hapse mahkûm; 40 bin vatandaşımızın şehit olmasına milyarlarca doların heba olmasına neden olmuş İmralı’dan hem terör örgütü PKK’yı hem de maalesef ülkeyi yönetiyor. Şu Allah’ın işine bakın ki “iktidar” sayesinde Anayasanın hazırlanmasına,  düzenlenmesine bile karışıyor.

***  

Evet, bunların hemen tamamı bu hükümetin gözleri önünde olmaktadır. Ben bugüne kadar yani son on buçuk yılda, yukarıda saydığım hususlar için çıkarılan yasalardan dolayı ceza alan hiç kimseyi görmedim duymadım, bilmiyorum.

Ama iktidara hakaret eden, alay eden, hicveden, resmeden karikatürize eden üzerine üstlük Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a muhalif olan karşısında ayağa kalkmayan elini sıkmayan, yolsuzluklarını haksızlıklarını din sömürülerini ortaya koyanların şu anda hapiste olduğun ne zaman nasıl çıkacaklarını bilmediklerini biliyorum.

Yani bir tek “iktidara” muhalefet olmak suç bu ülkede…

***

Onun için yazımın başlığında olduğu gibi, keşke her şey yasalara bağlı olsa, keşke demokrasinin özgürlüğün güzelliği de “sandığa” bağlı olsa, diyorum.

Unutmayalım; dünyayı kan gölüne çeviren diktatör Hitler de İtalya’yı Avrupa kıtasını yaşanılmaz hale getiren diktatör Mussoulini de sandıktan çıkmışlardı, hem de bugünün iktidarının hayal bile edemeyeceği oy oranlarıyla…

Daha yeni yetme oğlumla tartışıyorduk bu konuyu; yasalardan ve yasaklardan sandıklardan bahsediyordum sözümü kesti; babacığım boşuna güzel nefesini tüketme, ben her şeyin farkındayım, bu ülkede yasalar ve yasaklar çiğnenmek üzere konulmuştur. Anayasanın en temel maddelerinin ayaklar altına alındığı çiğnendiği, yok sayıldığı bir ülkede bana ne anlatıyorsun, dedi.

Sustum, söyleyecek bir tek kelime bulamadım ağzımı bile açamadım…

***  

Yani, çağdaş modern ve eğitimli ülkelerde “Demokrasiyi” oy sandıkları değil “insan olmak” insanca yaşamayı yeğliyor olmak” belirliyor…

Cehaletin cirit attığı, yaşamı sadaka kültürünün belirlediği, siyaseti biat kültürünün yönlendirdiği yerde oy sandıkları olsa olsa ya “çeyiz sandığı” olur ya da “tabut…”

Ya atılan oylar?

Hadi güzel bir şarkı sözüyle bitirelim bu uzun yazımızı; “Kimi dertten içermiş kimi neşeden, kimi ayrılıktan kimi işveden…”

Rahmetli babam da bu şarkıyı şöyle söylerdi;

“Kimi dertten içermiş kimi neşeden, kimi yar elinden kimi çeşmeden…”

Siyasete uyarlasak bu şarkıyı kadrolaşmış köleleşmiş vatandaşları ne güzel anlatırdı değil mi?  “politikacıların yerine Demokrasi de yar elinden olsaydı,  “çeşmelerden de gürül gürül aksaydı…”

Neyse şimdilik “Allah’a havale ediyorum…”

Hayırlı Cumalar mutlu ve yaşanabilir zamanlar efendim…

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..