Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '16

 
Kategori
Güncel
 

Her şey yolunda uyuşukluğu…

Her şey yolunda uyuşukluğu…
 

Her şey yolunda uyuşukluğunu nasıl kabullendik bilmiyorum ama nelere alıştığımızı görüyorum ve bu çok ciddi acı veriyor. Miktarını tanımlayamayacağım keder içerisindeyim.

Meslekleri ne olursa olsun insanlarımız katlediliyor. Kemirgenler, caniler, canavarlar, vahşiler, her ne kelime ile tanımlarsanız tanımlayın, fark etmeksizin masum insanların kanını döküyor, canımızı yakıyorlar. Savaşın olmadığı, savaş alanında nefes aldığımız her gün için şükür eder haldeyiz. Bize bir şey olmadı demekten ar ettiğimiz, kendimizi şanlı bulduğumuz için kendi kendimize kızdığımız günlerdeyiz.

Güvenliğimizi sağlayanlar güvende değilse, bu ülkede sivil vatandaş nasıl huzurla yaşayacak. Askerimiz de, polisimiz de tehdit altında. Her gün şehit diye ölümü hafifletilmeye, kutsallaştırılmaya çalışılan vahşet kurbanı masumlarımızın ölüm haberleriyle ruhlarımız daralıyor.

Aklı başında bir acılı babanın dikkat çektiği önemli hususu görmezden geliyoruz. Şehadet, savaş, vatan ve inanç uğruna mücadele altında cesurca savaşıp ölen insanlar için kullanılan bir tanımdır. Sadece bir caddeden, sokaktan, bir binanın kıyısından araç ile ya da yaya geçerken öldürülen masumların şehitlik tanımıyla ne ilgisi var? Bildiğin katledilmiş masumların ölümü şehadet kelimesi ile kutsallaştırılıp acıyı mı alıyor sanki? Evine ekmek almak için dışarı çıkan bir çocuk öldürülünce de şehit mi olur?

Hain bir saldırının kurbanı onca insanımızın yitip gitmesi bu denli kabul görür mü oldu? Sıradan hayatlarımıza devam edebilmeyi öğreten bir süreçteyiz. “Acımadı ki” diyerek düştüğü yerden kalkıp yola devam eden, oyunun büyüsüne kapılmış masum çocuklar gibiyiz.

Acıdı. Hem de çok acıdı. Çok canımız yandı. Ruhumuz karanlık. Umut yitirmeden nefes almaya çalışırken, güvensiz topraklarda ne kadar yaşayacağımızı bilmeden, sağımızda solumuzda olup biteni görmezden gelerek bizi yaşatan kudret kim? Biz ne zaman bu hale geldik?

Terörist başka bir  şey, etnik kimlik sahibi olmak başka bir şey. İki tanım birbirine karıştırılarak gereksiz düşmanlık hissi oluşmamalı bilincinde acımızı paylaşalım ne olur.  Biz teröristle kardeş olamayız. Kardeş değiliz evet. Aynı topraklarda yaşadığımız, kimliğinin, mesleğinin bir önemi olmadan masum insanları katletmekten, katledilmesinden zevk alan biri benim kardeşim olamaz. Bir cana kıyan insan değildir, insan olmayan da bizden değildir. Bitkilerden, hayvanlardan ve tüm mahlukattan daha aşağıda bir seviyededir onlar.

Savaş olmadan düşmanı çok olan bir milletiz. Hainlerin gözü ve kanlı elleri daima üzerimizde. Kim düşman, kim dost ayırt edemeyecek kadar acizleştik üstelik. Bir polisin kimliğini deşifre etmeden yaptığı açıklama tüyler ürperticiydi. “Asıl büyük hain içimizde. Defalarca görev aldığımız alanda, hiç bir maç çıkışı toplanmadığımız bir lokasyonda bizi toplayan ve beklememizi söyleyen amiri bulun.” diye haykırıyordu. Bu seslere kulak verecek bir yetkili var mı acaba? Belki de bu acı gerçeği haykıran polisin kimliğini belirleyip cezalandırırlar, kim bilir?

Peki ya şu sosyal medyada zafer kutlaması yapanlar, bozuk ağızları, ve yitirilmiş insanlıkları ile bangır bangır yayınlayanlar ne olacak? Sosyal medya da küfürlerle dolu cümleler arasında zafer naraları atıyorlar. Vatandaşımıza, güvenlik birimlerimize sayısız hakaretlerde bulunuyorlar. Bunlardan ele geçenleri ana haber bültenlerinde deşifre edip, cezalandırılmaları alenen gösterilse kim cesaret eder bir daha bizim sabrımızı zorlamaya?

Boşaltın. Devletin  güvenlik birimlerinin, bakanlıkların içindeki hainleri bulun, deşifre edin artık. Onunla bununla saçma sapan uğraşacağınıza, ebedi kahraman olmak için yapın bunu. Şüphesiz dünyada ses getiren bir liderimiz var. Liderliğine yakışan kahramanlık destanını emsalsiz bir şekilde yazmak istiyorsa artık tüm kanlı vahşeti durdursun ne olur.

Sistemle, yönetimle, yolla asfaltla, başka ülkelerin dertleriyle uğraşasıya kadar bir bakın vatanınıza. Kahraman olmak, tek olmak ya amacınız, işte bir yol daha var bunun için. Gönül rızasıyla herkesin kabulleneceği bir kahramanlık destanı yazacaksanız alın size en mühim malzeme, bahane, sebep. Kurtarın kanlı ellerin zulmünden halkınızı. tüm sırtlanları, pislikleri, vahşileri atın ülkemizden de görelim. Rant sağlamak isteyen aç gözlü, beleşçi, kan ile karnını gözünü doyuran vatan hainlerini çıkartın ülkemizden.

Bitsin artık. Bitirin. Tükenmeden, tüketin, kesin nefeslerini bunların. Hainlere ait yayın organlarının tamamını kapatın. Tüm yazılı ve görsel medya patronlarına, çalışanlarına sesleniyorum. Acıdan, ajitasyondan beslenmeyin arkadaşlar. Şu şehit cenazelerini, acıklı yaşam öykülerini, katliamın canlı canlı zararlarını gösterip bu hainleri sevindirmeyin. Acımızla eğlendirmeyin bu kansızları. Ekmeğimizi suyumuzu içip topraklarımızda hüküm süren alçakları mutlu etmeyin ne olur. Şehit babasının tabutuna elini uzatıp gitme diyen masum yavrunun acısı ile mutlu etmeyin bu hainleri ne olur.

Hiç bir şey olmamış gibi duygusuz ve umursamaz yayın yapan şahsiyetsizleri de uzaklaştırın bu ülkenin basın yayın kuruluşlarından. Kim bunlar? Kime hizmet ediyorlarsa onların kapılarında köle olmuşlar belli. Kölelikleri ile hizmet ettiklerinin cehenneminde yaşasınlar. Dinsin artık bu acı. Bu zulüm son olsun.

Tanrım, değiştir artık bu dünyayı lütfen.

 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..