Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '10

 
Kategori
Deneme
 

Her Şeyin Bir İlki Vardır

Her Şeyin Bir İlki Vardır
 

Başlangıçlar ne güzeldir. Ayrı bir heyecan içerisinde geçirilen dakikaların sene gibi geldiği o anlar… Yüreklerdeki pıtırtıların sanki gök gürültüsü gibi geldiği o anlar… Coşkulu bir sevincin şakaklarına vuran parlaklığını görürsün aynalarında…

Başlamak ne güzeldir
… Hele gönül verilen bir şey ise başlanılan. Gönül çelen bir şey ise… Gönülden sevilen bir şeyse…

*

Başlamak ne tatlıdır… Sabah uyanır gibi güne… Bismillah diyerek doğrulmak gibi yataktan… Geçirilmiş yoğun ve yorgun güne rağmen uyku ile geçirilen dinlenme süreci sonrası gözlerinin sanki ilk kez açıyor gibi açmak dünyaya… Gerinerek… Sevgiyle ve umutla…

*

Başlangıçlar güzeldir… Hele güzelse başlanılan… Hele hele güzelse başlatan… Başlangıçlar güzeldir…

** ** **

İlk adım unutulmaz
… Aklın ermediği için sen hatırlamazsın belki ama annen-baban çok iyi hatırlar ilk adımını… Unutmazlar… Şanslıysan sen bile yeniden izleyebilirsin, videoya çekildiyse… İlk adımındır hayata… Bu dünyaya… Ve geleceğine…

*

İlk adımlar unutulmaz… İlkokula başladığın günü dün gibi hatırlarsın. Belki kara önlük ile belki mavi önlük ile gittin… Beyaz bir yakalık vardı boynunda… Belki annen örmüştü, belki de hazırından… Sırtında çantan, içinde beslenme saatin için bir sandviç yahut bisküvi…

İlk adımdır okumaya… Aydınlanmaya ilk adımdır… Karanlıklara küfretmeden karanlığı yenmeye… İlk adımındır o… Unutulmaz…

İlk öğretmen unutulmaz
… İlk yabancıdır o annen kadar yakınında, baban kadar koruyucu… Annene benzer yumuşacık dokunuşları, babanı andırır sevgi dolu seslenişi… İlk öğretmenindir o… İlk göz ağrındır, annenden sonra…

*

İlk ders unutulmaz
… Ne olduğunu bile bilmediğin bir şeydir o. Öğrenmeye başladığın ilk şey. Bilmek zorunda kaldığın ilk şeydir… İlk mücadelendir cahillikle… İlk adımındır aydınlığa…

*

İlk tokat unutulmaz
… Hayatın sillesini ilk yediğin andır o. İlk yediğin kazıktır hayattan… Aynı zamanda ilk engeldir gülmene… Fakat ilk atandır seni düşünme deryasına… Neden? Niçin? Nasıl? Sorular yağmaya başlar beynine…

Çok şey öğretir sana. Doğumunda yediğin ilk şaplak gibi uyandırır seni… İlk şaplak nefes almana yardımcıdır. İlk tokat da öyle… Bu kirlilik içinde nefes almasını öğretir sana… Kendine gelirsin… Daha her şeyin ilkindesindir… Engellerin de…

*

İlk arkadaş unutulmaz
… Aklın ermeye başladığında edinmişsindir. Senden farklı ama sana benzeyen; bazen kıskandığın ama onsuz yapamadığın; her şeyini paylaştığın… Belki sıra arkadaşındır, bütün dersleri birlikte dinlersiniz. Arada kaynatır öğretmenden fırça yersiniz… Belki mahallendendir, her sabah okula beraber gidip, akşamüstü beraber dönersiniz…

Her şeyi paylaşırsınız… Kaleminizi, silginizi, kitabınızı ve hatta defterinizi… Bazen sen onun çantasını taşırsın o yoruldu diye, bazen de o senin çantanı alır evine kadar götürür…

Annelerinizden izni kopartıp beraber dondurma yemeye gidersiniz belki… Ardından da gazoz içirip geğirme yarışına girişirsiniz… Yollarda koşa koşa evinize vardığınızda kurt gibi acıkır yine mutfağa saldırır kah senin annenden kah onunkinden fırça yer durursunuz yemek niyetine…

*

İlk hastalık unutulmaz
… Ateşler içinde kıvrandığın, saniyelerin asır gibi geldiği, gözlerinin yuvalarından fırladığı, karnının omuriliğine girdiğini sandığın o anlar… Döne döne bir hal olmuş başın yerinde durmaz. Kah kusarsın boş mideni çıkartırcasına; kah öksürük krizi tutar ciğerlerini sökercesine…

İlk doktor unutulmaz
… O hastalığında sana uzanan şifalı eller unutulmaz… Sırtına koyduğu steteskopun serinliği ile ferahlarsın adeta. Acı da olsa verdiği ilaçlar gözlerini yeninden açar ya dünyaya… Unutulmaz…

İlk hemşire de unutulmaz
… Annenden sonra poponu gören ikinci kişidir o. Utanırsın açmaya… bir yanda iğnenin korkusu öte yanda utanma duygusu içerisinde… Soğuk terler boşanır bedeninden… “Korkma acımayacak” der safça… Oysa sen utancından terlersin… İlk utançtır aynı zamanda… O yüzden unutulmaz…

*

İlk göz ağrısı unutulmaz
… Ergenliğe girivermişsindir yenice… Kendinin ne olduğunu yeni yeni anlamaya başladığın ö zaman diliminde ilkin pek anlayamadığın kıpırtılar olur içinde… Anlam veremezsin ama hoşuna gider… İlk heyecandır belki de gerçek anlamda… İlk coşkudur aynı zamanda… İlk tılsımdır bedenine dokunan… Periler sardı sanırsın her yanını…

İlk göz ağrısıdır o… Gördüğün anda için titrer, yüreğin hoplar, ruhun genişler… Ellerin fazla gelir bedenine, nereye koyacağını bilemezsin… Bacakların sanki senin değildir artık, seni dinlemezler, zangır zangır titremektedirler…

Zamanın geçtiğini unutursun. Senin için durmuştur çünkü. Onu gördüğün anda Tanrı zamanı durdurmuş sanırsın… Onu bir melek addeder, adeta taparsın onu yaratana… Aşkın ilk damlasıyla tanıştığın andır o. Unutulmaz… Yıllar sonra İLK AŞK’ını yaşadığında bu anı hatırlarsın yine… O damlanın hazzını… Unutulmaz…

*

İlk sevgili unutulmaz
… Gecelerini uğruna feda ettiğin, gündüzlerini yoluna serdiğin… İlk göz ağrını bile unuttuğun sevda deryasında fırtınada ala bora olmuş sandalına kol-kanat geren yelkenlidir o…

Toyluk zamanlarındaki hayalimsi sevdadan çok farklıdır… Daha gerçektir sana… Zaman durmaz, aksine hızlanır… Dua edersin Allah’a “ne olur o varken zamanı yavaşlatıver” diye… Zamanlar yetmez olur… Ne sana, ne ona…

*

İlk AŞK unutulmaz
… İlk gözağrın solda sıfır kalmıştır bile… İlk sevgilinse çoktan unutulmuş… Aşk ile tanışmışsındır… yıllar önce damlası ile tattığın o eşsiz duygunun içerisine; fıçısına düşmüşsündür artık…

Senin içmene gerek kalmamıştır… İçkin odur artık… Yemeğin odur ki yemeğe ihtiyacın kalmamıştır… Hayatın odur, ona adarsın, kendini ve bildiğin her şeyinle beraber…

İlk aşktır bu… Unutulmaz…

** ** **
Başlamak ne tatlıdır…
Sabah uyanır gibi; Bismillah diyerek doğrulmak gibi yataktan … Dünyaya… Gerinerek… Sevgiyle ve umutla…

*

Başlangıçlar güzeldir… Hele güzelse başlanılan… Hele hele güzelse başlatan… Başlangıçlar güzeldir…

** ** **

İlk yazı unutulmaz
… İlk eseridir yazanın… Adı konmamıştır daha… Ne olacağını bilmez henüz…

Bazen öylesine bazen de bilinçli yazılır… Bazen kısa kesip, bazen uzun tutulur… Kimisinde anıdır ilk imzalı deneme, kimisinde makale… Kimi şiire vermiştir enerjisini, kimi öyküye… Kiminin amacı vardır yazarken, kimisi gayesiz biner bu gemiye…

Yazmak için de yazan vardır, yazdı densin diye de… Boş boş yazan da vardır, dolu dolu yazan da…

** ** **

Başlamak ne güzeldir…
Hele gönül verilen bir şey ise başlanılan. Gönül çelen bir şey ise… Gönülden sevilen bir şeyse… Ta ki bitinceye dek…

Sevgi ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

www.murathacioglu.com

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..